Üniversiteler “online” yani “uzaktan” kayıt yapabilir!

Devletler yıllardır “online” pasaport veriyor, üniversiteye kayıt mı yapamayacağız?

Yaparız!

Üniversiteler, kayıt yaptığı zaman “kayıt ücretini de alır”...

Bunda da sorun yok!

-*-*-

Demek istediğim, bu yıl da “uzaktan eğitim” veya “online eğitim” bir çok bölümde devam ettirilir ve üniversitelerimiz ayakta kalmayı başarır ama “öğrenci gelmezse”, ülkede çok ciddi sıkıntı yaşayacak “özel” sektörümüz söz konusudur!

Esnaf esnaf!

Esnaf biter!

-*-*-

Öğrenci ve turist bir şekilde gelmek zorundadır!

“Kapatın gelmesinler” demek, gerçekten çok kolaydır ama “kapatın kimse gelmesin”in sonucu, mesela Girne, Mağusa, Lefkoşa, Lefke ve Güzelyurt’ta binlerce “kiralık evin boş kalması”; “çarşının iflası”; “hazır yemek – eğlence sektörünün kapanması”; “örneğin Girne Tarihi Limanı’nın yıkılması”dır.

Daha çok sektörü sıralayabiliriz.

Mesela ülkede taksici kalmaz.

Üniversitelerin bir çok çalışanı işsiz kalır.

Yine üniversitelerdeki cafeler, restoranlar açılamaz.

Oteller zaten...

Bilmem anlatabildim mi!

-*-*-

Peki ne yapmak lazım?

Salgın geçmedi!

Mesela dün İngiltere’de 120 bin akademisyen ve üniversite çalışanının üye olduğu The University and College Union adlı sendika, “bu sonbaharda yüz yüze eğitimi sakın başlatmayın” çağrısı yaptı.

Neden?

Nedeni gayet basitçe açıklıyorlar ve özetle diyorlar ki, “... bir milyon civarında öğrenciyi yurtlara, salonlara, odalara doldurursanız, bunun adı toplum sağlığını hiçe saymaktır”...

Ve uyarıyorlar; “... Eğer üniversiteler açılırsa, uyurgezer bir halde felakete yürüyüş başlamış demektir”...

-*-*-

Haksız mı bu açıklama?

Değil!

Ama İngiltere’de “ekonomi”; bizdeki kadar “öğrenci ve turist” bağımlısı değil!

İşte bu yüzden, öncelikle, örneğin KKTC Merkez Bankası başkanının da geçtiğimiz hafta düzenlediği basın toplantısında yaptığı uyarıyı iyi anlamalıyız.

Neydi o uyarı?

Üretmeliyiz!

Ne üretmeliyiz?

Ne olursa!

Tarım, sanayi fark etmez!

-*-*-

Bunu bizim bulmamız lazım!

Bizim, bu konuda hareketlenmemiz şart!

Cannabis mi ekeriz, Maraş’ı bir şekilde paraya mı çeviririz bilemem!

Ürettiğimizi Türkiye’ye nasıl pazarlarızın yolu yordamı mutlaka bullunmalı!

Çünkü sadece benim değil, herkesin emin olduğu tek şey, ne olursa olsun, kapanmanın imkansız olduğu!

-*-*-

Öğrencileri “sağlıklı ve kontrollü bir şekilde” getiremez miyiz?

Sektörün duayenlerinden Girne Amerikan Üniversitesi Kurucu Rektörü Serhat Akpınar ile ufak bir sohbetimizde, “uygulamalı bölümler dışındaki öğrenciler bir süre daha online eğitime devam edebilir” noktasındaki fikrini işittim...

-*-*-

Türkiye ile işbirliği kaçınılmazdır.

Sadece üniversite öğrencileri açısından değil; ekonominin pandemiden çıkıncaya kadar sürdürülebilmesi için, Türkiye’den başka dayanak bilen iki adım öne çıksın!

Mesela, ürettiğimiz tüm meyve ve sebzeyi, Türkiye’deki market zincilerine satmayı başarmak zorundayız ve bu noktada birilerinin Türkiye’ye bunu anlatması, aktarması gerekiyor.

-*-*-

Öğrencileri, çok ucuz bir şekilde KKTC’ye taşımaya başlamak zorundayız.

Evet önce, çok sağlıklı ve “negatif PCR sonuçlu” durumda olmamaları konusunda, gerek Türkiye’de gerek burada yapılacak testlere güvenmeliyiz.

Öyle veya böyle, öğrencilerin karantina koşullarını organize edebilmeliyiz.

Ve burada da Türkiye’nin desteğine “acayip” ihtiyaçlıyız!

-*-*-

Sonuçta ilk aşamada en az 10 bin belki de 20 bin kişiden bahsediyoruz...

Yani “online” devam edemeyecek – gelmesi şart olan öğrenciler demek istedim...

Haaa, kayıt online yapılır; bazı sosyal bölümler online bir süre devam eder, sonra yavaş yavaş tüm öğrenciler gelir... Getirilir...

-*-*-

Bu işi başarmak için üniversitelerin kesinlikle devletle – hükümetle acil planlarının hazır olması gerekir diye düşünüyorum.

Seçimden, şundan ve de bundan çok daha önemli bir konu...

-*-*-

Bu arada, Türkiye ile kavga etme meraklılarımızın da çok ciddi anlamda sakinleşmeye ihtiyaçları olduğunda ısrarlıyım.

Türkiye’de hükümet edenlerle her türlü sorununuz olabilir ama mevcut koşullarda, bu sorunu abartmanın faydası olmaz.

“Teslim olun” anlamına çekmeyin çünkü ortada bir savaş yoktur.

Evet, uyumsuzluk, huzursuzluk, geçimsizlik mutlaka vardır.

Ama içinde bulunduğumuz iğrenç ve sıkıntılı dönem, sırf seçim kazanmak adına, tüm gemileri yakmak olmamalıdır.

Çünkü gemiler yanarsa, geri dönüş imkansız olur ve bu da işimize gelmez!

-*-*-

Biz haklıydık, şu haksızdı, o öyleydi, bu da böyleydi diye anlatmayın!

Olağanüstü bir durum söz konusudur!

Çok dikkatli olmak zorundayız.