İnsan neden yalan söyler? Neden buna ihtiyaç duyar?
Hepimiz, yalanın kötü bir şey olduğunu öğrenmişizdir buna rağmen hepimiz hayatımızda mutlaka bu yola başvurmuşuzdur.
Bazen çok güçsüz kalırız sorumluluk yüklenmemek için yalandan bir şeyler söyleriz. Egomuzu tatmin etmek, acizliğimizi saklamak adına, sevdiklerimizden acı olayları saklamak adına yalan söyleriz…
İnsanlar, yalan ve yalancılık üzerine birçok görüş ileri sürer, yalanın ne kadar kötü olduğu anlatılır bu konuda örnekler verilir.
Sahi yalan nedir, neden yalan söyleriz?

Karşımızda ki insana, bilerek ve gerçeğe aykırı olarak söylediğimiz her söz bir aldatmaca değilmidir?
Böyle bir dürtünün içinde olmak sadece çıkar amaçlımı kullanılır yoksa içinde başka dürtüler varmıdır?
Mesela; eğlenme, intikam, kötülük yapma isteği listeyi uzatmak mümkün. Bunların hepsi kişinin içsel dürtüleri tarafından tetiklenir.
Korktuğumuz için yalan söyleriz, başımızdan savmak için yalan söyleriz, köşeye sıkıştığımızı hissettiğimizde yalan söyleriz.
Yalan söylemek ve doğruyu söylememek arasında çok ince bir çizgi var.

Doğru söylediğimizde doğacak sonuçların etkileri, karşılayabileceğimiz kadar hafif değildir.
Şuna yürekten inanıyorum; doğru olanı kabul ettiğimizde kendimizle ilgili eksik bir yönümüzün açığa çıkacak olması, yalanı savunma mekanizması olarak kullanmamıza neden olabilir. Yalanın olduğu, yaşandığı bir dünyada kendin olarak kalmak, yalan söylememek gerçekten zor lakin imkânsız değil, bunların da bir bedeli var. Doğru olduğunda ve eyleme geçirdiğinde önünde zorlu bir süreç başlar, kendinden çok yalan söyleyen insanlarla mücadele edersin, yalanın doğurduğu sonuçlar seninde yaşamını dolaylı etkiler.

Doğru olmak o kadar da basit bir tercih değildir. Doğru söylediğimiz de doğacak sonuçların etkileri, karşılayabileceğimiz kadar hafif de değildir.
Doğru olmak her durumda ve olay karşısında olanı olduğu gibi ifşa etmek sorumluluğunu gerektirir. Doğru oldukça, doğruları savundukça toplumda her zaman güvenilir ve istenen insan olman, yalan söyleyen için seni potansiyel tehlike yapar. Sen onun için bir engelsin ve yok edilmen gerekir o ne kadar yalansa senin o kadar doğru olman onu yolundan alı koyabilir. Doğru olmak emek ister, sabır ister.

İnsanlaşmak, derinliğine aydınlanmak demektir, yalan ise kolaydır emek istemez, sabır istemez hep yolları kısa, kolaydır, zayıf ve mağdur insanların acılarından faydalanmaya açıktır, yüzsüzdür, erdemli olmadığı içinde her yol onun için mubahtır.
Bazen uğranılan haksızlıklar sonucu birikmiş öfke de yalanın nedeni olabilir. Bazen de yalana neden olan zihin karışıklığıdır.
İkili ilişkilerde sık sık yalan söyleniyor olmasının nedeni genellikle çıkarlar için kullanılan en doğru yöntemin yalan olduğunu tecrübe etmiş olmakla birlikte en kolay yol olduğu için maalesef en sıkta başvurulan iletişim tarzı olmuştur. Söyle kurtul, ne kadar basit değil mi! ?

Düşünsenize; etrafımızdaki herkes bunu yapıyorsa ya da doğruluk konusunda edinmiş olduğumuz hassasiyet ilişkilerimizi zorlaştırmaya başlıyorsa, yalnız kalmaktan korktuğumuz için geliştirilmiş bir alışkanlığa dönüşmüş olabilir yalanlarımız.
Aslında yalan söylemekten çok yalan söyleten durumları incelememiz gerekir. Bir insan neden yalana ihtiyaç duymak zorunda bırakılır bunu da sorgulamamız gerekir. Biri bize yalan söylediğinde oturup bunu düşünmemiz gerekir. Onu, "neden yalan söylemek zorunda bıraktığımızı"...

Elbette bize yalan söylendiğinde kendimizi kötü hisseder ve tek suçlunun yalan söyleyen kişi olduğuna yürekten inanırız. Ama çoğu zaman bu doğru değildir.
Kişilerin özel alanlarını ihlal etmemek gerekiyor. Söylemek istemediği bir konuda ısrar edersen, susma hakkını elinden alıyorsun o zamanda zorla söylettiğiniz sözcükler ürkütülmüş gerçekler halini alır, sizde azmettiren olursunuz ne kadar düşündürücü bir sonuç değil mi!
Bazen sırf kendi merakımızdan dolayı insanları zor durumlarda bırakıyoruz.
“Bilimsel olmayan merak maraz doğurur” Evet hayatımızda yalanlar olmasın, yalan söylememek için kullandığımız susma hakkı da ihlal edilmesin bu çok önemli...
İnsanlar yalan söylemek zorunda kaldıkları insanlardan uzak durmak isterler, buda zamanla köprülerin yıkılmasına ve aşılmaz duvarların oluşmasına neden olur.

Her ne olursa olsun yalanın mazereti, yalanı meşru yapmıyor.
Yunus Emre’nin şu sözünü severim; derler ki ''ey yunus, ormanda başka ağaç yok mu hep dosdoğru odunlar getirmedesin'' soran Toptuk emredir ve Yunus Emre derki bu kapıdan odununda eğrisi giremez... Bu kadar, kalben inandığın gibi yaşarsın...
Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalanın olduğu yer bataklık gibidir, inandıkça içine çeker. Doğru yalnızdır, çamurla sıvanamaz.
Yalanın geleneği var, takipçisi var, kolayına kaçmanın emeksiz sığınağı var. Oya senin doğrunun her gün emeğe durması var, her gün doğan gün gibi arınması gerek.

Doğru bilenmeli, sınava çekilmeli, yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz ki !
Yalana karşı, içinde sabrı işleye işleye, emeği bileye bileye…