İngiliz futbolcular Phil Foden ve Mason Greenwood, hayatlatında ilk kez A Milli Takımı'na çağrıldılar…

İzlanda’ya gittiler…

İzlanda’da, daha önce sanal alemden tanıştıkları iki kadını otele soktular, yakalandılar ve takımdan kovuldular.

Kovulma nedenleri “seks alemi” falan değil!

Koronavirüs tedbirlerini hiçe saymak!

-*-*-

Güney Kıbrıs’ta polis sokakta maskesiz gördüğü kişilere ceza yazıyor…

Trafik cezası gibi…

-*-*-

Türkiye genelinde dünden itibaren sokağa maskesiz çıkan cezayı yiyecek…

-*-*-

Ve İngiltere’den bir haber daha; sosyal ya da fiziki mesafe kuralını bozanlar 100 Sterlin ceza ödeyecek!

“Sevdiğimiz insana sarılamayacak mıyız?”

Hayır!

Sarılamayacaksınız!

-*-*-

Yani, “kapatın kapıları, karantina uygulayın” değil!

Kendi tedbirini kendin alacaksın kardeşim!

Bunun başka yöntemi yoktur!

-*-*-

Kimseyi yanına yaklaştırma!

Kimse sana her önüne gelene sarılmak zorundasın demiyor!

İş yerlerinde kahve molaları, çok önemli!

Hele devlet dairelerinde bol dedikodulu muhabbetler bence iptal!

“Gideyim bir arkadaşa sesleneyim” yok artık!

Gitme, seslenme!

Otur odanda, ellerini dezenfekte et; sıkıldıysan git lavaboya, ellerini bol sabunla yıka!

-*-*-

Çok kalabalıklı aile buluşmalarını iptal et!

Kebap partilerini azalt!

Doğaya ver kendini!

Denize git; uzaktan uzaktan tek başına bol bol yıkan!

Yalınız güneşlen!

-*-*-

Kalabalık ortama “salya sümük gripsen sakın girme”…

Aksırma, öksürme, hapşırma, sümkürme, tükürme!

Hele yere tüküren görürsen, “ohaaa” de ve korkma!

Hatta “brüyooo bre hayvan!” diye seslen, çekinme!

Yere tüküreni, polise ihbar et!

-*-*-

Polis demişken; bizde en başta bahsettiğim İngiliz – Türkiye ve Güney Kıbrıs kurallarını, gelin polise gerek olmaksızın hep birlikte uygulayalım!

Tokalaşmayalım!

Kucaklaşmayalım!

Kimseye “zorunlu değilse”, iş yerinde ziyarete gitmeyelim!

Mutlaka, ama mutlaka, sokağa çıktığımız anda maske takalım!

Maske takmayanları kesinlikle polise ihbar edelim, kibarca uyaralım; kibar uyarınıza kabalık yapanları, bana hakaret etti diye de ayrıca polise ihbardan çekinmeyelim!

-*-*-

Ellerimizi bol bol yıkayalım!

Kimsenin bardağını, özel eşyasını, kalemini, defterini, telefonunu kullanmayalım!

Arabamızda mutlaka el dezenfektanı bulunduralım, girer girmez ellerimizi dezenfekte edelim, direksiyona, araç otomatik değilse vitese de dezenfektan sıkalım!

-*-*-

Kısacası sevgili dostlar; kişisel tedbirimizi kendimiz alalım…

Devletten ve hükümetten beklentimiz, ekonomik tedbirlerimiz olsun…

-*-*-

Devlet ve hükümet, artık Kıbrıs sorununu çözmeli!

Maraş konusunu, uluslararası hukuku ihmal ve ihlal etmeden mutlaka gelir getirici bir açılıma taşınmalı!

-*-*-

Gelir getirici çareler ve projeler üretilmeli!

Brexit anlaşmasız olacak gibi görünüyor!

Bunu Kıbrıslı Türk toplumunun ihracatı ve turizmi için avantaja çevirmenin her türlü yolu ve yordamı zorlanmalı!

-*-*-

Şu anda kavga edecek durumda değiliz!

Şu anda salgınla alakalı önlemleri, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik “negatif” veya “pozitif” avantaja çevirmek, ahlaksızlığın dik alasıdır!

-*-*-

Şu anda, son derece olağanüstü koşullarda yaşamaya çalıştığımızı anlamak zorundayız!

Ve anlayışlı davranmaktan kaçınmamalıyız!

Bize yakışan budur!

-*-*-

Ve şu anda Türkiye’nin de; özellikle salgınla ilgili olarak, herkesin ayakta alkışlayacağı desteği verebilmesidir.

TC vatandaşı pozitif vakaları taşımasıdır…

En üstün çabayla Anamur – Geçitköy boru hattının tamir edilmesidir…

Pandemi Hastanesi’ni, Ercan Havaalanı’nı, yarım kalan yol projelerini tamamlamasıdır…

“Anavatan yanımızda” diyenlerle dalga geçilmesini engellemesidir…

-*-*-

Kısacası lafa ve lafazanlığa gerek yok!

Korona büyük bir bela!

Dikkat ederek korunalım; çok çalışarak ve hamasi alemden uzak durarak, başaralım!

Sizce?