Tokel paylaşımında şunları söyledi:

Orman üzerine ;

1. Kuzey Kıbrıs’ın 1974 öncesi orman varlığı yaklaşık 36 bin hektardı. Bu orman varlığının da bir bölümü Barış Harekatı sürecinden yaşanan çatışmalar sonucunda yanmıştı.

2. 1974 sonrası 2021 yılına kadar yaklaşık 45 milyon ek fidan dikimi yapıldı. Yapılan bu ek dikimlerle KKTC’nin Orman varlığı yaklaşık 75 bin hektar civarına çıkarıldı. Yani geçmişe göre orman varlığımız azalmadı arttı.

3. KKTC topraklarının yaklaşık %21’i orman alanı özelliğini taşıyor. Bu alanların bazılarında yüksek orman ağaçları bazılarında ise normal Akdeniz Bitki türü bulunuyor.

4. Yaşanan 3 büyük yangında yaklaşık 13 bin hektar bir orman alanı kaybettik. Son yangında ise 20 bin dönüm dolayında da bir orman kaybı yaşadık. Bu yangınla orman varlığımızın %2.5’ini 4 günde kaybettik.

5. Geçmiş dönemde kaybedilen 13 bin hektarlık bölüme yeni ekimler yapıldı. Bunların yaklaşık 10 bin hektarlık bölümü genç orman özelliğine yeniden ulaşmış durumda.

6. Yanan ormanların ekim süreçleri doğası gereği 1 yıl sonra başlıyor. Soğutma faaliyetleri 1 ayı aşkın bir süre alıyor, yanan ağaçların toparlanması araziden çekilmesi, ihtiyaç duyulan yeni orman yollarının açılması ve güvenlik şeritlerinin çekilmesi gibi  işlemlerin tamamlanması yaklaşık 1 yılı buluyor. Bu da uzmanların da dediği gibi bio çeşitliliğin yeniden bölgede hayat bulmasına şans tanıyor.

7. Ormanda yaşam tutkusu bize has bir durum değil. Kuzey ülkelerinde orman içi evler çok yaygın, log homes akımı, kulübeler gibi pek çok yaşam alanı ormanlar içine kurulu. Aynı zamanda özellikle Amerika’nın nüfus açısından zenginleşmesi teşvik edilen Alaska gibi bölgelerinde, Norveç, Finlandiya gibi ülkelerde orman arazileri yerleşimcilere veriliyor, satılıyor, kiralanıyor. Burada amaç o bölgelere sahip çıkacak insanların oralarda var olmasını sağlamak.

 8. Güney Kıbrıs’ta, bizde de orman arazileri içerisinde geçmişten günümüze kadar gelen tapulu mallar var. Ve Trodos etekleri, ormanın tam da ortasında dağınık yapıda kiralık tatil evleri ile dolu.

9. Dolayısı ile orman içi ev sanki sadece KKTC’de var şeklinde yapılan çıkarımlar, dünya gerçekleri ile bağdaşmıyor.
Ne var ki, bu arazilerin hepsi ya bir devlet politikası çerçevesinde izinlendiriliyor ya da bunlar kişilerin zaten tapulu malları pozisyonunda. Dünyanın hiç bir yerinde yangın gözelteme evlerinin kişilere kiralandığını sanmıyorum. Ayrıca tüm devletler, bu yerlerde oturanlara ek sorumluluklar yüklüyor ve mal sahipleri sorumluluklarını yerine getirmedikleri durumlarda ağır cezalar alıyor.

10. Durum orta Avrupa’da hemen hemen aynı. Tropikal bölgelerde ise aşırı yağıştan ve her yer bitki örtüsne sahip olduğundan hemen hemen tüm yaşam alanları aynı zamanda orman alanları içerisindedir. 

11. Elbette her ülkenin, kendi iklimine, yapısına, ihtiyaçlarına ve ormanlarının durumuna göre bir devlet politikası belirlemesi kaçınılmazdır.
KKTC’deki en temel sıkıntı, bunun adaletli bir çerçeveye, yasallığa  ya da bir devlet politikasına oturtulmadan kontrolsüzce ahbap çavuş ilişkisi çerçevesinde yapılmış olmasındadır.

12. Kontrolsüz, denetimsiz, sorumluluk yüklenmeden, kuralları belirlenmemiş orman arazisi dağıtımları, hem devleti, hem kişileri, hem siyasileri zan altında bırakmaya devam ediyor.

13. Orman yüzdesi 2 katı artmış olmasına rağmen orman dairesi 1975 kadrolarının değil iki katına çıkmak o günün de yarısına düşmüş durumda. Ekipman ve araç sayısı dahi var olan personel sayısının üzerinde. Araç var kullanacak kadro yok gibi bir durum var.

İşin özü : Biz Kıbrıslılar bilme ve evrensel gerçeklere göre konuşmak yerine hep kalbimize, duygularımıza göre konuşmayı severiz. Bizi biz yapan en temel özelliklerimizden biri de budur. Bir konunun 10 gün konuşulduktan sonra bir anda kapanması ardından tam aksini yapmak ve yorumlamak zorunda kalmalarımız da hep bundandır. Tekrardan herkese geçmiş olsun, yangının söndürülmesinde emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.