Yeni Bakış gazetesinden Deniz Abidin'e konuşan, deneyimli sendikacı Varol Öztuğ, ülkenin içinde bulunduğu sosyal ve siyasal durum ve 7 Ocak seçeimlerinin ardından ortaya çıkacak olası tabloyu Yeni Bakış’a değerlendiridi. 

Öztuğ, Kıbrıs Türkü’nün durumunun vahim denilecek bir noktada olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’nin son zamanlardaki siyasi çalkantılarının KKTC’de de tehlike yarattığını söyledi. 

Öztuğ, KKTC’nin siyasi hayatına Türkiye’nin tesiri altında devam ettiğini ve Türkiye’deki siyasi hareketlerin burayı da direkt olarak etkilediğini kaydetti. 

“Ciddi partizanlık hakim”

Öztuğ, ülkedeki siyasi partilerin büyük bir çoğunluğunun Türkiye ile iç içe bir siyaset yürüttüğünü savunarak, iç içe siyasetin yanında  ülkede ciddi anlamda partizanlığın da hakim olduğunu   belirtti. Öztuğ, Ercan Havaalanı’nın peşkeş çekilmesi, ETİ  ve Sanayi Holding gibi öz kaynakların  ortadan kaldırılmasının tamamen yanlış politikalardan kaynaklandığını kaydetti. Öztuğ, ülkede yıllar itibarıyla siyasete olan güvenin sarsıldığına dikkat çekerek, bunun da topluma fayda sağlayacak, Kıbrıs Türkünün geleceğinde söz sahibi olabilecek insanların siyasetten uzak kalmalarını getirdiğini kaydetti.

“Bunları söylemek biraz havada kalıyor”

Öztuğ, 7 Ocak seçim öncesi siyasi partilerin vatandaşa yönelik vaatlerini dikkatle izlediğini belirterek, özellikle CTP’nin “Ne demek çözüm yok” sloganının kulağa hoş gelmesine karşın gerçekçi olmadığını söyledi. Öztuğ, “Slogan güzel, ancak sanki ülkede çözümü biz üretecekmişiz gibi bir yaklaşım sergiliyorlar. Böyle bir şey yok. Böyle bir siyasetimiz hiç olmadı. Bunu söylemek biraz havada kalıyor” diye konuştu. 

Öztuğ, UBP’nin ise kurulduğu günden beri kendi yandaşlarına avantaj sağlamak ve mal mülk sahibi yapmak için uğraşan bir parti yapısında olduğunu belirterek, UBP’de milliyetçilik ön planda görünse bile esas ana unsurun menfaat olduğunu kaydetti. 

“Üretimi yerle bir ettiler”

Öztuğ, UBP’nin “Yaptıklarımız yapacaklarımızın göstergesidir” sloganıyla ilgili olarak ise şunları söyledi. “Sizin bugüne kadar yaptıklarınız zaten belli. Kamuya ait bir sürü yeri mahvettiniz, kapattınız. Buna Sanayi Holding ile başladınız. Sanayi Holding bu ülkenin insanı için çok önemliydi. Orada birçok insan çalışıyordu. 

1986 yılında Turgut Özal’ın tavsiyesi ile TKP ile hükümeti bozdular. Ben size veririm diyen Özal’ın sözüne kanarak üretimi yerle bir ettiler.  

O nedenle UBP’nin söylediklerini çok da fazla kale almamak gerekir. Yaptıkları bellidir, yapacakları da bellidir.” 

“Özgürgün aday olmamalıydı”

Öztuğ,  Başbakan Hüseryin Özgürgün’ün son günlerde gündeme gelen özel hesapları konusuna da değinerek, “Başbakan olmuşsa özel hayat diye bir şey yoktur. Özgürgün’ün hesabından bir seferde 700 bin dolar çekmesinin yanında lüks arabalardan bahsediliyor. Bunlar başbakanla alakalı söyleniyorsa, Özgürgün’ün bu seçimde aday olmaması gerekiyordu. Başbakansanız, Bakansanız özel hayat yoktur. Kamuya mal olmuşsunuzdur, ona göre bulunduğunuz mevkiye göre hareket etmek zorundasınız” diye konuştu. 

“Bağımlılığınız arttığı kadar bağımsızlığınız da ortadan kalkar”

Varol Öztuğ, özelleştirmeye karşı olduğunu ifade ederek, bunun yerine kooperatiflerin geliştirilmesi ve kamu ortaklıklarının artırılması gerektiğini belirtti. Öztuğ, özellikle elektrik kurumu ile ilgili, ülkenin 365 gün güneş aldığını anımsatarak, buna karşın hala mazot kullanılarak elektrik üretildiğini söyledi. Öztuğ, ülkede, demode yöntemlerle elektrik üretiminin sürdüğüne dikkat çekerek, devlet nasıl olur da bir düzenleme yaparak güneşten yeteri kadar yararlanamıyor diye sordu. 

Öztuğ, Türkiye’den gelen suyun  ise ucuz olacağının söylenmesine karşın, vatandaşa 6-7 liraya satıldığını vurguladı. Varol Öztuğ, “Elektrik ve su, başka bir ülkeye bağımlılığı artırdığı kadar,  bağımsızlığınızı da ortadan kaldırır” dedi. 

“Kendi kaderimizle ilgili söz sahibi olmalıyız”

Öztuğ, “KKTC, Türkiye’den bağımsız değildir, Türkiye’nin alt yönetimi olarak yaşıyoruz ancak elektrik ve su tamamen Türkiye’den alınırsa bu şamar oğlanına dönüşmemizi sağlar” diye konuştu. 

Öztuğ, şöyle devam etti, “Turgut Özal o yıllarda geldi ve siz nüfus olarak azsınız ben size her şeyi gönderirim dedi. Ancak ne oldu? Sanayi Holding kapandı. Üretimden koparıldık. Şimdiki hamle ise elektrik ve suyun tamamen Türkiye’den alınması. Zaten üretmiyoruz. Öğrenci gelip gidişi olmasa daha kötü durumda olurduk sanıyorum. Elektriğimiz de suyumuz da bizim kontrolümüz altında olmalıdır. Bizde bu beceri vardır. Kendi üretimimiz ve kendi kaderimizle ilgili biz söz sahibi olmalıyız.”

“UBP bu dönem iktidarda olmayacak”

Öztuğ, 7 Ocak’ta yapılacak genel seçimlerden ise, bir beklentisi olmadığını kayderek, matematiksel olarak bakıldığında Meclis’e 4 parti gelebileceğini ancak bu partilerin UBP ile hükümet kurmayacakları baz alınırsa, UBP’nin bu dönem iktidarda olmayacağını kaydetti. 

“Bireysel çıkışlar sonuç vermeyecek”

Öztuğ, mutlu bir toplum olmak için Kıbrıs sorununun çözülmesinin şart olduğunu belirterek, “Kıbrıs Türkü kendi iradesi ile yaşamaya devam etmeli” dedi.

 Öztuğ, bunların gerçekleşmemesi halinde toplumsal mutluluğu sağlamanın da mümkün olmayacağına dikkat çekerek, UBP ve DP’nin kendi çevresine bazı avantajlar sağladığını, partizanlık yaparak da iş imkanı sunduğunu, ancak günün sonunda bireysel çıkışların sonuç vermeyeceğini kaydetti. 

Öztuğ, “Bu ülkede özgürce yaşayacağız keşfinde bulunmadan, bunu hissetmeden insanların mutlu olması mümkün değildir. Ben solum diyen partiler de bu yönden bakmalıdır. Toplumsal çıkarları önlerine koymaları gerekir. Aksi takdirde mutluluğu yakalamak ve bu ülkeyi yarınlara taşımak çok da görünür değildir” diye konuştu.