İngiltere ve ABD başta olmak üzere birçok ülkenin, ebeveynlerinden biri Türkiyeli olan Kıbrıslı Türk çocukların vatandaşlık başvurularının mantıklı bir zaman çerçevesi içerisinde ileriye götürülmesi yönünde “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne baskı yaptığı bildirildi.

İngiltere’nin “Ebeveynlerinden biri Kıbrıslı olan tüm kişilerin, diğer kişilerle eşit bir şekilde, diğer ebeveynin milliyeti, ırkı, ikamet ettiği yer veya ülkeye girdiği yoldan bağımsız olarak, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı elde etmesi hakkının garantiye alınması için yasanın ilgili maddelerinin değiştirilmesi” önerisinde bulunduğu kaydedildi.

Konuya ilişkin haberi “Yerleşiklerin Meşrulaştırılması İçin Amerika ile İngiltere’den Darbe” başlığıyla veren Fileleftheros gazetesi, Cenevre’de gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nde “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin evrensel periyodik değerlendirilmesi” sırasında, KKTC’de yaşamını sürdüren Türkiye kökenlilerin bariz bir şekilde meşrulaştırılmasını hedefleyen bir müdahale yapıldığını yazdı.

Habere göre, İngiltere Dışişleri Bakanlığı sürece müdahalede bulunarak, “Birleşik Krallığın, ebeveynlerinden biri Kıbrıs vatandaşı olmayan Kıbrıslı Türklerin çocuklarının vatandaşlıktan mahrum bırakılmasından endişe duyduğunu” belirtti.

İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın, İngiltere’nin Cenevre’deki Daimi Temsilcisi Yardımcısı, Büyükelçi Miriam Shearman aracılığıyla, TC kökenlilere meşruiyet kazandırma konusunda zorla ikna etmeye çalışarak, mevzuatında değişiklik yapması için Rum kesimini BM İnsan Hakları Konseyi huzuruna çağırdığı kaydedildi.

İngiltere’nin “Ebeveynlerinden biri Kıbrıslı olan tüm kişilerin, diğer kişilerle eşit bir şekilde, diğer ebeveynin milliyeti, ırkı, ikamet ettiği yer veya ülkeye girdiği yoldan bağımsız olarak, Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı elde etmesi hakkının garantiye alınması için, yasanın ilgili maddelerinin değerlendirilmesi ve bunlarda değişiklik yapılması” yönünde yazılı bir öneride bulunduğu kaydedildi.

Gazete, İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın önerisini “Londra’nın esas amacı, Kıbrıslı Türk bir ebeveyne sahip yerleşik çocukların meşrulaştırılması olduğunun doğrudan ortaya çıktığı ve bu amaçla TC kökenli ebeveynin herhangi bir üçüncü ülkenin vatandaşıyla eşitlemek” şeklinde yorumladı.

29 Ocak’ta gerçekleştirilen toplantıda, Amerika’nın da İngiltere’yle aynı kışkırtıcı çerçevede, hatta daha agresif bir şekilde hareket ettiği ve Rum kesiminden, mantıklı bir zaman takvimi içerisinde, TC kökenlilerin meşrulaştırılmasını yoluna koymasını istediği de ifade edildi.

Bahse konu toplantıda yer alan Amerikalı yetkili Anna Balladino’nun, Rum kesimine “Türk ebeveyn ile Kıbrıs Türk ebeveynin karma çocuklarının vatandaşlık başvurularının mantıklı bir zaman çerçevesi içerisinde ileriye götürülmesi” yönünde bir çağrıda bulunduğu kaydedildi.

Almanya, Hollanda, İrlanda ve Arjantin’in de Londra’nın çizdiği çizgiyi takip ederek, benzer mesajlar gönderdiği belirtildi.

Haberde, İngiltere’nin başını çektiği bütün bu çabanın amacının, böyle bir gelişmenin Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin süreçte kullanılması olduğu iddia edildi.

Rum kesimine yönelik önerilerin, Güney Kıbrıs’ın Cenevre’deki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Yorgos Kasulidis’in tepkisini çektiğini kaydeden gazete, Kasulidis’in,  “kolonizasyonun uluslararası hukuk uyarınca bir savaş suçu olduğunu anımsatarak, Kıbrıs hükümetinin, yerleşiklerin gelişiyle ilgili sorunla başa çıkılması için yasal önlemler almaya mecbur kaldığını ve yerleşiklerle bunların soyundan gelenlere Kıbrıs vatandaşlığı verilmemesine dair kriterler benimsediğine” işaret ettiğini yazdı.

Kasulidis, her durumda, sunulan her başvurunun insani kriterler de göz önüne alınarak ayrı bir şekilde değerlendirilmekte olduğunu savundu.

Türkiye’nin de görüşmeye müdahale ettiğini belirten gazete, “Evrensel Periyodik Değerlendirme” sürecinde konuşan KKTC’nin Cenevre Temsilcisi Gizem Alpman’ın “Kıbrıs’taki işgali müdahale olarak değerlendirdiğini ve Garanti Anlaşması’na atıfta bulunarak, bunun yasal bir şekilde yapıldığını” savunduğunu yazdı.

Rum kesimini, Kıbrıslı Türklerin haklarını çiğnediğini konusunda eleştiren Alpman, Kıbrıslı Türklerin izolasyonu konusuna da değinerek, Rum makamlarının birçok Kıbrıslı Türk’ün Rum kesimine geçmesine izin vermediğini söyledi. Alpman, buna paralel olarak Rum kesiminde bir Kıbrıs Türk okulu olmadığını da belirtti.

Rum daimi temsilcisi Kasulidis ise verdiği yanıtta “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Türklerin haklarını güvenceye aldığı” iddiasında bulunarak, Rum makamlarının bir Kıbrıs Türk okulunun faaliyete geçmesine karar vermesine rağmen, bu planlamanın hayata geçmediğini, çünkü Kıbrıs Türk öğrencilerin ailelerinin, çocuklarının izole edildiğine dair görüntü meydana getirilmesini istemediklerini öne sürdüğü eklendi.