Güney Kıbrıs’a gelen turistlerin KKTC’ye geçmesine izin verilmiyor.
Kim izin vermiyor?
Tabii ki “Kıbrıs Cumhuriyeti”... 
Neden izin vermiyor?

-*-*-

Korona tedbiri olamaz!
Siyasi ve ekonomik ambargo mu?
Kesinlikle öyledir!

-*-*-

Peki, bu siyasi ve ekonomik ambargonun sorumlusu kim?
Tabii ki Rum – Yunan ikilisi değil mi?

-*-*-

Kardeşim, şimdi daha iyi anladık mı “çözüm” neden ve niçindir?

-*-*-

Bana, “bayrak, onur, vatan, kanla aldık...” edebiyatı ile gelmeyin!

-*-*-

Çünkü, “aslolan ekonomidir, açlıktan öleceğiz” dedik ve tüm risklerine rağmen hava – deniz kapılarımızı açtık değil mi?

-*-*-

Demek ki neymiş; “ekmek, daha kaliteli yaşam, daha iyi bir gelecek” önemliymiş!
Ve bunun için de ne gerekiyormuş?
Kıbrıs sorununu çözmek!

-*-*-

“Hayır, biz bize yeteriz!” mi diyorsunuz?
O zaman, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi” dediğiniz “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne kızmaktan vazgeçin!
“Siz, size yetiyorsanız, buyurun Ercan’dan getirin turistlerinizi...”

-*-*-

“Ama Rumlar çözüm istemiyor” mu diyeceksiniz?
Olabilir!
Yürekten katılırım sizlere!
İstemiyorlarsa, başımızın çaresine niye bakamıyoruz?
Niye gidip, “bila istisna”, pasaportlarımızı oradan alıyoruz, çocuklarımızı orada okutuyoruz, hatta oralardaki dans kulüplerinde dans ediyoruz?

-*-*-

Ve ne ilginçtir, çocuklarını, torunlarını Güneyde burslu okutanlar, Rumlara ait dans kulüplerinde hemcinsleri ile dans etmeye bayılanlar, diyorlar ki, “Serhat İncirli ve O’un gibi düşünenler Rumcudur”.
Ve ne ilginçtir, siyasetin “milli” kanadına da onlar şekil verebiliyor!

-*-*-

E uçakları da uçurun Ercan’a!
Uçuramıyor musunuz?

-*-*-

Çözün!
Kıbrıs sorununu çözün!

-*-*-

Memleketinizin efendisi olmayı deneyin!
Memleketinizin doğal kaynaklarından pay isteyin!
Memleketinizin her türlü siyasi ve ekonomik hakkından taleplerde bulunurken, iki yüzlü olmayın, dürüst olun!

-*-*-

Yani “hem ekmek bütün hem de köpek tok olmaz”...
Bir taraftan “ayrı devletim var” diyeceksiniz, öte taraftan da “her türlü hakkım bakidir” diyerek, Kıbrıs Cumhuriyeti’nden hak talep edeceksiniz!
Vermediklerinde de çılgına dönüp, “nerede insan hakları, nerede insanlık, nerede hukuk, Rumlarla anlaşma olmaz, bunlar bizi istemez” diye hikayeler uyduracaksınız!

-*-*-

Ve hepsinden önemlisi, tüm Dünya’yı da “aptal” sanacaksınız!
“Haklıyız ulen” diye bağırdığınız zaman da “haklı” olduğunuzu düşüneceksiniz!

-*-*-

Bence ne yapın biliyor musunuz?
Aslında hiç bir şey yapmayın!
Her gün kaç “pozitif” vakamız olduğunu sanal ortamda tartışmaya devam edebilirsiniz!

-*-*-

Haa bir de “özel uçak skandalında, otele giden bakan kimdi?” sorusunu yanıt arayın!
Hatta bu konuda “bahis” oynatın!