Kanal T’de dün sabah televizyon programı canlı yayın konuğum Cemal Redif’ti…

Her yıl “kesim ekibi” olarak ülkeye Türkiye’den yaklaşık 2 bin kişi gelir.

Bu sene de gelecek mi?

Portakalı – limonu – greyfurtu ve mandalinayı toplamak için “evet” gelecek!

-*-*-

Peki, neden bu ülkeden “işsiz gençleri” bu işe yönlendirmiyoruz?

Neden geçici de olsa istihdam yaratmıyoruz?

-*-*-

Hayır!

Olmaz!

Peki neden olmaz?

Eskiden narenciye daha fazlaydı ve Türkiye’den de işçi gelmiyordu!

Kim topluyordu?

Rum’un – Türk’ün narenciyesini, “mevsimlik” kendi işçilerimiz topluyordu!

Peki ne oldu da şimdi toplayamıyoruz?

-*-*-

Sınıf atladık da ondan!

Vay be!

-*-*-

Bu işleri yoksullar yapar değil mi?

Doğru!

Unutmuştum!

-*-*-

Peki yarın salgının seyrinde bir azalma, gerileme olmazsa; Türkiye’den gemiye bindirip de mevsimlik işçiyi nasıl getireceğiz?

-*-*-

Şimdiden çözüm bulmak lazım!

Cemal Redif diyor ki, bu iş en az 20 milyon TL’lik bir iştir…

Beşe, ona bölünemez mi?

Bilemem!

Ne yapılacağını bilmiyorum ama birileri bu işi organize etmelidir!

-*-*-

Hem bu para yurt dışına çıkmasın; hem ülkedeki işsizlik sıkıntısı en azından pandemi süresince bir nebze nefeslensin, hem de sağlık riski önlensin!

Yapamaz mıyız?

“Çocuğum köfün mü taşıyacak?” diyorsunuz!!!

-*-*-

Koronavirüs ile yatıp, koronavirüs ile kalkmaya devam ediyoruz.

Dünkü rakamlar elbette ürkütücü!

Ankara’daki rakamlar, Wuhan!

Türkiye’de korkunç bir artış söz konusu!

-*-*-

Kapanalım mı?

Kapanmak mı daha “doğru” yoksa “kişisel tedbirleri artırmak mı?”…

Türkiye’den her gelenle kucaklaşmak zorunda değiliz.

Hijyene dikkat!

Mesefaye pir konsantrasyon!

Maskeye asılalım!

Ama kapanmak; “bana çok devlet memuru işi” olarak geliyor!

-*-*-

Ne midir devlet memuru işi?

Kusura bakmayın ama devlet memuru işi; “salla külahı ye pilavı”dır!

Maaş endişesi olmamaktır!

Emeklilik gaylesi çekmemektir!

Rahat olmaktır, rahat!

-*-*-

“Kapanalım, derhal karantina uygulayalım” diyenlerin büyük kısmı; “kişisel tedbirleri artırmak, dikkatli olmak” yerine, çok kolay olan bu yöntemi tercih ediyor!

Ve lütfen sanal ortamı kontrol edin, “özel sektör çalışanı olup da haydi kapatın kapıları” diye tek tük birkaç istisna dışında kimseyi bulamazsınız!

“Ya kapanma ya istifa” diyenlerimizinse tamamına yakını, ne acıdır ki “iş, aş gaylesi olmayan” “rahat” kesimden!

-*-*-

Ekonomiler Dünya’nın her yerinde “burun üstü çakılmak üzere”…

Mesela İngiltere’de eğer 14 günlük karantina uygulamasının kapsamı genişletilirse, altında kalkılması mümkün olmayan ciddi ekonomik sarsıntılar domino etkisine girecek.

-*-*-

Bir haftada Portekiz’e 150 binden fazla İngiliz gitti.

Tatile…

Portekiz’de vaka artışı söz konusu.

İngiltere şimdi Portekiz’i, “ülkeye girişte 14 gün karantina” kapsamına almayı planlıyor.

Yani İngiltere’ye dönecek her İngiliz, 14 gün evinde kendi kendini izole edecek.

Ama iş Dünyası, en başta seyahat şirketleri ile uçak şirketleri, bu ve benzeri kısılmaları ya da kapanmaları kaldıramayacağını açıklarken, dev mağaza zincirlerinin patronları da aynı endişeyi paylaşıyor.

-*-*-

Daily Mail gazetesinin dünkü manşetini ülkemizdeki bir gazete, sadece başbakanın ismini değiştirerek yayınlarsa, hiç düzeltmeye gerek olmaz.

Haberin başlığı “Boris, haydi İngiltere’yi yeniden uçuralım” şeklinde Türkçeleştirilebilir. (Boris, lets get Britain flying again)…

Alın bu başlığı ve haberi; başlıktaki ismi, “Ersin” yapın, haberdeki tüm Boris Johnson isimlerini de “Ersin Tatar” olarak değiştirin; aynen kullanın…

-*-*-

Evet, dıştan gelişlerde sorun var!

Dün açıklanan “pozitif” 17 rakamı ürkütücüdür!

-*-*-

Ama “kapanma veya karantina”, kımıldayan ekonomiyi, “kımıldayamaz” hale sokar ve çıkar yol değildir.

Tekrar ediyorum; lütfen kimseyle temas etmeyin.

Temas ettiğini düşündüklerinize de yaklaşmayın, yanınıza yaklaşmalarına izin vermeyin; küsecek olanlara da “Arif Hocanın selamını iletin”…

Maskenizi takın!

Ellerinizi sürekli yıkayın, sık sık bol sabunlu şampuanlı duş yapın!

-*-*-

“Karantina ve kanama talep etmek” nedir biliyor musunuz?

Geçenlerde bir yazı yazdım; “tek bir çocuğun bile bilgisayarı veya uygun aleti yok, internete de bağlanamıyorsa, online eğitim diye ısrar etmek ahlaksızlıktır, alçaklıktır!” dedim.

Bir kadın aradı, “Serhat bey bu ülkede herkesin bilgisayarı vardır” dedi!

HERKESİN???

-*-*-

“Kapanın, karantinaya girelim, kimse gelmesin” demek; bence bu kadının masum!!! Yorumu kadar masumdur!!!

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Ay başı maaşı yarım gün geciken veya “saat 12’de yatacaktı ama 12.30 oldu hala yatmadı; hükümet istifa” diye bağırmak başka şeydir; aylardır maaş almamak başka şey!

Patronunuzun gelip de size “para yok ne yapayım” demesi, bambaşka bir şey!

Sevgili karantinacı ve kapanmacılar; hiç başınıza geldi mi böyle bir şey!

-*-*-

Lütfen maskenizi takın; mesafenize hakim çıkın; bol bol da banyo yapın!

Hükümeti vuracağız ve kahraman olacağız ya da bizim adam seçimi kazanacak diye ne olur şakımayın!

-*-*-

Bir başka önerim daha var; bir devlet sektörü sendikası çıksın ve desin ki, “karantina ve kapanma nedeniyle işlerini kaybedenlere üyelerimizin maaşlarının yarısını bağışlamayı kabul ediyoruz!”…

O zaman alkışlarım!

Bilmem anlatabildim mi?