Zeynep Caran

Müzakereci Özdil Nami, sürecin Kıbrıs Türk tarafının zorlamasıyla ilerlediğini ve bunu tüm dünyanın gördüğünü söyledi. Nami “Sürecin kopmasından Kıbrıs Türk tarafı sorumlu olmuş olsaydı dünya haykırıyor olacaktı”dedi.

Diyalog’a konuşan ve gelişmeleri detaylarıyla anlatan Nami “Tüm dünya net bir şekilde Kıbrıs halkının çözüm iradesini gördü” dedi. Nami şunları kaydetti:

“Sonuçta belki beklentiler gerçekleşmedi ama çeşitli noktalarda geçmişe göre daha iyisini yakaladık.  Bu sürecin sürükleyicisinin Kıbrıs toplumu olduğunu dünyaya gösterdik. Süreci konferansa taşıdık konferans ortamında da tüm dünyanın önünde çözümün kimin istediğini ve bundan kimin kaçtığını daha net bir şekilde ortaya koyduk. Şimdi bu mazeret de Rum tarafının elinden alınmış oldu. Yani dıştan bir empoze yok tamamen Kıbrıslı bir süreç ama yine durduk ve konferans gibi bir ortama gidecek kadar olgunlaşmamıza rağmen yine sonuca ulaşamadık ve bunun sebebi Türk tarafından olmadı. Eğer olsaydı şuan bütün dünya bunu haykırıyor olurdu. Bunun söylenmiyor olması bile Rum tarafının yaptığını belli ediyor.”

“Gözleri donuklaştı, havası değişti”

Müzakereci Özdil Nami, Kıbrıs müzakerelerinin başarısız olmasının nedenini Rum Yönetimi’nin hazılr olmayışından kaynaklandığını ifade ederek, Türk tarafının açılımları sonrasında Rum liderin adeta donup kaldığını ve adım atamadığını anlattı. 

Kıbrıs müzakerelerinin başarısızlıkla noktalanması sonrasında Diyalog TV’de Togay Uluöz’ün hazırlayıp Sunduğu Haber ve Ötesi programına konuk olan Özdil Nami, perde arkasında yaşananları  anlattı, başarısızlığın sorumlusunun Rum liderliği olduğunu vurguladı 

“Gönlümüzde yatan aslan çözüme ulaşmaktı ama bu halkımızın beklentilerinin yerine geldiği ve referanduma gidildiği takdirde gönül rahatlığıyla evet diyebileceği bir çözümle ancak mümkündü” diyerek sözlerine başlayan Nami, “Biz buna hazırdık ama imkân bulamadık” dedi.

“Rum lider başlıkları kapatmayı tercih etmedi”

Sürecin ilk başında 4 başlık üzerinde çalıştıklarını anımsatan Nami, şöyle konuştu: 

“Gerçekten önemli bir çalışmayı sergiledik, BM Genel Sekreteri  “Kıbrıs müzakere tarihinde görülmemiş yakınlaşmalar oldu” dedi.  Ana hedefimiz bütün bu konuları bitirmek ve güvenlik garantiler konusunu sona bırakmaktı. Rum lider dönüşümlü başkanlık gibi konuları sonuçta kabul edeceği mesajlarını vermesine rağmen müzakere masasında kabul etme yönünde adım atmadı. Resmi kabulü sona bıraktı. Mülkiyet ve AB başlığı gibi bazı konuları kapatmayı tercih etmedi. Bunun nedeni sorulduğunda “bunları bugün kabul etmem mümkün değil” dedi. Kıbrıs’ta müzakere sürecinde daha fazla ilerleme kaydetmek imkan dâhilinde değildi.O zaman yurt dışına gidip bir konferans ortamı oluşturmak ve güvenlik garantiler dahil toprağın ve diğer açıkta kalan konuların konuşulacağı bir formata ihtiyaç vardı.”
Bu dönemde Türkiye ile yakın bir çalışma yaptıklarını anlatan Özdil Nami, “bu süreç içinde hem olumlu hem de olumsuz şeyler yaşandı” dedi. Bunlara örnekler veren Nami, her şeye rağmen müzakere sürecini konferansa götürecek kadar  ilerleme sağlanmasının çok önemli olduğunu vurguladı. 

“Anastasiadis hazırlıkları tamamlayamamış bir lider görüntüsü verdi” 

Bu sürece gidene kadar bir çok sıkıntının ortaya çıktığını anlatan Nami, şöyle devam etti: 

“İsviçre’dekiMont Pelerin’e gidildiğinde ilk 4 başlıkta daha fazla ilerlemeye çalıştık ama pek fazla ilerleme sağlayamadık. Rum lider ısrarla toprak düzenlemesinde mesafenin daralmasını talep etti eğer bu sağlanırsa garantörlerinde davet edildiği konferansa gidileceğine yeşil ışık yakacağının sinyalini verdi. Bunun üzerine cumhurbaşkanımız (Mustafa Akıncı) gereken iradeyi masaya koydu ve aramızdaki farkın yüzde 1’e inmesini sağlayacak oranları masaya koydu. Koyduğu anda Sayın Rum liderin bütün havası değişti gözleri donuklaştı ve ara istedi ve bu toplantıya devam edilemeyeceğini söyledi. Aranın 1 puana düşmesini isteyen oydu ama teşekkür etmesini beklerken masadan kalmayı tercih etti. Sürekli olarak gerekli hazırlıkları tamamlayamamış bir lider görüntüsü verdi”

“BM parametrelerine sırt çeviremezsiniz”

Özdil Nami, durumu anlatarak, bundan sonraki süreçte BM parametrelerine sırt çevirecek bir pozisyon alınmayacağının altını çizdi:

“Müzakere masasında çözümü zorlamak bizim için çok önemli çünkü zaman içerisinde her iki tarafının onayı sonucunda oluşan  ve şimdi BM parametreleri denilen Kıbrıs sonucu çözümlerine sırt dönerseniz o zaman uluslar asımuhataplarınızla ilgili diyaloglarınız zarar görüyor . Kıbrıs Türk  Halkının birinci yapması gereken şey müzakere masasında çözümü zorlayan taraf olması. Bunun dışında bir hareket tarzı bizi bir yere götürmez. Kıbrıs sorununu kaldırmaya yönelik çabalar, halkımızı hak ettiği bir şekilde normal bir dünya ülkesine dönüştürmek içindir. Bizim uluslararası camiadan, AB den , BM den taleplerimiz var o zaman onların karşısında çıkınca onların destekleyeceği şekilde onların istediği şekilde hareket edilmesi lazım aksi takdirde bu izolasyonların kaldırılması mümkün değil.”

“BM “Sonsuza kadar olmayacak” diyor… Bu başarımızdır”

Özdil Nami bundan sonra yapılması gerekenlere ilişkin görüşünü de paylaştı: 

“Bunun yaşanmasından sonra ne olacak. Rum tarafının ya halkının ya liderinin buna hazır olmamasından sonra ne olacak. Bunun sonsuza kadar tekrar edilemeyeceğini BM söylüyor bu bizim en büyük başarımız. Bunu söylememizin uluslararası alanda getirisi yok. Şimdi bize düşen vazife madem süreci bu noktaya kadar taşıdık bundan sonrası yine bizim bu elde edilen sonucu en iyi şekilde Dünya’ya anlatmamız ve bize yönelik bazı açılımları temin etmemizle alakalıdır. Bunda son derece iyi bir dış politika. Türkiye ile iyi bir dayanışma. İç  konularla ile de kendi kendimizi daha iyi bir noktaya getirmekle ilgili ciddi bir çaba göstermeliyiz. Bunları birleştiren iyi bir politika olması lazım. Bunlar olduğu zaman bugünkünden de iyi bir noktaya varacağımızı düşünüyorum”

“Yabancılara başımız dik soruyoruz; ne olacak?”

Özdil Nami Cran Montana’da son gece yaşananlara ilişkin de samimi açıklamalarda bulundu, Rum tarafının tutumundan bahsetti: 

“Rum lider “Türk tarafı tüm istediklerimizi yazılı olarak versin” dedi. Biz kendisine soruyoruz bizim de istediğimiz açıkta kalan konular var bunları yazılı olarak verecek misin ki denge oluşsun cevap “hayır, benim istediklerimi yazılı olarak verin sizin istediklerinizi daha sonra konuşuruz” böyle yaparak zaten Genel Sekreter’in esas ana fikrini ihlal eden bir yaklaşım sergiledi. Paket anlayışını kabul etmeyeceğini sayın Anastasiadis net bir şekilde ortaya koydu.  Bu yüzden de genel sekreter orada bu işi bitirdi. Şimdi bunlar neden önemli ? tüm bunlar bütün dünyanın önünde gerçekleşti , iyi oldu gerçekleştiği. kapsamlı çözüme gitmemiz çok daha iyi olurdu ama bu başarılamadı ama en azından biz vicdanımız rahat bir şekilde ülkemize döndük. Kıbrıs’ın federal bir Kıbrıs olarak AB içerisindeki yeri bir bütün olarak alabilmesi için elimizden gelen her türlü çabayı sarf ettiğimize dair içimizde en ufak bir tereddüt kalmadan geri döndük. Bu konuda Türkiye’nin de tam desteğini hep yanımızda taşıdık. Şimdi bizler yabancı muhataplara soruları sorarken başımız çok dik göğsümüz kabarık bir özgüven içerisinde “bundan sonra ne olacak, siz peki Kıbrıslı Türklerin iradesini orada gördünüz, siz ne yapacaksınız sorusunu sorarak onlarla muhatap oluyoruz.” 

Maraş... “BM Kontrolü” vurgusu 

“Maraş açılabilecek mi?” sorusuna karşılık Özdil Nami şu bilgileri verdi: 

Cran Montana’da ki olumsuz sonuçtan sonra ülkemize geri döndüğümüzde kendi içimizde bazı değerlendirmeler yapmaya başladık.  Yani acaba biz kendimiz tek taraflı bazı adımlar atsak bunlar hem halkımızın refah seviyesini daha üst noktalara çekmek için faydalı olur mu? hemde Rum tarafının çözüm iradesini bir şekilde yükseltecek onları liderliklerinin yaptıkları hataları sorgulatacak bir noktaya çekebilir miyiz diye konuştuk. Çeşitli fikirler ortaya kondu . bazılarının kararları açıklandı. Örneğin Maronitlerin köylerine geri dönebilmelerine imkan sağlayan karardan bahsediyorum Maraş konusu da o çerçeve de gündeme geldi ama sadece fikir seviyesinde zikredildi. Herhangi bir planlama çalışması yapılmadı.Yapılır mı , yapılmaz mı, ne zaman yapılır onu da benim şu anda net bir şekilde ifade etmem mümkün değil ama süreçle ilgili süreçle ilgili bilgi birikimi olan biri olarak atacağımız adımlar bazı ilkeleri gözeterek atılmalı. Atacağımız adımlar uluslararası alanda şu anda sahip olduğumuz seviyeyi, kabul edilirliği , olumlu görüntüyü gölgelemeyecek hatta bunu daha üst noktalara taşıyacak, bize karşı duyulan saygıyı artıracak adımlar olmalı. Tepkileri de iyi ölçen bir yaklaşım tarzı içerisinde olmamız lazım. Maraş üzerine baktığınızda BM kontrolünde diye bir ifade var bununla ilgili gereken dikkatin mutlaka gösterilmesi gerekir. Bunun ne anlama geldiği, proje hayata geçirildiğinde bunu nasıl formülün içinde tercih edileceği iyi kurgulanması lazım. Ama bunu söylerken BM kontrolünde bu işi açmanın orayı Rum tarafına verme anlamına gelmemesini temin etmeniz lazım eğer öyle yaparsanız kendi halkınızın bu işten menfaati konusunda sıkıntıya girersiniz.”

“TMK ile ilgili tedbirler hayat bulmalı”

Ambargoların önümüzdeki günlerde kalkacak gibi görünmediğini ifade eden Özdil Nami, kısa sürede bizleri ileriye götürecek projeleri hayata geçirmek gerektiğine vurgu yaptı, Taşınmaz Mal Komisyonu’nu örnek gösterdi

Taşınmaz Mal Komisyonu ile ilgili tedbirleri hayata geçirmek lazım. Bunları yapacak bir kurgu gerekir.Ambargolara izolasyonlara rağmen ekonomimizi geliştirmeye ihtiyacımız var bütün bunların yolları mevcut.  Yeter ki insan aklını kullansın.”