Saat 10.00’da başlayan genel kurul toplantısına, sendika ve siyasi parti temsilcileri yanı sıra Türkiye ve Güney Kıbrıs’tan sendika temsilcileri ve delegeler katıldı.

Yönetim ve onur kurulu seçiminin yapılacağı genel kurulda açılışın ardından, Başkanlık Divanı oluşturuldu. Ardından sendikanın geride bıraktığı 36 yılı anlatan kısa bir sinevizyon gösterimi yapıldı.

KTAMS Başkanı Güven Bengihan açılış konuşmasının ardından bazı sendika ve siyasi parti temsilcilerinin yanısıra Türkiye ve Güney Kıbrıs’tan konuk sendika temsilcileri kısa konuşmalar yaptı. Konuşmaların ardından siyasi parti, sendika ve sivil toplum örgütlerinin mesajları okundu.

Faaliyet ve mali raporların görüşülerek, onaylanmasının ardından yönetim ve onur kurullarının seçimine geçildi.

BENGİHAN: “SOSYO-EKONOMİK KRİZLER NEDENİYLE EN ÇOK SENDİKASIZ ÖZEL SEKTÖR ÇALIŞANLARI MAĞDUR OLDU. KRİZİN FATURASI EMEKÇİLERE KESİLDİ”

KTAMS Başkanı Güven Bengihan, sendika ve siyasi parti temsilcilerinin yanısıra Türkiye ve Güney Kıbrıs’tan gelen sendikacıları selamlayarak başladığı konuşmasında, sendikanın kurulduğu günden itibaren barış, demokrasi ve emek mücadelesi yolunda çok büyük katkılar sağladığını ve bundan sonra da katkılarını artırarak devam edeceğini söyledi.

Bengihan, çalışanların, ekonomik, demokratik ve sosyal haklarının korunması ve geliştirilmesi için her zaman en ön saflarda yer alarak mücadele verdiğini ve bu mücadelesine devam edeceğini vurguladı.

Son üç yıllık süreç içerisinde hem dünyada, hem de ülkede olağanüstü gelişmeler yaşadığını ifade eden Bengihan, “Gerek Kovid-19 salgın süreci, gerekse Türk Lirası’nın döviz karşısında değer kaybetmesinin ülkede hem ekonomik, hem de sosyal krizlerin patlamasına neden olmuştur. Bu yaşanan krizler nedeniyle en çok sendikasız örgütsüz bulunan özel sektör çalışanları mağdur oldu ve yine krizin faturası emekçilere kesildi” dedi.

“YANLIŞ EKONOMİ POLİTİKALARI VE SERMAYE YANLISI SİYASİ KARARLAR NEDENİYLE ÜLKE KAOSA SÜRÜKLENDİ”

Bengihan, salgın sürecinde yanlış ekonomi politikalar ve sermaye yanlısı siyasi kararlar nedeniyle ülkenin kaosa sürüklendiğini savunarak, hükümete bazı eleştirilerde bulundu:

“Salgın sürecinde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın başbakanlığı döneminde uygulanan yanlış ekonomi politikaları ve sermaye yanlısı alınan siyasi kararlar nedeniyle ülke kaosa sürüklendi. Bu süreç içerisinde halkın ve emekçilerin alım gücünü koruyucu tedbirler alınması ve temel tüketim maddelerinin ucuzlatılması gerekirken, halk düşmanı gibi davranılarak, iğneden ipliğe zam yapıldı ve ülke insanları yoksulluğa terk edildi.”

“SALGIN DÖNEMİNDE 5 BİN İŞ YERİ KAPANDI, 50 BİN ÖZEL SEKTÖR ÇALIŞANI İŞSİZ BIRAKILDI”

Güven Bengihan, ayrıca bu salgın sürecinde “‘kaynak yok’ denilerek bazı yandaş sermaye kesimlerine ülkenin kıt kaynaklarının dağıtıldığını”, ancak özel sektör emekçileri ile işsizlerin 1.500 TL’lik ücret desteğiyle “açlığa terk edildiğini” ileri sürerek, şunları söyledi:

“Salgın döneminde 5 bin iş yeri kapanmış, 50 bin özel sektör çalışanı işsiz bırakılmıştır. 1500 TL’lik bir rakamla özel sektör emekçileri ve işsizler açlığa terk edilmiştir. Bu süreç içinde emekçileri bin 500 TL’ye mahkum edenler; [ücret desteğine] başvurularda eleme usulüne giderek, başvuranlar içinden 10 bin emekçiyi bu destek kapsamının dışında bırakmışlardır. Ancak ne yazık ki, sermaye patronlarının sigorta mükellefiyetleri için aylık 36 milyon TL’lik sigorta prim yükümlülüğünü Maliye Bakanlığı üstlenmiştir. Bu hükümetin, bu süreç içinde emekçi düşmanı olduğu gibi sermaye yanlısı olduğunu da tescillemiştir.”

“İHTİYAÇLI ÇALIŞANALRA VE İŞSSİZLERE DESTEKTE BULUNDUK. HÜKÜMETİN GÖSTERMESİ GEREKEN SORUMLULUĞU BİZ ÜSTLENDİK”

Bengihan, KTAMS’ın sorumlu sendikacılık anlayışıyla salgın sürecinde ihtiyaçlı çalışanlara ve işsizlere kendi imkanları çerçevesinde destekte bulunduğunu da ifade ederek şöyle konuştu:

“Sendika, bu süreç içerisinde, yardımlaşma ve dayanışma duyguları ile gerek halka gerek çalışanlara kendi imkanları çerçevesinde maddi ve manevi destekte bulundu. Hükümetin göstermesi gereken sorumluluğu sendikamız üstlenmiştir. Belediyeler ile iş birliği yaparak, gıda yardımlarında bulunmuş, birçok kuruluşta işsiz kalanlara maddi yardımda bulunmuştur. Biz sorumlu sendikacılık örneği gösterdik.”

KTAMS’ın, salgın sürecinde büyümesine ve örgütlenmesine devam ettiğini ifade eden Bengihan, emekçilere yapılan tüm saldırılara ve emek sömürüsüne karşı diğer sendikalar ile birlikte mücadeleler verdiğini belirtti.

“KIBRIS TÜRK HALKININ SİYASİ İRADESİNE MÜDAHALE EDİLMİŞTİR”

Ülkede ekonomik sıkıntılar yanı sıra demokrasi ve sosyal sorunların bulunduğunu söyleyen Bengihan, “Bu sorunların en önemlisi, ülkemizdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerine yapılan müdahalelerdir. Kıbrıs Türk halkının siyasi iradesine müdahale edilmiştir. Kıbrıs Türk halkının geleceğinin belirlenmesine AKP yetkilileri müdahale ederek, şekillenmesine neden olmuştur. Bizler bunu asla kabul etmiyoruz ve tutumumuzu; kardeş sendika, sivil toplum örgütleri ile birlikte düzenlediğimiz eylemlerle gösterdik ve göstermeye devam edeceğiz” dedi.

Bengihan, hükümetin çalışanların toplu iş sözleşmesi düzenini ortadan kaldırmaya yönelik bazı yasa tasarılarını gündeme getirdiğine de işaret ederek, buna karşı olduklarını sert bir şekilde ortaya koyduklarını ifade etti ve şöyle konuştu:

“Emekçi ve halk düşmanı hükümet, iktisadi ve mali iş birliği protokolü çerçevesinde çalışanların toplu iş sözleşmesi düzenini ortadan kaldırmak için gerekli yasa tasarılarını gündeme getirdi. Ancak bu gündeme geldiği günden itibaren kardeş sendikalar ile birlikte en sert şekilde tutumumuzu ortaya koyduk ve hükümetin bu konuda adım atması durumunda genel grev şekilde ülke hayatı durduracağımızın mesajını verdik.”

“HÜKÜMET ‘GOLİFA’ GİBİ YURTTAŞLIK DAĞITARAK, KIBRIS TÜRK HALKINI KENDİ ÜLKESİNDE AZINLIK DURUMUNA DÜŞÜRDÜ”

KTAMS Başkanı Güven Bengihan, ülkedeki diğer önemli bir sorunun da yurttaşlıklar konusu olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

“Bu ülkede yaşayan kimliği yok edebilme pahasına, partizanca ve siyasi emeller uğruna yurrtaşlık dağıtılıyor. Hükümet, adeta golifa gibi yurttaşlık dağıtarak, Kıbrıs Türk halkını kendi ülkesinde azınlık durumuna düşürmüş ve Kıbrıs Türk halkının kaderine bu ülkeye aidat duygusu olmayanların karar verebilmesinin önünü açmıştır. Ancak bu hükümet bundan rahatsızlık duymamaktadır. Hükümete şunu söylemek istiyorum: bizler ne dünümüzden, ne de yarınımızdan vazgeçeriz; ne sevdamızdan ne de kavgamızdan; ne umudumuzdan ne de yurdumuzdan. Bu sendika, devrimci düşünceyi rehber edinmiş, kitle sendikasıdır. Yolumuz; barışın, demokrasinin ve özgürlüklerin yoldur ve bizle, biat ederek değil, dilene dilene değil, direne direne kazanacağız.”