Özersay'ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şöyle: 

"30 yıl kadar önce 1991'de üniversiteye ilk başladığımda uluslararası politika dersini veren profesör sınıfa girip "üzgünüm ama bir GEÇİŞ DÖNEMİNE denk geldiniz, uluslararası politika bundan sonra nasıl şekillenecek, hangi dengeye oturacak, bunun olması için yeni bir çatışma ya da dünya savaşı mı yaşanacak onu yaşayarak göreceğiz" demişti. Evet bir geçiş dönemine denk gelmiştik, Berlin duvarının yıkılması ve Sovyetler Birliği'nin dağılması o döneme denk geliyordu ve Soğuk Savaşın sonu gelmişti. 
İki hafta önce petrol fiyatlarıyla ilgili bir konuya dikkat çekmeye çalışmıştık. Petrol ihraç eden ülkeler örgütü (OPEC) Rusya ile birlikte kendi bütçe gelirleri esasen sattıkları petrolden geldiği için, günlük petrol üretimini azaltma kararı alıp petrol fiyatlarını artırma hamlesi yapmışlardı. Nitekim ertesinde de petrol fiyatları artmaya başlamıştı. Bunun karşısında denge oluşturup fiyatları aşağıya çekmeye çalışan aktör ise şimdilerde ABD. ABD'de yakında ara seçimler yapılacağı için hanehalkının yakıt giderlerini azaltma çabası var. İnsanların giderek daha da pahalı olan yakıt nedeniyle tepkilerinden çekinen Biden yönetimi piyasaya ABD petrolünü sürerek fiyatları dengelemeye, aşağıya çekmeye çalışıyor.
ABD geleneksel olarak uzun yıllardır stok halde "Stratejik Petrol Rezervi" tutuyor, 700 milyon varil civarında, dünyadaki en büyük acil durum rezervi özelliğini taşıyor bu miktar. ABD bunu ihtiyat olarak tutuyor. Ancak son bir yıl içinde bu rezervin neredeyse yarısını piyasaya sürmek zorunda kaldı ABD Biden yönetimi. Dün ABD Başkanı Biden 15 milyon varil petrolün daha rezervlerden piyasaya sürülmesini onayladı. Rezervde kalan ise 400 milyon varil. Ama ABD'nin bu adımının da seçimler öncesinde ABD'de alım gücünün erimesini önleyemeyeceği ve yakıt fiyatarını düşürmeye yetmeyeceği konuşuluyor.
Aslında ABD eskiden rezervlerden kullanmak zorunda kalmadan özellikle OPEC'in başını çeken Sudi Arabistan ile startejik ortaklığı sayesinde bu dengeyi sağlayabiliyordu. Şimdilerde ABD'de Suudi Arabistanla ilgili ciddi bir tartışma var. "Suudiler Rusya ile birlikte hareket ederek ABD'yi zora sokuyor, ilişkilerimizi gözden geçirelim" diyenler var.
Geçmişe göre "müttefik" olmanın, "startejik ortak" olmanın anlamının çok değişken bir hal aldığı, devletlerin kendi ekonomik, siyasi ve stratejik menfaatleri nedeniyle hızlıca, bir çırpıda  normalde mesafeli durdukları devletlerle ortaklıklar kurabildikleri ve geleneksel müttefiklerini bir gecede terkedebildikleri çok değişken bir dönemi yaşıyoruz. 
İşin ilginç tarafı bu gidişatı doğru bulmayanların ve rahatsız olanların birlikte hareket etmeye dönük bir adımı da henüz ortada yok. Dünya politikası açısından yeni bir GEÇİŞ DÖNEMİNDE olduğumuz kesin. Pek çok şey belirsiz ve öngörülebilir değil artık. Geçiş dönemleri böyledir, HİÇ OLAMAZ DEDİĞİNİZ PEK ÇOK ŞEY ARTIK OLASILIK DAHİLİNDEDİR. 
Ülkedeki kısır tartışmalardan başımızı kaldırıp dünyaya ve yanıbaşımızdaki Doğu Akdeniz'e dikkatlice bakmalı ve Türkiye ile birlikte yeni ve yaratıcı fikirler ortaya koymalıyız."