Ülkemiz kültür ve sanatının önemli isimlerinden Cemal Özgürsel, ev hanımı Fatma Hanım ve kunduracı Osman Efendi’nin çocuğu olarak 12 Kasım 1955 tarihinde dünyaya geldi. Köy yaşamı içinde, neneleri, dedeleri, akrabaları ve komşuları ile bir Mesarya çocuğu olarak, onları izleyerek sevgileriyle büyüdü.


    İlkokul eğitimini köyünde alan Özgürsel, ortaokulu Gönendere’de, liseyi de Lefkoşa Türk Lisesi’nde okudu. Sonrasında ise kendisine çok sevdiği mesleğini kazandıracak olan Atatürk Öğretmen Akademisi’nde eğitimini tamamlar.    


    Nesilden nesile, dilden dile dolanan şarkıların bestecisi Özgürsel, müziğe ortaokul çağlarındayken aldığı gitar dersleri ile başlar. Özgürsel o yılları “1967 den önce Beatles’ı, 1967’den sonra da Barış Manço, Cem Karaca, Erkün Koray, Fikret Kızılok ve Ajda Pekkan gibi Anadolu pop ve rock sanatçılarını örnek aldım. 1969-1972 yılları arasında da Sıla-4’ten etkiledim” sözleriyle anlatıyor. 
    İlk bestelerini lise yıllarında yapan Özgürsel, Türk Edebiyatı ve Kıbrıs Türk Edebiyatı’ndan etkilenerek, modern çağın ozanı olmak için müzik yolculuğuna çıkar. 


 
Ünlü müzik adamı Özgürsel, Kıbrıs’ta müziğin gelişimini Gündem Kıbrıs okuyucuları için yorumladı: 

“Kıbrıs’ta müziğin gelişimi 5 daldan incelenmelidir. Okul müziğimiz, pop müziğimiz, folk müziğimiz (Kypriaka, aynı zamanda Türk Halk müziğimiz), klasik Batı müziğimiz ve geleneksel Türk Sanat Müziğimiz. 
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar olarak ortak müzik ve halk danslarının yanında her halkın kendi otantik, anonim türkü ve şarkılarını görüyoruz. Bunları en iyi icra eden ve esas mayayı oluşturan, Mehmedaliler ince çalgı müzik grubumuzdur. Bu grup iyi incelenmeli ve icra edilmelidir. Kıbrıs Türkünün özü buradadır, bu gruptadır. Yani burada, “Dağlar taşlar Memedali çağırmıştır” çağırmalıdır. Buna davul-zurna ve çoban dilli düdüğü de eklenmelidir.
Anadolu kökenli Türk Halk Müziği, 1958-60’lı yıllardan itibaren Türkiye’de tahsile giden gençlerin bağlama öğrenme merakı ile bizde de başlamıştır. Örneğin Ekrem Yeşilada gibi. 
Türk Sanat Müziği denilen tarz ise Padişahlık Saray müziği idi. Doğal olarak Kıbrıs'ta da büyük kasabalarda icra edilen yüzyılların bir müziğidir.
Klâsik Batı müziği ise, yine Türkiye'de eğitim almış hocalarla, burada İngiliz döneminde batı müziği eğitimi almış kişilerce 1950’li yılların içinde başlamış, 1962’den sonra da Lefkoşa Filarmoniyle tanışmıştır. Yılmaz Taner, Fikret Özgün, Jale Derviş hatta Kamran Aziz gibi isimlerin adını da buradan anmak istiyorum.
Okullarda bando çalışması ise Taş Bedelyan zamanında özellikle Lefkoşa Türk Lisesi’nde yaşanmış ve 1963’ten sonra askeri mücahit bandoları gelişmiştir.
Kıbrıs Türk popüler müziği ise, Kamran Aziz topluluğu ile 1940’lı- 50’li yıllarda İngiliz radyosu ile başlamış, sonra “Kıbrıs'ım” ve “Al Yemeni Mor Yemeni” ile yerini almıştır. 1958 yılı sonrası insanımız Fender elektro gitar ile tanışmış the Shadows buna öncülük etmiş ve kasabalarda gitar pop rock müzik grupları doğmuştur.
1963 olaylarından sonra Sancaktarlıklar’da mücahit gitar toplulukları doğmuş ve icra yapmışlardır. Derken “Bayrak Kuartet” isimli grup, 1969 yılında “Sıla-4” üretici gruba dönüşmüştür.
Ve bilinen şarkılar doğmuştur, “Köprüden Geçemedim”, “Gave İçtim Telveli”, “Gelmedin”, “Gariban” gibi. 
1970’li yıllarda Anadolu Rock etkisi bizde de etkili oldu. Ta ki 1980’de Gaziset Orkestrası gibi gruplar tekrar üretime geçsin. Acar Akalın, Girne Gelişim, Güzelyurt Gelişim, Grup Net gibi. 
Halk dansları ve müziğimiz araştırmaları da buna katkı koymuş. 1972’den sonra folk, halk müzik, dans, kıyafetler araştırılmış ve öze dönülerek saptamalar yapılmış, Kültür Dairesi de buna öncülük etmiştir.
1979’da Yılmaz Taner Hocanın bu konuyla ilgili nota kitabı kaynak olmuş, notalara sadık kalınarak yeni aranje ve sentez çalışmaları yapılmıştır. “Munisem”, “Kebapçıların Şişi”, “Berber Türküsü”,  “Vapurum Üç Borulu” bu kitapla hayat bulmuştur. Mesela ben bir çok türküyü ve şarkıyı burada buldum ve Gaziset Orkestrası ile sundum.
Tabii ki kendim de “Dillirga”ya, “Feslikan”a Türkçe sözleri yazarak, icra ederek, kaset yaparak halkımıza kazandırdım.
“Portakal Atışalım” benim bestemdir, sözler anonimdir. “Gel Kardeşim Kıbrıs'a” ve “Çaresiz” ise özgün bestelerimdir. Televizyonlar ve radyo programları ile medya ve konserler de bu ve buna benzer eserleri halka tanıştırmıştır. Belleklere kazınmıştır.
Bugüne gelirsek, artık okullar var, internet var. Müziğimiz de iyi ve usta müzisyen ve kültür adamları ile öze sadık kalarak gelişecektir. Bayrak yarışında bayrak artık onlarda. Kültürümüzü iyi araştırsınlar ve yerelden sonra evrensel olsunlar.”