Yılmaz Yakar

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, hükümet ve Kıbrıs Türk tarafı olarak imkan verilen bütün uluslararası platformlarda, Kıbrıs Türk halkının düşüncelerini dile getirmek amacıyla varlık göstereceklerini vurguladı.

Özersay, Kıbrıs Türk halkının varlığının gösterilmesi açısından uluslararası platformlarda sesinin duyurulmasının önemine değinerek,  geçmişte Kıbrıs Türk halkına adil muamele yapmayan AB’nin en azından AB zirvelerine Kıbrıs Türk tarafının temsilcilerini de davet etmesinin elzem olduğunu belirtti.

Bakan Özersay, Kudüs gündemiyle İstanbul’da dün gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü  Zirvesi’nde konuşma yaparak, Kıbrıs Türk halkının Gazze’de yaşanan gelişmelerle ilgili endişelerini dile getirdiğini  kaydetti.

Özersay, Kıbrıs Türk halkının geçmişte uluslararası platformlara Müslüman Türk Cemaati sıfatıyla çağrıldığını hatırlatarak, Kıbrıs Türk Devleti sıfatıyla çağrılmasının devlet olgusuna vurgu yapılması açısından önemli olduğunu bundan gocunulmaması gerektiğini kaydetti.

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, İİT Olağanüsütü Zirvesi’ne katılmak amacıyla dün gittiği İstanbul’dan bu sabah saat 11.00’de döndü.

Zirve ve temaslarıyla ilgili Ercan Havalimanı’nda TAK’a açıklama yapan Özersay, zirvenin Dışişleri Bakanları düzeyindeki toplantısına katılarak, katkı koyduğunu ve yaptığı konuşmada Kıbrıs Türk halkının Gazze’de yaşanan gelişmelerle ilgili endişelerini dile getirdiğini ifade etti.

Özersay, zirve vesilesiyle İran Cumhurbaşkanı ve Ürdün Kralı ile tanışma fırsatı bulduğunu, başta Azerbaycan Dışişleri Bakanı olmak üzere bazı Dışişleri Bakanlarıyla temas kurduğunu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla kısa süre de olsa sohbet ettiğini kaydetti.

İİT’nin Gazze’de yaşanan olaylara İslam ülkelerinin tepki koyması amacıyla İstanbul’da gerçekleştirdiği toplantıya KKTC’nin de gözlemci üye sıfatıyla yer aldığını belirten Özersay, hükümet ve Kıbrıs Türk tarafı olarak imkan verilen bütün uluslararası platformlarda varlık göstereceklerini kaydetti. 

Özersay, “İİT’nin düzenlediği bütün uluslararası toplantılarına katılmamızın sebebi de budur. Bize imkan verilen imkanımız olan bütün uluslararası toplantılarda varlık gösterme ve sesimizi duyurma konusunda kararlıyız” dedi.

Bakan Özersay şöyle devam etti.

”Bu sadece Kıbrıs sorunuyla ilgili düşüncelerimizi anlatmak bağlamında değil. Dünyanın farklı farklı meseleleri konusunda Kıbrıs Türk halkının ve temsilcisi olarak bizlerin de düşüncelerimiz ve fikirlerimiz vardır. Bunu uluslararası toplumla paylaşmak bizim sorumluluğumuzdur. Dolayısıyla hem Kıbrıs meselesi, hem de başka meselelerle dünyanın kafa yorduğu, dünyanın gündemini meşgul eden başka meselelerle ilgili olarak da biz Kıbrıs Türk tarafı olarak, KKTC olarak bütün uluslararası platformlarda varlık göstereceğiz ve sesimizi duyuracağız.”

AB’YE ÇAĞRI: "SESİMİZİN DUYULMASINI İSTİYORUZ”
 
AB’ye de bu bağlamda çağrıda bulunmak istediğini kaydeden Özersay, “Bize geçmişte adil muamele yapamamış olan AB’nin en azından AB zirve toplantılarına Kıbrıslı Türkleri de davet etmesi gerektiğini kanaatindeyiz” dedi.

Kudret Özersay, Kıbrıs Türk tarafı eğer İİT ve EİT gibi uluslararası örgütlerin zirve toplantılarına bir biçimde katılıp, görüşlerini ve dünya meseleleriyle ilgili düşüncelerini ortaya koyabiliyorsa, Avrupa’nın da sorunlarıyla ilgili görüşlerini de ortaya koyması gerektiğini söyledi.

Özersay,  AB’nin düzenleyeceği AB zirve toplantılarına Kıbrıslı Türklerin temsilcilerini davet etmesinin elzem olduğunu kaydederek, “Artık, dünyada şartlar değişti. Kimse benim bu çağrımı statü arayışımız olarak görmesin. Bizim burada derdimiz, şu çatıya sahip olmak veya tanınmak veya benzeri bir dertten çok daha öte bir şey. Sesimizin duyulmasını istiyoruz. Bizi de dinlemelerini istiyoruz ve AB’nin Kıbrıslı Türklerin meşru temsilcilerini dinlemek zorunda olduğunu ve bundan korkmaması gerektiğini düşünüyorum.” dedi.

“BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN ÇAĞRILARI GÜNÜMÜZ GERÇEKLERİYLE ÖRTÜŞMÜYOR”

Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay bugün Filistin’de, 1990’ların ortasında Bosna Hersek’te yaşanan gelişmelere dikkat çekerek, bu gelişmelerin, BM Güvenlik Konseyi’nin 2. Dünya Savaşı’nın sonuçları üzerine oluşturulan bir yapı olduğunu ortaya çıkardığını vurguladı.

Özersay, BM’nin güvenlik mekanizmaları, güvenlik aranjman ve düzenlemelerinin 2. Dünya Savaşı sonrasına göre yapıldığını ve soğuk savaş dönemine dahi hitap etmeyen güvenlik düzenlemeleri olduğunun altını çizdi.

Kudret Özersay, BM Güvenlik Konseyi 5 daimi üye ülkenin veto hakkına sahip olması nedeniyle bu mekanizmanın kilitlenebileceğini, hiçbir karar alamamasına neden olacak durumlar ortaya çıkarabildiğini kaydetti.

Özersay, Kıbrıs Rum tarafının gündeme getirdiği BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’ta olası bir yapıya garantör olması ve güvenlik düzenlemelerinin Güvenlik Konseyi bağlamında yapılması gibi çağrıların günümüz gerçekleriyle örtüşmediğini, bağdaşmadığını ve BM Güvenlik Konseyi’nin değişen şartlar çerçevesinde dünyanın ihtiyaçlarına cevap veremeyen bir güvenlik sistemine dönüştüğünü belirtti.

Özersay “Aynı durum AB içindeki güvenlik düzenlemeleri için de geçerlidir. Filistin’de son dönemde yaşananlar bunun önemini bir kez daha hepimize göstermektedir” dedi.

“FİLİSTİN, RUM TARAFINA DAHA YAKIN DİYE EVRENSEL DEĞERLERDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Filistin devleti ve otoritelerinin çoğu zaman Kıbrıs sorunuyla bağlantılı olarak Kıbrıs Türk tarafının tezlerine uzak dururken, Kıbrıs Rum tarafına daha yakın bir görüntü ortaya koyduğuna dikkat çekerek, “Ancak herkesin bilmesini isterim, sırf durum budur diye evrensel değerlere sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz. Bugün Filistin halkı böyle bir baskı görüyorsa,  Filistin halkının meşru hakları ihlal ediliyorsa, insan hakkı ihlaliyle kaşı karşıya isek biz bu konuda irademizi, duruşumuzu, görüşümüzü ortaya koyacağız. Kıbrıs Türk halkı olarak bundan gocunmayacağız. Dış politika bağlamında farklı farklı pozisyonlar oluşabilir ama bu bizim evrensel değerlere sahip çıkmamıza engel değildir” dedi.

Özersay, şöyle devam etti:

 “Gönül ister ki, Filistin devleti yetkilileri taraf tutmak bağlamında değil ama Kıbrıs Türkü’nün de sesini dinleyen, düşüncesini dinleyen bir anlayış içerisinde olsunlar. Beklentimiz, ileriki dönemde Filistin devleti yetkililerinin de Kıbrıslı Türklerin görüşünün ne olduğunu anlamak için bizimle diyalog halinde olmalarıdır. En azından diyaloğun yararını Filistin devleti yetkililerinin de göreceğini düşünüyoruz”

KIBRIS TÜRK DEVLETİ MESELESİ

Uluslararası örgütlerin toplantılarına zaman zaman KKTC adı ile değil de Kıbrıs Türk Devleti adıyla katılım gösterilmesiyle ilgili eleştirilere yanıt veren Özersay, şunları söyledi:

”KKTC bir Kıbrıs Türk devletidir, aynen Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Türk devleti olduğu gibi. Yani etnik anlamda söylemiyorum. KKTC, Kıbrıs Türk devletidir tabii ki. O nedenle geçmişte uzun yıllar Müslüman Türk Cemaati olarak yer aldığımız uluslararası platformlarda geçen zaman zarfında burada bir devlet yapılanması olduğu ve Kıbrıs Türk halkının iradesini de bu devletin kurumlarının aslında temsil ettiği gerçeğini göstermesi açısından Kıbrıs Türk devleti adıyla bu kurumlarda temsil edilmemiz önemli bir şeydir. Önemli olan Kıbrıs Türk halkını görünür kılmaktır. Kıbrıs Türk halkının iradesini görünür kılmaktır. Herkesin bunu duymasını ve görmesini sağlamak gerekir. Bundan kimsenin gocunmasına gerek yok” 

Özersay, uluslararası temsiliyetlerde Kıbrıs Türk devleti sıfatıyla temsil edilmenin Kıbrıs Türkleri açısından yararlı olduğunu da sözlerine ekledi.