Gazimağus Belediyesi’nin katkılarıyla  KKTC  Ahiska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği’nin düzenlediği “Kuzey Irak Referandumu: Kerkük ve Türkmenler” Konulu Panel Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Sarayı’nda yapıldı. Gazimağusa Belediye Başkanı İsmail Arter’in de katıldığı ve kendisine bir plaket takdim edildiği gecede, Irak Milli Türkmen Partisi Kurucusu Dr. Muzaffer Aslan ile Gazeteci Yazar, Kerkük Kültür Derneği Başkanı Dr. Şemsettin Kuzeci konuşmacı olarak yer alırken, Sanatçı Ömer Türkmenoğlu ise programın sonunda şarkılar seslendirdi. Panelin açılışında KKTC Ahiska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hakan Uygun, TC Lefkoşa Büyükelçiliğinde Müşavir Sefa Ekin konuşma yaparken, Irak Türkmen Cephesi Lideri Eşrat Salihi’nin görüntülü konuşması yayınlandı.

Panelin açılışında konuşan KKTC  Ahiska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hakan Uygun, Ahiska Türkleri olarak Osmanlı egemenliği sonrasında birçok mağduriyete uğrayan Türkmen kardeşlerini çok iyi anladığı ve onlarla duyudaş olduğunu ifade etti. Osmanlı devletinin 1. Dünya savaşından çekilmek için Mondro Ateşkes Anlaşması yürürlüğe girdiğinde Musul ve Kerkük Türk ordusunun kontrolü altında olduğunu, ancak İngiliz kuvvelerinin ateşkese rağmen Musul ve Kerkük’ü işgal ettiğini ve bu işgali kalıcı hale getirdiğini ifade ederek, Kuzey Irak’ta yapılan referandumun ise Irak Anayasası’na göre geçerliliğinin olmadığını söyledi. “Adına referandum denen komedi uluslararası hukuka da aykırı olduğu için kabul edilmemiştir” diyen Uygun, referandumun hiçbir geçerliliği olmadığını söyledi.

Uygun, 2003’te Amerika’nın Irak’ı işgalinin ardından Kürtleri Kerkük’e yerleştirerek Türkmenleri azınlığa düşürme planları yapıldığını, ancak bu tür girişimleri şiddetle reddettiklerini ifade ederek Kerkük’ün kadim Türkmen yurdu olduğunu belirtti. Türkiye’nin hem Ahiska Türkleri hem batı Trakya Türkleri hem de Irak’taki Türkmenleri korumak için sürekli çaba sarfettiğini, KKTC’de özgürlüklere sahipsek bunun Türkiye sayesinde olduğunu söyledi.

TC Lefkoşa Büyükelçiliği Müşaviri Sefa Ekin ise, Doğu Türkistan kökenli bir ailenin çocuğu olarak, Kerküklüyü, batı Trakyalıyı, Kırımlıyı, Ahıskalılar’ı çok iyi anladığını, Türkmeneli’nde çok bulunduğunu ifade ederek, kendisinin ortaokul çağındayken Kerkük’te şehit edilen Kerkük Türklerinin lideri Ata Hayrullah’ın hikayesini öğrendiğini ve çok duygulandığını anlattı ve bu olaydan dolayı Kerkük’ün Türk yurdu olarak kalacağına inandığını belirtti. Ekin, Ata Hayrullah’ın öldürüldüğünü, ve etlerinin kemiklerinden ayrıldığını ve 10 kuruşa satışa çıkarıldığını söyleyerek,  böyle bir atanın çocuklarının her türlü esaret altında tutulamayacağını ve Kerkük’ün birgün kendi yönetimine kavuşacağını söyledi.  Kerkük’te yaşanan acıyı ve korkuyu anlatan Sefa Ekin, Türklerin birbirine sahip çıkması gerektiğini, Türkiye’siz hiçbir şeyin olamayacağını belirtti.

Gazeteci Yazar, Kerkük Kültür Derneği Başkanı Dr. Şemsettin Kuzeci konuşmasında, Türkmeneli’nin Irak haritasında kuzeyden güneye kadar 70 civarında yerleşim yerini kapsadığını, Osmanlı’dan önce 6 Türk devletinin kurulduğu Irak’ta Türkmenlerin varlığının eskiye dayandığını, 1918’te Osmanlı’nın çekilmesiyle Irak’ın İngiliz mandasına girdiğini söyledi. Kuzeci, Irak’ta 1921’de kraliyet kurularak Faysal’ın başa getirildiğini, 1932’de Irak devletinin resmi devlet unvanı kazandığını, 1958’de darbeyle cumhuriyet ilan edildiğini, Türkmenlerin 1980’den 2003 yılına kadar ise Saddam rejiminin Araplaştırma politikasına maruz kaldığını söyledi. Yüzlerce Türkmen için idam raporu çıkarıldığını, Türkiye yanlısı, MHP yanlısı gibi gerekçeler gösterildiğini ifade ederek, Türkmenlerin 99 yıldır varlığını ayakta tutmak için mücadele verdiğini söyledi. Kuzeci, Cumhurbaşkanının Kerkük için eşit yönetim modelini Kürtlerin kabul etmediğini, referandumun Irak anayasına aykırı olduğunu, Irak’ın bütün olarak federal bir ülke olduğu ve bölünemeyeceğine dikkat çekerek, bu nedenle Kerkük vilayet meclisinin referandum yapma yetkisi olmadığını kaydetti.

Irak Milli Türkmen Partisi Kurucusu Dr. Muzaffer Aslan ise, Atatürk’ün Kıbrıs’a yavru vatan, Kerkük’e de balavatan dediğini aktararak, balavatandan yavruvatana selamlar diyerek konuşmasına başladı ve Balkanlar Kafkaslar ve Ortadoğundan birine hakim olan bir milletin mutlaka dünyaya hükmettiğini ifade ederek, Türk milletinin her 3 noktaya hakim olduğunu söyledi. Türk milleti olarak mutlaka buralarla ilgilenmek zorunda olduğumuzu, Allah’ın buralarda Türkleri görevlendirdiğini ifade ederek, Türklerin bu topraklarda yaşayan her etnik gruba sahip çıkması gerektiğini belirtti. Kerkük ve Türkmeneli’ndeki doğal zenginlikler ve stratejik konumunun Türkiye’nin düşmanlarının iştahlarını kabarttığını, Türk idaresinden ayrıldıkları 100 yılda başlarına gelmeyen kalmadığını ifade etti ve 1959 Kerkük katliamını yaşadıklarını, geçmişte seslerini duymayan Türkiye’nin şu anda en büyük destekçileri olduğunu belirtti.

“Kuzey Irak” diye nitelendirilen bölgeyi kendisinin “Irak’ın kuzeyi” diye ifade eden Aslan, Saddam yönetimi süresince Irak’ın kuzeyinde ilk çalışmalarında eğitime çok önem verdiklerini, 17 okulda Türkçe eğitime başladıklarını, 2003’ten sonra da eğitim seferberliğiyle 140 okula ulaştığını söyledi. 2003’ten sonra Türkmenlere yasaklanan siyaset, teşkilatlanma sivil toplum kuruluşu kurma gibi faaliyetler gibi  çalışmaları bugün yapabildiklerini, çalışmalarının sadece Kerkük’te değil bütün Türkmeneli’ye yayıldığını, tüm bunların Türkiye sayesinde olduğunu söyledi.  Irak, Yemen, Suriye ve Lübnan’da yapılanların tek amacının haçlı seferlerine karşı koyan Türk ve Müslüman ordulara liderlik yapan Türkiye’den intikam almak olduğunu ifade eden Aslan, Türkiye’yi parçalamak için atılan adımlar olduğunu ifade etti. Kerkük, Halep, Erbil gibi yeleri ele geçirip Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne teşebbüs etmek istendiğini, bütün oyunların kursaklarında kaldığını, referandum konusunun da oldu bittiye getirilmek istendiğini söyledi. Amaçlananın Türkmeneli bölgesinde bir oldu bittiyle o bölgeleri Kürt veya Arap toprağı ilan etmek olduğunu, oluşturdukları yapmacık bir yönetime Kerkük’ü de katmak istediklerini, bir Türk bölgesi olan Erbil’i Kürtleştirmek istediklerini söyledi. Aslan, Kerkük’te önce Saddam yönetimi kanlıyla on binlerce Arabı ve kısmen de Kürtleri yerleştirdiklerini, 2003’ten sonra da Amerika’nın desteğiyle 820 bin olan Kerkük nüfusunu, Kürtleri bölgeye taşıyarak  1milyon 400 bine çıkardıklarını söyledi.

Aslan, 2003’ten sonra Irak’ta birinci etnik grup Araplar olmasına rağmen ikinci etnik grup olan Kürtlerin en çok söz sahibi olduğunu ve Irak’ın yönetiminin zaafından faydalanarak çok sayıda makama sahip olduklarını, Kerkük’ü de referandumla Irak’ın kuzeyinde oluşan Kürt bölgesine dahil  etmek istediklerini söyledi. Dünyaya meydan okuyan Kürtlerin yaptığı referanduma ABD’nin, Irak yönetimi, komşu ülkeler, Türkiye, İran, Suriye, Arap ülkeleri ve Avrupa’nın karşı çıktığını ifade eden Aslan, Kürtlerin hezimete uğradığını, peşmergelerin şehri boşalttığını, valinin kaçtığını, Irak yönetiminin idareyi eline aldığını söyledi. Aslan, Kerkük’te eşit yönetim istediklerini, Türkiye’nin BM nezdindeki girişimleriyle yüzde 32 oranında yönetime katılım istediklerini, bu yönde Irak’ın başbakanının olumlu tavrı olduğunu söyledi. “Güçlü bir Türkiye hepimize sahip çıkacaktır” diyen Aslan, haklı olmanın yetmediğini güçlü de olmak gerektiğini belirtti.