Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz, su akışının yeniden başlamasına kadar da su kesintisi yapılmasının beklenmediğini, su şebekesinin yerli kaynaklardan beslenmesine başlandığını da belirtti.

Oğuz, Türkiye KKTC arasındaki su borusundaki patlağın tamiri için boru üretimine başlandığını, boruların montajıyla ilgili firmanın da denizde keşifler yaptığını, “Ağustos’ta Geçitköy’e su akışının yeniden başlamasının hedeflendiğini” ifade etti.

Güzelyurt'taki Kumköy Su Tesisleri’nden şebekeye takviye su verilmeye başladığını ve su kesintisinin öngörülmediğini anlatan Oğuz, “Belediyeler Birliği ile toplantı yaptık bu toplantıda su kesintisi olmayacağı öngörülüyor” dedi.

Su boru hattındaki tamiratın maliyetinin 518 milyon TL olduğunu belirten Oğuz, denizden su arıtma maliyetiyle ilgili değerlendirmede bulundu.

DENİZDEN SU ARITMA 6.7 TL/TON TÜRKİYE’DEN SU 2.3 TL/TON

Türkiye’den boru ile su getirme girişiminin denizden su arıtmaya göre daha ucuz olduğunu belirten Dursun Oğuz, Gazimağusa’daki deniz suyu arıtma tesisinden çıkan bir ton suyun maliyetinin 6,7 TL (0.98 dolar), Türkiye’den gelen suyun ton başına maliyetinin ise 2.3 TL olduğunu ifade etti. Oğuz, maliyetin yanında denizden su arıtma işleminde ortaya atık çıktığını ve kimyasallar kullanıldığını bunların uzun vadede olumsuz etkileri bulunduğunu belirtti.

ARITMA SUYUNUN YEM BİTKİSİ ÜRETİMİNDE KULLANILMASI

Gazimağusa’da bulunan “atık su arıtma tesisinden çıkan suyun yem bitkisi üretiminde kullanılması için de çalışma başlatıldığını” kaydeden Oğuz, Güvercinlik ovasında hayvanlar için yem bitkisi yetiştirilmesi amacıyla atık suyun yönlendirilmesinin düşünüldüğünü kaydetti. Oğuz, bunun için arıtma tesisi bölgesinde yüksek bir depo inşaatı öngörüldüğünü, depodan da Güvercinlik ovasına suyun kendi cazibesiyle akmasının sağlanmasının hesaplandığını, çalışmanın henüz proje aşamasında olduğunu ifade etti.

Köprü Göleti ve Gazimağusa’daki atık su arıtma tesisinden çıkan suyla  Çanakkale Göleti’ndeki su seviyesinin yükseldiğini kaydeden Oğuz, göletteki taşıma kanallarının da suyun tahliyesi için tadil edileceğini kaydetti.

BAL DENETİMLERİ

Arıcılar Birliği’nin talebi üzerinde piyasadaki 15 farklı markada baldan numune alınarak analiz ettirildiğini ve bunların 5 tanesinde insan sağlığında olumsuz etkilere yol açabilecek HMF (hidroksimetil furfurol) değerinin yüksek bulunduğunu anımsatan Oğuz, HMF değerindeki artışın  balın kristalleşmesini önlemek amacıyla yapılan ısıl işlemin doğru yapılmadığında yaşandığını,

HMF miktarının kilo başına 40 miligramı geçmemesi gerektiğini kaydetti.

Yapılan analizlerde pek çok markanın ballarının 40 miligramın altında çıktığını, HMF miktarının 27 miligram olanın dahi bulunduğunu kaydeden Oğuz, bunun da ısıl işlemin doğru yapılabileceğini gösterdiğini kaydetti.

Analize gönderilen balların tümünün yerli üretim olduğunu, keza bal ithalinin yasak olduğunu kaydeden Oğuz, bal üreticilerine bu kez uyarı verildiğini, benzer bir ihlalin durumunda üreticiye 6 ay veya süresiz kapatma cezası verilebileceğini kaydetti.

Bal analizlerinin Türkiye’de yapıldığını ve bunun 15-16 bin TL civarında maliyeti bulunduğunu kaydeden Oğuz, biri hasat sonrası olmak üzere denetimlerin ara ara yapılacağını kaydetti.

GENEL DENETİMLER

Göreve geldikten sonra farklı markalardaki hayvan yeminin besin değerleri ile ilgili analizler yapıldığını ve yayınlandığını kaydeden Oğuz, ithal edilen taban gübrelerinde de analizler yapılacağını ifade etti.

Oğuz bu analizlerin, satılan ürünlerin içeriğinin doğru yansıtılıp yansıtılmadığını görmek için yapıldığını kaydetti.