Yeni Bakış Gazetesi'nden Deniz Abidin'in haberine göre; Çarpık yapılaşma, ülkenin geleceğine yönelik endişeyle karşılanırken, uzmanlar, KKTC’nin siyaset eliyle hızlı bir şekilde betonlaşmaya gittiği uyarısında bulundu.

Çevre Platformu ve Biyologlar Derneği üyesi Hasan Sarpten, mevcut siyasi anlayışın çarpık yapılaşma konusundaki acizliği ve ülkeyi betona dönüştürme yönünde attığı adımların sonucunda kentlerin yaşanmaz hale büründüğünü söyledi 

Sarpten, yıllardır plan yapılmayan ülkede kısa süreli çözüm olarak ortaya çıkan emirnamelerin her hükümet ve seçim dönemi üzerlerinde oynanıp daha da kötü hale getirilmekte olduğuna dikkat çekerek, kısa süreliğine hazırlanan emirnamelerin yerini, planların alması gerektiğini söyledi

İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer ise Şehir Planlama Dairesi tarafından yıllar önce bir imar planının hazırlandığını, ancak bunun tozlu raflara kaldırıldığını ifade ederek, siyasi rant uğruna bugün Girne’nin katledildiğini belirtti 

Gürcafer, Bafra Emirnamesinin zamanlamasını ve yeterince katılım sağlanmadan yapılmasını da eleştirerek, “Ülkenin bütününü planlama konusunda elimizi çabuk tutmamız gerekir. Aksi takdirde geç kalmış sayılacağız” diye konuştu 

Çevre Platformu ve Biyologlar Derneği üyesi Sarpten:

“Kentler yaşanmaz hale büründü”

Çevre Platformu ve Biyologlar Derneği üyesi Hasan Sarpten, mevcut siyasi anlayışın çarpık yapılaşma konusundaki acizliği ve ülkeyi betona dönüştürme yönünde attığı adımların sonucunda kentlerin yaşanmaz hale büründüğünü belirtti. Sarpten, Devlet Planlama Örgütü tarafından yayınlanan ‘‘Makroekonomik ve Sektörel Gelişmeler’’ raporunda özellikle Girne bölgesinde yaşanan konut ağırlıklı inşaat patlamasının bu alanda kötü bir örnek oluşturmakta olduğuna dikkat çekti. Sarpten, konut alanındaki plansız büyüme, tarım alanlarının yok olmasını beraberinde getirdiğini anlatarak, konutla ilgili mevcut yasal boşlukların ve Lefkoşa dışındaki kentlerin imar planlarının henüz yürürlüğe girmeyişinin kentlerde dağınık ve çarpık gelişmelere neden olduğunu belirtti.

Sarpten, 3 Agustos 2017 tarihinde hükümet tarafından yayınlanan özel imar emriyle arsa veya arsa niteliğine haiz olan tüm arazilerde yapılması tasarlanan tüm gelişmelerin planlama onayı verilmiş gelişme haline geldiğini kaydetti. Sarpten, çevresel etki değerlendirmeye tabii olanlar ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun kararına bağlı olanlar da dahil olmak üzere tüm gelişmelere, herhangi bir çevresel değerlendirme olmaksızın Anıtlar Yüksek Kurulu kararı bypass edilerek planlama onayı verildiğini belirtti.

“Bafra Emirnamesi oy uğruna alınmış bir karar”

Sarpten, bu kararın ülke tarihinde betonlaşmayı artırma adına bugüne kadar alınmış en kötü karar olduğunu dile getirerek, İmar Emrinin yetki aşımına yol açtığını, başka kurumların yetki ve sorumluluk alanlarına girilmiş veya bu yetki ve sorumlulukların göz ardı edildiğini söyledi.  Sarpten, “Bu haliyle uygulanması imkânsızdır, geri dönüşü mümkün olmayan zararlara yol açabilecek niteliktedir. Tüm bu gerekçelerden ötürü Şehir Plancıları Odası tarafından konu mahkemeye taşınmıştır” dedi. 

Sarpten, ülkede hem tarihi, hem doğal, hem de arkeolojik açıdan büyük öneme sahip Karpaz ve Bafra gibi bölgelerde de seçime sayılı günler kala yaşanan gelişmelerin planlama ve yapılaşma açısından kaygı verici olduğunu ifade ederek, hükümetin oy uğruna Bafra emirname değişikliklerinin sırf bu nedenden ötürü bile kabul edilemez olduğunu kaydetti.

“Seçim dönemi emirnamelerin üzerlerinde oynanıyor”

Hasan Sarpten, yıllardır plan yapılmayan ülkede kısa süreli çözüm olarak ortaya çıkan emirnamelerin her hükümet ve seçim dönemi üzerlerinde oynanıp daha da kötü hale getirilmekte olduğuna dikkat çekerek, kısa süreliğine hazırlanan emirnamelerin yerini planların alması gerektiğini söyledi. Sarpten, “Bu planları yapmak için çalışmak yerine emirnameleri değiştirmek bazı kesimlere fayda dışında ülkeye büyük zararlar vermektedir” diye konuştu. 

“Genele bakılmadan yapılmış bir çalışma”

Sarpten, bazı arsaların imara açılmış ve bazı arsalar üzerinde yoğunluk ve kat sayısının artırıldığını belirterek, şunları söyledi, “Bireysel olarak mal sahipleri sevindirilmiş olabilir ancak bu genele bakılmadan yapılmış bir çalışmadır ve ülkeye büyük zararlar verebilmektedir. Şu anda da Karpaz Emirnamesinin değiştirilmesi için yoğun bir çalışma yapılmaktadır. Bafra’da olduğu gibi burada da benzer sebeplerden seçim öncesi acelece yapılan bu çalışmaların sebebinin ayrıntılı olarak açılması gerekmektedir. Bilinmesi gerekir ki geçtiğimiz yıl Girne 2. Bölge Emirnamesi bazı hotel sahiplerine menfaat sağlaması için değiştirilmiş ve odamızın açmış olduğu ara emri davası ile bu emellere ulaşılamamıştır. Sonuç olarak bu gibi imar ve planlama konuları seçim yasasından daha yeni olduğu için ve gelen tüm hükümetler tarafından yasanın üzerinde tadilat yapılmadığından dolayı seçim yasağına girmemektedir. Öyle ki bu durum da hayli kaygı vericidir.” 

Müteahhitler Birliği Başkanı Gürcafer:

“Rant uğruna Girne katledildi”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer ise, Şehir Planlama Dairesi tarafından yıllar önce bir imar planının hazırlandığını, ancak tozlu raflara kaldırıldığını ifade etti. Gürcafer, bu imar planına göre, Alsancak Bölgesi’nden Çatalköy’e kadar bütün sahilde 100 metrelik bir yeşil alan ayrıldığını,  ve bunun üç katla sınırlamalar yanında gelecek düşünerek hazırlanmış bir imar planı olduğunu kaydetti. Gürcafer, siyasi rant uğruna bugün Girne’nin katledildiğini ifade ederek, müteahhit için önemli olanının bölgedeki imar planının önceden bilinmesi olduğunu, bunun yatırımcı için önemli olduğunu söyledi. 

Gürcafer, bir yerden 10 kat inşaat yapılabilir diye arazi satın alınması durumunda fiyatının ona göre şekillendiğini anlatarak, satın alındıktan sonra fiyatın, kat sayısının ikiye düşmesi durumunda büyük bir zarara neden olduğunu kaydetti. 

Gürcafer, arazilerin çoğunluğunun devletin elinde olduğu dönemde, planlama yapmayanların imar planını tozlu raflara saklayıp geleceği tükettiklerini kaydetti. 

“İmar Planı siyasetçinin iki dudağı arasında olamaz”

Gürcafer, “2005 yılında hatırlanacağı üzere ilk emirnameler çıktığında müteahhitler olarak eylem yaptık ve emirname değil imar planı talep ettik” dedi. 

Gürcafer, şöyle devam etti, “İmar Planı siyasetçinin iki dudağı arasında değildir. İmar Planı yasallaşır. Dolayısıyla buna dokunmak suçtur. Geleceğe dönük ışık tutar. Maalesef bunları yapmakta geç kaldık. Ülkenin bütününü planlama konusunda elimizi çabuk tutmamız gerekir. Geç kalmış sayılmayız.”

“Planlama yanlış”

Gürcafer, Bafra Emirnamesi’nin planlamasının çok yanlış olduğuna dikkat çekerek, “Doğru olabilir, o bölgede bir kalkınmaya ihtiyaç vardır. Otellerin dışındaki restoranlar, cafeler, alışveriş yerleri olsun, esnafın hizmet verebileceği yatırımların hiçbiri Bafra bölgesinde yoktur. Ancak seçimlere iki hafta kala değişiklik yapılması hiçbir şekilde izah edilemez. Bafra Emirnamesi’nin içeriğinin ne olacağı hususları ile ilgili olarak ne Müteahhitler Birliği,  ne Sanayi Odası, ne Otelciler ne de Esnafa bir şey sorulmadı. Hal böyle olunca da herkes bunun siyasi rant amaçlı olduğunu düşünüyor” diye konuştu. Gürcafer, Bafra Emirnamesi’nin içeriğini eleştirmekten öteye zamanlamasını ve yeterince katılım sağlanmadan yapılmasını eleştirmek gerektiğine vurgu yaptı.