Nurel, bir dönüm arazi üzerine ilerde 20-50 hatta 100 tane daire yapılabileceğini öne sürdü.

Nurel sözlerini şöyle sürdürdü:

“Arazilerimizi ne pahasına olursa olsun satmamalıyız.Biz ada ülkesiyiz ve en değerli varlığımız topraklarımızdır. Sanki birileri bilinçli şekilde bizleri üretimden kopardı halkımızın alım gücünü tüketti  yatırımların gelişmeye çalışan sektörlerin önünün tıkanması her şey planlıymış gibi geliyor bu kadar kötü yönetim olamaz.  Zira bir dönüm arazi üzerine ilerde onlarca  daire yapılabilir. Ve şu an 1 daire fiyatı ortalama 65-70 bin stg dir. Ancak biz konut satışını engellerken diğer taraftan aynı paraya yasalara ters olmasına rağmen trust sözleşmelerle biz yıllardır gariban hale düşürdüğümüz insanımızın arazilerini  yani KKTC topraklarını yabancılara satıyoruz. Hem de beleşe 1 daire fiyatına 70 - 80 dönüm arazi Yabancıların eline geçiyor ve bu işi yapan siyasiler bile var. Yarın Filistin’de yaşananları yaşamak istemiyorsak yabancıya satışta kesinlikle arazi satışlarını durdurup, insanları dairelere yönlendirmemiz gerekir. Çünkü yapılan her satış ülkeye gelir getirir. Hem de sabit turist elde ederiz. Bu insanlar buralarda yaşamlarını sürdürmek için, ancak emekli oldukları veya sabit gelirleri olduğu  zaman geliyorlar. Bu güzel adamızda iklimimiz insanımız doğamız denizimiz dünyada kaç ülkede var ki üstelik de en ucuz konutlar burada her ay memlekete o insanların getirdiği gelir sabit turistin getireceği bir gelir haline gelir. Sürekli gelir elde ederiz, bu çok önemlidir.”

KAT İRTİFAKI YASASINI HAYATA GEÇİRMEMİZ LAZIM

Nurel, kat irtifakı yasasını hayata geçirdikten sonra bankalarla ve sigorta şirketleriyle birlikte hayata geçirilip insanların çok daha kolay ev alabilmesini ve daha topraktayken insanların taksitlerini ödeyebilmelerini sağlamalıyız diye konuştu.

Nurel  sözlerini şu şekilde tamamladı;

“Kat irtifakı yasası ile ilgili yasa geçti ama maalesef bütünlüklü olmadı. Kat irtifakı yasasını öyle bir hayata geçirmemiz lazım ki daha topraktayken arazinin koçanları ayrı ayrı çıkması gerekir.  Müteahhitler Birliği olarak bankaları ve yatırımı garanti altına alacak, hem de sigortalayabileceğimiz bir sistem öngörüyoruz. Dolayısıyla bunların da hayata geçirilmesiyle birlikte ülkemizde inşaat sektörünün önü açılır. Hem insanlar kolay ev sahibi olabilirler hem de satışlar daha kolay olabilir. Bu sayede de şirketlerimizin yükü üzerinden kalkar. Alıcıların üzerine yayılır. Bankalar da riski yayar. Biz mortgage yasasını da geçirmeliyiz bankalarımız buna hazır düşük faizli uzun vadeli 20 yıllık krediler sağlanabilir hatta yabancılara dahi bu uygulama yapılabilir. İnşaat sektörü turzim ve yüksek öğretim gibi lokomotif sektörlerimizden biridir.  Kısa vadede bu 3 sektörden elde edilecek gelirlerle derhal üretime geçmeliyiz”