Merhum Başbakan Osman Örek yarın  20. ölüm yıldönümünde anılıyor...

Kızı Yeşim Örek ve oğlu Hasan Örek, Osman Örek’in yaşamını, bilinmeyen yönlerini, anılarını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.

Yeşim ve Hasan Örek, Babaları Osman Örek’in Kıbrıslı Türklerin haklarını ve mücadelesini uluslararası toplumda savunma ve anlatma misyonunu benimsediğini, yaşamını buna adadığını söyledi.

“Babamız siyaset değil dava, mücadele ve fikir adamıydı. Vizyonu makam elde etmek değildi” diyen Yeşim ve Hasan Örek, babaları Osman Örek’in, mücadele yıllarının ve mücadeleyi verenlerin yeni nesillere yeterince aktarılamadığını, fikirlerinin ve vizyonlarının, amaçlarının anlatılmadığını söyledi.

“BİZİ HİÇ İHMAL ETMEDİ...DENGEYİ KORUDU”

Osman Örek’in çocukları babalarının iş yaşamı ile aile hayatını ayrı tuttuğunu ve ailesini hiç ihmal etmediğini, dengeyi hep koruduğunu anlatıyor.

Hasan Örek, “Babamın işi her zaman ön plandaydı, ailesini işine karıştırmazdı. Ama ailesini ikinci planda tutmazdı. İşini ailesine yansıtmazdı. Siyasetle, aile hayatını karıştırmazdı. Bizi hiç ihmal etmezdi dengeyi korumayı iyi bilirdi. Çok yoğun çalıştığı dönemlerde dahi hafta sonları mutlaka sosyal bir aktivitede buluşurduk” diyerek babasının dengeyi nasıl korduğunu anlattı.

Kızı Yeşim Örek de, “Babam ailesi ile siyasi hayatını tamamen ayrı tutmayı başarabilmiş, çok güzel bir denge kurmuştu. Çok zor yıllarda doğduk biz. Babam her ikimizin doğumunda da annemin yanında bulunamamıştı. Lider eşleri çok özverilerde bulunur. Kıbrıs Türk kadınları özellikle o dönemlerde büyük özveriler ve fedakarlıklarda bulundu. Evleri çekip çevirme görevi kadınların üzerindeydi. Babamın, hayatımızda çok önemli bir yeri vardı ama 1978’e kadar onu çok sık gördüğümüzü söyleyemem. Çok yoğun çalışırdı. Dışişleri, Savunma Bakanlığı yaptığı için bütün görüşme süreçlerini yürüttüğü için onu bir hafta görmediğimiz olurdu. Bizlerin topluma örnek olacak şekilde yetiştirilmemize çok önem verirdi. İmkansızlıklar içinde bile yüzmeyi, tenis oynamayı öğrenmemizi, spor yapmamızı teşvik ederdi. 7 yaşında su kayağı yapmaya başladık” diye konuştu.

Babasının çok ileri görüşlü bir kişi olduğunu söyleyen Yeşim Örek, “Vizyonu çok genişti, insancıl, insan haklarına önem verirdi” dedi.

“AMACI KIBRIS TÜRK HALKININ DAVASINI ANLATMAKTI...BÜTÜN ÖMRÜNÜ BUNA ADADI”

Osman Örek avukatlık yaptı, TMT saflarında yer aldı, Londra Konferansı’na katıldı. Kıbrıs Cumhuriyeti’nde bakanlık, sonraki dönemde vekillik, meclis başkanlığı yaptı, hem devlet adamlığı hem dava adamlığı yürttü.

Yeşim ve Hasan Örek’e soruyorum bu görevlerden hangisi ön plana çıkıyordu. İkisinin de yanıtı aynı oluyor; “Kıbrıs meselesini, yaşananları dünyaya anlatmak ve Kıbrıs Türk toplumunun haklarını, BM’de, Avrupa’da, Türkiye’de İngiltere’de  yani dış dünyada savunmak Osman Örek’in temel misyonuydu. Yaşamının sonuna kadar hep bunu yaptı”.

Kızı Yeşim Örek, babasının makama önem vermediğini, 1978’de istifasının sonrasında siyasetten ve Kıbrıs sorunundan elini ayağını çekmediğini, ömrünü Kıbrıs Türk halkının davasını anlatmaya adadığını dile getirdi.

Yeşim ve Hasan Örek, babaları Osman Örek’in Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden doktora aldığında büyük mutluluk yaşadığını, daha sonra öğretim görevlisi olarak çalışmaktan da zevk aldığını, deneyimlerini gençlere aktarmanın onu çok mutlu ettiğini söyledi.

“Kıbrıs Türk halkının haklarının gasp edildiğini düşünüyordu” diyen Yeşim Örek, Osman Örek için bu hakların savunlamasının hayati önemde olduğunu belirtti.

Hasan Örek ise babasının Kıbrıs Cumhuriyeti yıllarında bakanlık yaptığı dönemde, en zorlu en çetin bakan olarak tanımlandığını, Makarios’un onun bu özelliklerinden bahsettiğini söyledi.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıllarda Osman Örek’in Anayasa’nın hazırlanmasında da görev aldığını dile getiren Yeşim Örek, Kıbrıslı Türklerin haklarını korumak adına çetin mücadeleler verdiğini, argümanlarını savunmaktan vazgeçmediğini belirtti.

Yeşim Örek, “Bugün üzerinde tartıştığımız, çözümsüz olan birçok konu o günlerde de tartışıma konusuydu. Nerelerden fire verileceğini o günlerden öngörmüşlerdi.” dedi.

“YANGIN MERDİVENİNDEN RUM HEYETİN KONUŞMALARINI DİNLEDİ”

Hasan Örek bu sırada Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu o yıllara ilişkin bir anıyı aktarıyor:

“Rum-Yunan heyeti ile bizim heyet aynı otelde kalıyorlar.  Babamı gönderiyorlar, en kısa o olduğu için ve yangın merdivenlerden onların konuşmalarını dinliyor. Türklere verilecek hakları tartışıyorlar. Makarios’un ‘yüzde 20’den fazla vermem’ dediğini duyuyor, gelip duyduklarnı aktarıyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ydu ve Türkiye yüze 30’la masaya oturacaktı. Babamın duyduklarını aktartması üzerine yüzde 40 ile masaya oturdular ve yüzde 30’da anlaşıldı.”

“BABAM MUTSUZ HATIRLAMIYORUM”

Osman Örek’in mücadele yıllarında mutluluk duyduğu ve üzüldüğü anlarla ilgili soruya çocukları,  babalarının yaşadıklarını kendilerine hiç yansıtmadığını, bu konularda çok konuşmadığını anlattı.

Yeşim ve Hasan Örek, genel olarak babalarının Kıbrıs Türk halkının tezlerini savunurken, onların haklarını korurken çok mutlu olduğunu, yurt dışında Dr. Fazıl Küçük ile buna yönelik gerçekleştirdikleri seyahatlerinden onurlanarak bahsettiğini söyledi.

Hasan Örek, “Babamın üzüldüğü bir an hatırlamam. Çok ciddi şeyler yaşadılar o dönemlerde ve babam üzülmek yerine çıkış çıkış yolu bulmaya çalışırdı. Negatifi pozitife dönüştürmek onun için önemliydi” dedi.

Kızı Yeşim Örek de, “Farklı vizyonları vardı. Bir konuya saplanıp kalmazdı.  Çözüm yolları ve farklı alternatifler yaratmaya çalışırdı.” diye konuştu.

“TARİH SINAVI YAPILMADI, TARİH OLDU”

Yeşim Örek, KKTC’nin ilan edildiği günle ilgili şu anısını paylaştı:

“KKTC ilan olacağı zaman ben lisedeydim ve gece tarih sınavına çalışıyordum. Babamda bir heyecan vardı. Odama gelip gider bana ‘Sınava mı çalışıyorsun?’ diye sorar. Ben neden sorduğuna anlam veremedim. Sonuçta sınavım vardı ve ben de çalışıyordum. Bana ‘Çalış, çalış’ dedi. Sınavıma çalıştım sabah kalktım. Babam her sabah çok erken kalkardı. O sabah da erkenden kalktı, çok keyifliydi. Şarkı söylüyordu. Sonra telefon çaldı, arayan Nejat Konuk’tu. Babam telefonda konuştu ve kapattı. Çok mutlu ve keyifliydi. Bana, ‘Bugün senin tarih sınavın vardı değil mi? Bugün tarih olacak’ dedi başka bir şey söylemedi. Okula gittim ve bizi Meclis’in önüne götürdüler. O gün KKTC ilan edildi.”

“DENKTAŞ VE KÜÇÜK İLE İYİ İLİŞKİLER...AİLE BULUŞMALARI..TOPLANTILAR”

Çocukları, Osman Örek’in Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ve Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesinin lideri Dr. Fazıl Küçük ile ilişkilerinin yakın olduğunu anlatıyor.

Oğlu Hasan Örek, mücadele yıllarında Osman Örek ile Dr. Fazıl Küçük’ün daha yakın olduğunu, üçünün aileleri ile birlikte Türkiye’de tatil yaptığını, bu tatillerin toplantı niteldiğine de sahip olduğunu belirtti.

Hasan Örek, “Üçü orada toplantılar yapardı ama Rumların bunu hissetmemesi için ailelerle gidilirdi. Aile toplantısı gibi görünürdü” diye konuştu.

Yeşim Örek, “Her yıl Türkiye’ye giderdik hep birlikte. Hafta sonu da buluşmalarımız olurdu, erkekler aslında toplantı yapardı, biz bunu bilmezdik.  Çok şeyler konuşulurdu. Bizim için bunlar aile toplantısıydı. Ama bu toplantılarda çok önemli konular görüşülürdü aslında” dedi.

“SİYASETİ BIRAKMA”

Osman Örek’in genç yaşta çok önemli görevlerde bulunmasının ardından aktif siyasete görece olarak erken veda etmesinin sebeplerini soruyoruz Yeşim ve Hasan Örek’e, “Babamız siyaset değil dava, mücadele adamıydı. Vizyonu makam elde etmek değildi” diyorlar.

Hasan Örek, babası Osman Örek’in varoluş mücadelesine 1940’larda lise, üniversite yıllarında katkı koymaya başladığını, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’inin kurulduğu yıllarda,1963-74 yılları arasında en zor dönemde Savunma Bakanlığı yaptığını dile getirerek, “Siyasetçi değil mücadele insanıydı. Siyasetten çekildiğine üzülmedi” dedi.

Kızı Yeşim Örek de “Siyaset ortamında kalıp çekişme ortamına girerse bunun Kıbrıs Türk halkının mücadelesine zarar vereceğini düşündü ve aslında hiçbir zaman ölünceye kadar, görünümese de Kıbrıs sorunundan uzaklaşmadı. Babamla aynı ofisi paylaştığım dönem babamın arşivini gördüm. Daha sonra bir kitap da yazdım. Babam ofiste çalışmalarını sürdürürüyordu. Aslında danışmanlık yapıyordu. Cumhurbaşkanlığı’ndan gelir görüşmelerle ilgili bilgi ve belge alırlardı. Onun vizyonu makam elde etmek değildi. Bu bilgileri vermek onu mutlu ederdi” diye konuştu.

Osman Örek’in KKTC’ye atanan Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçilerine, komutanlara Kıbrıs sorununu anlattığını, bilgiler verdiğini söyleyen çocukları, bu misyonunu ölene kadar sürdürdüğünü anlattı.

Yaptığı danışmanlığı ücret karşılığında yapmadığını asla böyle bir şey düşünmediğini söyleyen Yeşim Örek, “Bu onun davasıydı. Hayatını bunları anlatmaya adamıştı” dedi.

“SPORTİF BİR KİŞİLİK, YÜZME VE SU SPORLARI”

Yeşim ve Hasan Örek, babalarının yüzme ve su sporlarına ilgisi olduğunu, her gün mutlaka sabah ve öğleden sonra yüzdüğünü, su kayağı yapmaktan hoşlandığını belirtti.

Osman Örek’in çok fazla kitap ve gazete okuduğunu, kitap yazdığını  vurgulayan Yeşim Örek, “Sürekli fikir üretirdi. Fikir adamıydı” dedi.

“ADINI YIPRATMAMAK İÇİN SİYASETE GİRMEDİK”

Yeşim ve Hasan Örek, babalarının onlara en büyük öğüdünün okumaları olduğuna işaret etti.

Yeşim Örek, “Cinsiyet ayrımına karşıydı. İnsan haklarına, dürüstlüğe önem verirdi. Bu anlamda hem bize örnek oldu hem de bize öğretti.” dedi.

Son yıllarında Osman Örek’in çocuklarının siyasete girmesine sıcak baktığını ancak annelerinin karşı çıktığını dile getiren Yeşim ve Hasan Örek, “Annemin karşı çıkması yanında biz de çok istemedik. Orada bırakılmış bir isim var. Onu yıpratamazdık. Onun yaptığını daha ileriye götürmek de bu şartlarda çok mümkün değil. Onun BM’de koltuğu vardı. İngiltere Başbakanı geldiğinde Çağlayan’da yemek verdi. Bunları yapabilecek bir ortamda değiliz. Daha iyisini yapamayacaksak niye siyasete girip o ismi yıpratalım” diye konuştu.

“GENÇ NESİLLERE, GELECEK KUŞAKLARA TANITMALIYIZ”

Yeni kuşakların Osman Örek’i ve verdiği mücadeleyi yeterince tanıyıp tanımadığı konusundaki soruya Hasan ve Yeşim Örek, “Kesinlikle hayır. En büyük eksiğimiz o” yanıtını verdi.

“Kıbrıs tarihi okullarda tam olarak işlenmiyor” diyen Hasan Örek, “Kıbrıs tarihi işlendiğinde KKTC’den başlanıyor. Ama oraya nasıl gelindiği kısmını gençler yeterince bilmiyor” dedi.

Yeşim Örek de “Mücadele kısmı eksik. TMT neden kuruldu. O dönemi bilip o döneme göre tarih yorumlanmalı. Bu mücadele nasıl ve niye verildi. Bunlar anlatılmalı” diye konuştu.

Osman Örek’in fikirlerinin, vizyonunun, amacının yeteri  kadar anlatılmadığını dile getiren Yeşim ve Hasan Örek, farklılığının genç nesillere aktarılması gerektiğini dile getirdi.

Yeşim Örek, “Millet bugün siyasette kalabilmek için birbirini yiyor. Babam en üst noktadaydı. Başbakandı istifa etti. Kalabilirdi hırsları olmuş olsaydı. Bunların bilinmesi anlaşılması önemli” dedi.

Hasan Örek babasının bilinmeyen anıları ile ilgili, “Yeşil Hattın çizilmesinin temelinde şu var: BM yetkilileri ile babamın bir toplantısında yeşil bir kalem çıkarılıp çizgi çizildi ve Yeşil Hat olarak anıldı. Bunların bilinmesi gerekiyor” diye konuştu.

Yeşim Örek babasının bilinmeyen başka bir anısını şöyle aktardı:

“Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmadan önce İngiliz döneminde TMT tabii kurulmuştu. Silah yasaktı. Balıkçı tekneleriyle Türkiye’den gelirdi silahlar ve bir kişi silahlarla yakalanmıştı. Ceza idam. Babam o kişiyi bir yasa maddesinde bir boşluk bularak idamdan kurtardı.”

Yeşim ve Hasan Örek, mücadele yıllarında yaşananlar ve mücadeleyi verenlere ilişkin müzeye ihtiyaç duyulduğunu dile getirerek, hem gelecek nesillere hem de dünyaya yaşananların aktarılması gerektiğini vurguladı.

Göz doktoru olan ve iki çocuğu bulunan Yeşim Örek, Sağlık Bakanlığı’ndan çeşitli görevlerde bulunmasının ardından, Cumhurbaşkanlığı’nda Sağlık Komitesi Başkanı olarak görev yaptı. Yeşim Örek’in babasının arşivinden derlediği, “Belgelerle KKTC’nin Tarihi Gerçekleri” isimli bir kitabı bulunuyor.

Ekonomi ve Finans Bölümü mezunu olan Hasan Örek, turizm sektörümde çalışıyor. İki çocuk babası.