Başbakan Tufan Erhürman, “amacımız müzakerelere bir takım ön şartlar koymak değil, amacımız bizi sonuca ulaştıracak modaliteye sahip müzakere sürecinin başlamasıdır” dedi. 

Başbakan Erhürman, Cumhurbaşkanının ve CTP Genel Başkanı olarak kendisinin görüşlerinin bu yönde olduğunu ifade etti. 

Erhürman, iki liderin çerçevesi ve metodolojisi, sonuç odaklı ve takvimi belli bir müzakere masasını oluşturamayacaksa, müzakereler konusunda Kıbrıs Türk tarafının adım atmasının mümkün olmayacağını dile getirerek, kendi kafasında bunun bir yol ayrımı anlamına geldiğini belirtti. 

Erhürman, bugün, basını bilgilendirme toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. 

“MECLİSE GELİR DE DOKUNULMAZLIĞIN KALDIRILMASI İSTENİRSE GEREKLİ İŞLEMLER YAPILACAK”

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılması konusunda yaptığı açıklamaların sorulması üzerine ise Başbakan Erhürman, o konuda fazla bir yorum yapmaya gerek duymadığını ifade ederek, ülkede bu konuda işleyen prosedüre değindi. 

Bunun için öncelikle polisin soruşturmasını tamamlayarak, dosyasını Başsavcılığa sunduğunu, eğer Başsavcılık yargılamaya gidecekse de o durumda Meclis’ten dokunulmazlığın kaldırılmasını istediğini anlatan Başbakan Erhürman, o prosedür o şekilde çalışıp, Meclise gelir de dokunulmazlığın kaldırılması istenirse gerekli işlemlerin yapılacağını kaydetti. 

Erhürman şöyle devam etti: 

“İşler o noktaya gelir mi, polisin yapacağı araştırma sonucunda aktaracağı dosya savcılık açısından dava açılmasını gerektiren bir dosya olarak görülür mü? Öyle görülüp de dokunulmazlığın kaldırılmasını savcılık bir yazıyla bizden talep eder mi? Şu anda onlara ilişkin bir bilgi verebilecek durumda değilim. Ama bu prosedür her şeyiyle o noktaya gelirse, gerekli işlemler o zaman yapılır” dedi. 

Başbakan Tufan Erhürman, Hüseyin Özgürgün’e herhangi bir suçlama yöneltmediğini ifade ederek, Özgürgün’e tek söylediğinin, seçimden önce 700 Bin Dolar’ı açıklamasını, açıklayamazsa seçimden çekilmesi, demokrasinin gereğinin halkın bunu bilerek oy vermesi olduğunu hatırlattı. 

Geçen hafta kendisinin mal varlığını açıkladığını, görevden ayrılacağında da mal varlığını açıklayacağını söylediğini anımsatan Başbakan Tufan Erhürman, “Başbakan, bakan konumunda olan insanların gelirlerinde bir artış ortaya çıkarsa ve bu artış öngörülenden fazlaysa bu, kamuoyuyla paylaşılması gereken bir şeydir. Ben de hep şunu söyledim, ben suçlama yöneltmiyorum. Ama, bu yapılmadı.”

“ADALETİN TERAZİSİ ÖNÜNDE BOYNUMUZ KILDAN İNCE”

Erhürman şöyle devam etti: 

“Ceza davası açılırsa veya polis soruşturmasını tamamlar ve ceza davası açılmasına yer olmadığı kanaatine varırsa Başsavcılık, elbette Özgürgün’ün masum olduğu söylenmiş olacak ve dilerim de öyle olsun.

Hiçbir arkadaşım için suçlu olmasını arzu etmem. Sonuç olarak masum olduğu saptanmış olacak. Savcılık dava açılması gerekir derse ve meclise gelir, kendisinin söylediği madem ki o, dokunulmazlığın kaldırılması gerekecek ve yargılama süreci başlayacak. Mesele polis ve savcılığın önünde, oradan ne çıkarsa hepimizin adaletin terazisi önünde boynumuz kıldan ince. Hiçbir itirazım olmaz.” 

Dokunulmazlığın tamamen kaldırılması yönündeki soruya karşılık ise Başbakan Erhürman, bunun geçmişte gündeme geldiğini ve bir Anayasa değişikliği yapılmaya çalışıldığını, ancak, yapılan referandumda halk tarafından reddedildiğini anımsattı. 

Erhürman, halktan böyle bir talep gelirse, yeniden bir Anayasa değişikliği çalışması yapılarak, referanduma sunulması gerektiğini ve kendisinin buna her zaman hazır olduğunu kaydetti. 

“MALUMUN İLANI… “

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın açıklamaları ile ilgili soruları da yanıtlayan Başbakan Erhürman, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiades’in “sayısal eşitlik değildir, siyasal eşitlik , biz siyasal eşitliği kabul ediyoruz, ama sayısal eşitliği kabul etmiyoruz” açıklamasının aslında malumun ilanından başka bir şey olmadığını vurguladı. 

Anastasiades’in hiçbir yeni şey söylemiş olarak kabul edilemeyeceğini belirten Başbakan Erhürman, siyasal eşitliğin, sayısal eşitlik anlamına gelmediği, başka bir anlama geldiğinin bugüne kadar onlarca BM kararında, Güvenlik Konseyi kararında yer aldığını ve müzakere sürecinin çok bilinen bir ilkesi olduğunu söyledi. 

Zaman zaman siyasal eşitliği sağlamanın yolunun, sayısal eşitlik olduğunun kabul edilmiş bir şey olduğunu anımsatan Başbakan Erhürman, bugüne kadarki bütün müzakerelerde senatoda, hep sayısal eşitliğin sağlanmasının konuşulduğuna işaret etti. 

“Demek ki zaman zaman siyasi eşitlik, sayısal eşitlikle sağlanabilir ilkesi kabul edilmiştir, bugüne kadar Yüksek mahkemenin oluşumunda hep sayısal eşitlik kavramı gündeme gelmiştir” diyen Erhürman, bunların müzakereler tarihinde çok bilindik konular olduğunu belirtti. 

“BU KONULAR YENİ SÖYLENMEDİ”

Bu konuların bugün sanki yeni bir şey söylenmiş gibi dile getirilmesinin hiçbir anlamı olmadığını ifade eden Erhürman, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “bir yol ayrımındayız” açıklamasının ise şöyle düşündüğünü ifade etti: 

“Gerçekten biz bu müzakere masasını bu dönemde kurabilecek miyiz, kuramayacak mıyız konusunda elbette bir yol ayrımı söz konusu. Bu sosyal buluşma sonuçta bir takım ön kabullerin ortaya konulmasını gerektiren bir buluşma olacak. 

Biz buluşalım da ne olacaksa, ne yaşanırsa yaşansın, zaten onun arkasından müzakere masasına oturacağız, orada konuşuruz işin esasını, anlamına gelecek bir sosyal buluşma değil bu. Cumhurbaşkanı diyor ki, bu buluşmada Anastasiadis bize esasa dair bazı noktalarda da o ışığı göstermeli. Esasa dair o noktalarda ışık gösterilmezse, sırf müzakere masası kurulsun da dostlar alışverişte görsün misali müzakereye tekrar başlayalım biçimindeki bir müzakere sürecinde ben yokum diyor. Benim de AKEL’le yapılan görüşmeden sonra yaptığım açıklamada söylediğim, bir müzakere masası kurulacaksa sonuç odaklı, takvimi belli bir müzakere masası olmalı, yönündeydi. Bu ülkede ucu bucağı olmayan, sonu olmayan, ucunu kestiremediğimiz müzakere süreçlerinin içine hapsolmayı çok anlamlı bulmuyoruz. Bu tecrübeyi çok yaşadık.”

“AMACIMIZ MÜZAKERELERE BİR TAKIM ÖN ŞARTLAR KOYMAK DEĞİL”

“Ben bunu çözümü isteyen bir partinin genel başkanı olarak söylüyorum, amacımız müzakerelere bir takım ön şartlar koymak değil, amacımız bizi sonuca ulaştıracak modaliteye sahip müzakere sürecinin başlamasıdır” diye devam eden Başbakan Erhürman, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ve CTP Genel Başkanı olarak kendisinin de görüşlerinin bu yönde olduğunu kaydetti. 

Bu sosyal buluşmanın Cumhurbaşkanı Akıncı’nın değimiyle “niyeti anlamak için” olacağını vurgulayan Başbakan Tufan Erhürman, “Bizim beklentimiz Anastasiades’in sosyal buluşmada burada buluştuk müzakere masasına oturalım dememesidir. Biz hep böyle bizi çözüme ulaştıracak bir şey olarak gördük müzakereleri. Bir çok müzakere masası kuruldu geçmişte, bizi çözüme ulaştırmadı. Biz öyle bir modalite ve çerçeveyle bir müzakere masası kurulsun ki, bizi belli bir tarihe kadar çözüme ulaştırsın. Bu, çözüm isteyen Cumhurbaşkanı’nın ve CTP Genel Başkanı olarak benim ortak kanaatimizdir” dedi. 

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın “ortak bir noktaya varılamayacaksa, yollara ayrı ayrı devam edilecek” yönündeki açıklamasına atıfta bulunularak “KKTC’nin önünde, gidilecek hangi ayrı yol olduğunun” sorulması üzerine ise Başbakan Erhürman, kendisinin Cumhurbaşkanı Akıncı’nın sözlerini anlamlandırmaya ve yorumlamaya mevhum olmadığını, kendisinin öyle bir şey yapmasının haddini aşmak olacağını söyledi. 

Kendi düşüncesinin ise, iki liderin çerçevesi ve metodolojisi, sonuç odaklı ve takvimi belli bir müzakere masasını oluşturamayacaksa, müzakereler konusunda Kıbrıs Türk tarafının adım atmasının mümkün olmayacağı yönünde olduğunu dile getiren Başbakan Erhürman, kendi kafasında bunun bir yol ayrımı anlamına geldiğini belirtti. 

Farklı yollara mı gidilecek derken Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, müzakere masası oluşmazsa herkesin kendi bünyesi içinde, kendi yol haritasını çizeceğine işaret ettiğini düşündüğünü dile getiren Erhürman, “Cumhurbaşkanının söylediklerini ben tercüme ediyorum gibi anlamayın” dedi. 

“VAKIFLARIN YÖNETİM KURULU YAPISININ DEĞİŞMESİ DEĞERLENDİRİLEBİLİR...ÖNCELİKLE KRİTERLER KONULMALI”

Bir gazetecinin “Vakıflar’ın yönetim kurulu yapısı da tartışmaya açılmalı mıdır” sorusuna cevaben ise Erhürman, Vakıfların yönetsel yapısı ile ilgili meselenin sadece siyasetin meselesi olmadığını, bu konunun değerlendirilebileceğini, buna kapalı olmadığını kaydetti. 

Vakıflarda yönetimde kim olursa olsun, belli kriterler çerçevesinde iş yapmak zorunda olduğunun bilinmesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Tufan Erhürman, eğer kriter yoksa, yönetime hangi yöntemle getirilirse getirilsin, vakıfların hukuka, kamu yararına ve vakıfların yararına aykırı işlem yapmasının önüne geçilemeyeceğini söyledi. 

Erhürman, öncelikle kriterlerin konulması, ihale tüzüğünün belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, yönetimin hangi yöntemle belirlenirse belirlensin takdir yetkisinin bu kadar geniş olmaması gerektiğini vurguladı. 

“İHALESİZ TÜM ALIMLAR TAKİP ALTINDA “

İhalesiz sözleşmeler konusunda, bu şekilde adım atan Kıb-Tek konusunda ne yapılacağı sorusu üzerine ise Başbakan Erhürman, sadece Kıb-Tek’te değil, bir çok yerde ihalesiz alımlar yapıldığını belirterek, “bütün ihalesiz alımları muhakkak takip altında tutuyoruz ve tutacağız” dedi. 

“TAŞKENT KOOPERATİFİ İÇİN BİR TAKIM YÖNTEMLER BULUNDU”

Taşkent Köy Kooperatifi ile ilgili sorular üzerine ise Başbakan Erhürman, bu hafta içinde Taşkent muhtarı ve kooperatif yetkilileri ile bir araya geldiğine işaret ederek, sürecin değerlendirildiğini söyledi. 

Kooperatifle ilgili ortaya çıkan rapora değinen Başbakan Erhürman, bu rapora göre bir kişiye yaklaşık 3 milyon TL civarında bir sorumluluk yüklendiğini söyledi. 

3 milyon TL’nin Taşkent Kooperatifi’nin sürdürülebilirliği açısından sıkıntılı olduğuna işaret eden Başbakan Tufan Erhürman, kişiyle ilgili polis soruşturmasının devam ettiğini, ancak bir takım imza sahteleme durumu da bulunduğu için sürecin yavaş ilerlediğini anlattı. 

Kooperatife, paranın talep edilmesi için hızla bir hukuk davası açılmasını söylediklerini belirten Başbakan Erhürman, o paranın geri ödenmemesi durumunda kooperatifin sürdürülebilirliğinin sıkıntılı olacağını kaydetti. 

Kooperatifler bünyesinde bir fon bulunduğunu, o fonun tasfiyeye giren kooperatiflerin ödemelerini yapma konusunda kullanılabileceğini anımsatan Başbakan Erhürman, kooperatifin tasfiyeye girmesinin arzu edilmediği için fondan para aktarımının da olamayacağını söyledi. 

Bu konudaki çalışmaların devam ettiğine işaret eden Erhürman, bir takım yöntemlerin bulunduğunu, ancak bunları sonuçlanmadan paylaşmak istemediğini belirtti. 

MEVDUATLAR FON GÜVENCESİ ALTINDA 

Erhürman şöyle devam etti: 

“Hükümet olarak hem Taşket Kooperatifini tasfiyeye götürmemek, hem de mevduat sahiplerinin haklarını korumak. Bu iki amacı birden gerçekleştireceğimiz bir takım arayışlar içindeyiz. Kooperatiflerde mevduatı bulunan insanlarımızın mevduatları fonun güvencesi altındadır. Yani hiç kimse buharlaşıp gidecek, paramı alamayacağım endişesine girmesin.” 

SAYIŞTAY DENETİMLERİ KONUSU…

Kamuoyunda Sayıştay denetimlerinin mahkemenin yerine mi geçeceği gibi bir algı bırakıp bırakmayacağının sorulması üzerine ise Başbakan Erhürman, aslında Sayıştay’ın genelgenin uygulanmadığı şu anda mahkeme yerine geçmiş olduğunu söyledi. 

Sayıştay raporlarının kamuoyuyla, Meclis’le paylaşıldığını, Sayıştay’ın internet sayfasından yayımlandığını ve bu raporlarda insanların isimleri ile sorumlu tutuldukları miktarların bulunduğunu anlatan Erhürman, bu raporları gören basının da bunu kesin hüküm olarak değerlendirdiğini kaydetti. 

Mahkeme kararı olmadan insanların suçlu görüldüğünü ve raporların sonuna kadar gidilmesinin, bunu kırmanın bir yolu olduğuna dikkat çeken Erhürman, “Eğer kişiler kendileri de farkındaysa devleti zarara uğrattığının, Sayıştay ve Başbakanlığın yazısı üzerine gelip o paraları oraya yatırırlar ve mahkeme süreci yaşanmaz. ‘Ben öyle bir şey yapmadım’ diyorsa kişi, o insanların aklanmasının yolu da Mahkemeye gitmektir” dedi. 

İnsanların yaptıkları ile ilgili kamuoyunda algılar olduğuna değinen Başbakan Erhürman, algılar üzerinden insanların ya mahkum edildiklerini, ya da aklandıklarını söyledi. 

“DEDİKODU ÜZERİNE YAŞAMAKTAN VAZGEÇİLMESİ İÇİN UYGULANACAK BİR YÖNTEM”

Erhürman, devletin kurumlarında neler yapıldığının bilinmesi gerektiğini vurgulayarak, dedikodu üzerine yaşamaktan vazgeçilmesi için uygulanacak bir yöntem olduğuna işaret etti. 

Suçla hukuka aykırılığın ayrı şeyler olduğuna da vurgu yapan Başbakan Erhürman, bu konuda çeşitli örnekler verdi ve her hukuka aykırılığın suç teşkil etmeyeceğini, ama her suçun hukuka aykırılık teşkil ettiğini söyledi. 

Savcılığın ceza davasına götüreceğinin suç denilen şey olacağına işaret eden Başbakan Erhürman, bazen yasada suç olarak tanımlanmayan şeylerle de usule ve hukuka aykırı davranarak, devletin zarara uğratılabileceğini dile getirdi. 

Başbakan Tufan Erhürman, devleti zarara uğratılan noktada bir hukuk davası ortaya çıktığını, bu hukuka aykırılık aynı zamanda suç da teşkil ediyorsa, buna bir de ceza davası ekleneceğini anlattı. 

“CESARET ÖNEMLİDİR, AKILLA BİRLİKTE OLDUĞU ZAMAN”

Hükümetin Türk Lirası karşısında alacağı tedbirler konusunda ise Başbakan Erhürman şunları kaydetti: “Evet hükümet cesurdur, ama cesaret akıl olmadan uygulanan bir yöntem haline gelirse çok da kabul edebileceğimiz bir şey değildir. Bu yüzden bütün bunlar uzmanlar tarafından ele alınıyor. Ekonomide, öyle kahramanlık yapacağım diye irrasyonel olan yollara başvurursanız, memleketin başına çok işler gelir. Cesaret önemlidir, akılla birlikte olduğu zaman. Bu konuda uzmanlar ve Merkez Bankası’ndan da görüş istedik. Gelen tüm sonuçları değerlendireceğiz. Yapabileceğimizi yapacağız, bu palyatif mi olur, daha radikal noktalara mı gelir, bu çalışma sonucunda göreceğiz.”

Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) konusundaki soruları da yanıtlayan Başbakan Tufan Erhürman, TMK konusunda hükümetin görev süresinde muhakkak bir çalışma yapacağını vurgulayarak, bu konuda bugüne kadar Şerefiye Vergisi ve bir çok yöntemin gündeme geldiğini söyledi. 

Şerefiye Vergisi’nin, gelir, değer arttırımı vergisi olduğunu ifade eden Başbakan Erhürman, bu konunun çok teknik ve değişik hukuki sıkıntıları olan bir durum olduğunu belirtti. 

Başbakan Erhürman, TMK‘nın sadece malların değeri değil, kullanım kaybından doğan zararlar için de ödeme yaptığına işaret ederek, onun için konunun çok ciddi ve teknik bir çalışma gerektirdiğini ve bu çalışmanın da zaman alacağını kaudetti.