Kıbrıs sorunu nasıl çözülecek?

Veya çözülecek mi?

Ve buna kim ya da kimler karar verecek?

Kıbrıslı Türklerin olası bir çözümde “etkisi” veya “gücü” ne kadardır?

Tamamen tükendiler mi?

-*-*-

Egemen eşit iki devlet!

Federasyon!

Hayır, konfederasyon!

İçi boş, dışı dolu!

Arkadan destekli!

Önden androşlu!

-*-*-

Mülkiyet, toprak, güç dağılımı!

Gavoloz!

Ormanları kapladı moloz!

Öpsün sizi goncoloz!

Her taraf oldu toz!

Yaz – boz!

En önemli gerçeğimiz UBP!

Müjdat Gezen şiiri gibi oldu ya neyse!

-*-*-

Hoppaaa!

UBP nereden karıştı bu meseleye?

Kıbrıs meselesi ile UBP’nin ne alakası var?

Ve gerçekten UBP, en önemli gerçeğimiz mi?

Cevap veriyorum, evet UBP en önemli gerçeğimizdir!

-*-*-

Ayıptır söylemesi, benzetmek gibi olmasın ama “demokratik tartışma geleneği olmayan” siyasi partilerin insanlığa, ülke demokrasisine, ekonomiye falan genel anlamda katkı sağlamasını bekleyemezsiniz!

Mesela Ak Parti!

Mesela CHP!

Mesela UBP!

-*-*-

UBP veya öteki isimlerini yazdığım partiler, lider veya liderliğe bağlı olan; tartışma, tartışarak siyaset belirleme geleneği olmayan partilerdir.

Genellikle kişisel çıkar veya “ulusal çıkar” olarak satılan “milliyetçi” siyasetler üzerine kurulmuşlardır.

Yandaşa kredi, yandaşa arazi, yandaşa para, yandaşa iş, yandaşa terfi, yandaşa avanta ve yandaşa avantaj bunların siyasetlerinin temelidir.

-*-*-

Mesela UBP!

Tamamen bu konular üzerine odaklanmış bir partidir.

UBP’nin Kıbrıs konusunda veya her hangi bir konuda siyasetini bilen üye sayısı veya oranı yüzde 2’yi geçmez...

Yani amacım aşağılamak değildir ama her 100 UBP’liden 98’i; kişisel çıkarları doğrultusunda bu partiye oy vermiştir ve vermektedir.

Dededen toruna “kişisel veya ailesel çıkar”.

Çocuklara iş.

Geline - damada da iş, kredi, arsa...

Dünürlere avanta.

Şimdilerde toruna iş.

-*-*-

Haliyle bu kişisel bağlar, UBP’li siyasileri de “kötü insan” yapmaz elbette...

Hepsi abimiz, ablamız, kardeşimiz oluverir.

Onları çok severiz...

-*-*-

UBP’li vekillerin, bakanların işi; siyaset üretmek değildir.

Bu nedenle de örneğin bazı UBP’li vekiller bile, şu anda kendi partilerini yukarıda bahsettiğim kişisel çıkarlar üzerinden tehdit edebilir.

“Benim çocuğu işe alın”...

Almadınııııız?

Meclis’te nisap sorununuz olacak bilin!

Durum budur!

-*-*-

Kıbrıs sorununun çözümü mü?

Ülkedeki kurumların tümünün iflası mı?

Elektrik Kurumu özelleştirildi mi?

Özelleşecek mi?

Yollar yapılmış mıydı?

Su yeterli miydi?

Solar sistem meselesi sıkıntılı mıydı?

Hatta askerlik sorunu muydu?

Bunlar UBP’lilerin işi değildir.

Elektrik, kendi evinde ve işinde kesiliyorsa ilgilenir.

Yol, kendi köyünün veya mahallesinin bozuksa o meseleye bakar.

Kendi suyu hiç kesilmemeli hatta gerekirse kendisinden su parası da alınmamalıdır.

Askerlik mi?

Sadece kendi çocuğu – kendi torunu bu konuda sıkıntılıysa, o tarafa doğru döner!

-*-*-

Eleştirmek için yazmıyorum!

İşin gerçeği budur!

CTP de iktidara geldiği dönemde, benzer alışkanlıkları eğer yaşama geçirmezse, parti olarak sıkıntı çeker.

Hatta TDP bile aynı sıkıntıyı ciddi anlamda yaşamıştır.

“Ne yahu partimiz iktidara geldi ve siz bizim çocuğu işe almayacaksınız? Yakarım sizi vallahi!” siyaseti, UBP’nin kesinlikle temel yapısıdır ama hepimiz bu temel yapının verdiği sıkıntıdan etkilenmiş durumdayız!

-*-*-

Kıbrıs meselesi mi?

Kişisel çıkarlar etkilenmesin da ne olursa olsun!

Ama kişisel çıkarlar etkilenecekse, UBP’li asar üç beş bayrak, başlar bağırmaya, mesele kapanır!

-*-*-

Bu parti şu anda yeniden “genel başkan” seçmek için hareketlenmiş durumdadır.

Faiz Sucuoğlu “adayım” demektedir ama UBP’li için en son 6 bin 800 üyenin oy kullandığı yarışta da gördüğümüz gibi, Türkiye faktörü bu adaylık konusunda etkilidir.

Faiz Sucuoğlu her gittiği yerde, her yaptığı konuşmada, “yok oğlum, Türkiye ile sorunum yok” deme gereği hissetmektedir.

Bence sorun vardır...

Sorun olmasa, “sorunum yok” demez!

Buna gerek duymaz!

-*-*-

Haaaa burada Türkiye’nin bazı önemli siyasi isimlerini suçlamak mı lazım yoksa “UBP bu tür müdahalelere bizzat kendisi kucak açmaktadır” mı demek lazım doğrusu çözemiyorum!

Ama ortada bir adet “Türkiye istemez” iddiası dolaşmaktadır ve bu iddia çok yaygındır.

-*-*-

Ersan Saner “ben de adayım” demektedir...

Hatta bazı ileri gelenlere göre, “tek aday Ersan Saner”dir ama öyle değildir...

Saner’in yarıştaki en ciddi açığı, bu tür “tek adaydır” söylemlerinin ve “atanmış başbakan” suçlamalarının ayyuka çıkmış olmasıdır.

-*-*-

Ve bir diğer önemli aday Hasan Taçoy’dur...

Bir tarafta “Türkiye istemez”, öte tarafta “atanmış başbakan” eleştirileri veya dedikoduları ile yukarı çıkamayan iki adaya (Faiz bey ve Ersan bey) karşı; sanki “orta yol” gibi durmaktadır ama olayın nasıl şekilleneceği, önümüzdeki üç – beş gün ya da bir kaç hafta içinde tam netleşecektir.

-*-*-

Başka aday var mı?

Zorlu Töre’nin aday olduğunu biliyorum...

Henüz “hayır değilim” diye bir açıklama işitmedim.

-*-*-

Tahsin Ertuğruloğlu mu?

“Tek adayla kurultaya gidelim” derken, kendinden mi bahsetti yoksa başka birinden mi söz etti, kafamda netleştirebilmiş değilim...

-*-*-

Bölünme, çok aday olması UBP’ye oy kaybettirir mi?

“Çok ciddi oy kaybettirir” diye düşünüyorum...

Çünkü kurultay Ekim 2021’de; erken genel seçim ise altı ay sonrasındadır...