Günümüzden yaklaşık 2 bin 500 yıl önce yaşadığı tahmin edilen veya “öyle bilinen” Çinli filozof, eğitimci ve yazar Konfüçyus’un, savaştan barışa, felsefeden sosyolojiye, psikolojiye; yüzlerce “vecizesi”ni eminim hepimiz hayranlıkla okumaktayız...
-*-*-
Okumak!
Eğitime, okumaya büyük önem veren Çinli filozof, Çin’de kendisine inananların oluşturduğu bir “din”in de kurucusudur.
-*-*-
Bir çok araştırmacıya göre, “Konfüçyüsçülük” denen bu “din”; ahlâkî, sosyal, politik ve ekonomik konularla ilgili inanç ve uygulamalar bütününün adı olarak kabul edilir...
-*-*-
O’na ait olduğu belirtilen sözler arasında, “Yolunu değiştirmeden devam ettiğin sürece, ne kadar yavaş gittiğinin önemi yoktur” sözüne bayılırım...
Asla yolumu değiştirmem...
Belki yavaşlarım, hatta oturur dinlenirim ama doğru bildiğim yol, aynı yoldur.
Tutarlılık, çok önemli bir hayat özelliğidir.
-*-*-
“Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir” sözü, hepimizin çok büyük ilgiyle üzerinde durmamız gereken bir konudur...
Yaşadığımız ülkede ne yazık ki güneşin batıyor olduğu görüntüsü çok açıktır çünkü!
-*-*-
Evet, Konfüçyus’un sözleri, KKTC özeli ve Kıbrıs geneli için de bence “çok özel”dir.
-*-*-
Mesela, “kültürümüz”...
Kıbrıs kültürü var mıdır yok mudur?
Elbette vardır...
Ne der Konfüçyus?
“...Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün”...
Kıbrıs Türk toplumunun asırlardan beri coğrafi, toplumsal, meteorolojik veya ne bileyim seksolojik nedenlerle oluşmuş iyi, kötü, çirkin, doğru, yanlış bir kültürü kesinlikle vardır ve bu kültürün çürüdüğü ya da çürütülmek istendiği de gayet açıktır!
Ki bu, tutsaklığımız demek değil midir?
-*-*-
İçimizi temizleyelim!
Bu konu siyasetimizde hep gündeme gelir ama bir türlü o içimizi temizleme olayını yerine getiremeyiz!
Neden?
Çünkü komşunun “kiri” veya “temizliği” ya da “damındaki kar” ile daha çok ilgileniriz.
Oysa, Konfüçyus ne der?
“...Evinizin eşiğini temizlemeden komşunuzun damındaki karlardan şikâyet etmeyiniz”...
-*-*-
Ve konfüçyus der ki, “... Elde edilecek bir çıkarı olduğu halde adaleti düşünen, tehlike karşısında hayatını hiçe sayan ve eski taahhütlerini unutmayan insan mükemmel bir insandır.”
Bayılırım!
Her not defterimin en ön sayfasına kesinlikle yazarım!
-*-*-
Çinli bilge insana ait olduğu söylenen muhteşem sözlerden biri de şudur:
“... Akıllı insanlar kendilerini heyecana kaptırmazlar, faziletli olanlar kuşku içinde olmazlar; cesur olanlar hiçbir şeyden korkmazlar.”
Çocuklarınıza bunu öğretmez misiniz?
“Akıllı, faziletli ve cesur ol... Heyecana kapılma, kimseden kuşkulanma ve korkma”...
Muhteşem bir hayat felsefesi değil mi sizce de?
-*-*-
Gelelim, bugünkü son Konfüçyus “sözüne”...
Büyük insan der ki, “Bilenle tartışabilirsin, bilmeyenle tartışabilirsin. Ama bildiğini sananla tartışmak ahmaklıktır.”
-*-*-
Kıbrıs sorunu?
Kıbrıs sorununu bilenlerle tartışmek, en doğru olandır!
Bilmeyenlerle de tartışabilirsiniz, eminim heyecanla dinlemek ister!
-*-*-
Ama, bu ülkede veya yakın coğrafyamızda, Elen ya da Türk; bu sorunu “bildiğini sananlarla” tartışıyoruz hep!
Acı olan da budur!
Kıbrıs’ın haritadaki – Dünya coğrafyasındaki yerini bilmeyenler…
Kıbrıs’ın bırakın uzak geçmişini; yakın geçmişinden dahi haberdar olmayanlar…
Ve her şeyi bildiğini sananlar…
Mümkün mü bu kişilerle tartışmak?
Değildir!
Yıllardır yapmaya çalıştığımız da budur!
Ve üzgünüm ama Konfüçyus haklıdır: Ahmak olan bizleriz!
“Çözüm, çözüm, çözüm” diyoruz; anlatıyoruz, “başka yolu yok, tükeneceğiz” diye ağlıyoruz…
Bilenler zaten destekliyor; bilmeyenler bir şekilde öğreniyor ama “bildiğini sananlar”; hayatlarından son derece memnunlar!
-*-*-
Elen veya Türk, hiç fark etmiyor…
Şu kişi, veya bu kişi, sakın üzerine alıp da “saldırıya geçmesin”…
Bence herkes düşünsün…
-*-*-
Düşünürken, şu sözleri de aklının bi rköşesinde bulundursun (Bunlar da Konfüçyus’tan):
1 - Karanlığa söveceğine, bir mum yak.
2 - Uzağı düşünmeyen, acıyı yanı başında bulur...
-*-*-
Haaaa, ayrıca, şunu da asla unutmayın:
“...Neden birbirimizi öldürüyoruz ki biraz beklesek zaten kendiliğimizden öleceğiz.”
