En büyük başarısızlık, hiç denememiş olmaktır.

Ekonomik göstergelerin tüm dünyada devamlı değişmesi insanların ekonomik ve sosyal durumlarına yansımış, bunun sonucu olarak da “girişimcilik” üzerinde durulan bir kavram haline gelmiştir. Bilinmelidir ki, her kriz kendi içinde birçok fırsatı doğurur!

Refah düzeyini artırmanın ve kalkınmayı teşvik etmenin bir anahtarı da; genç nüfus öncelikli olmak koşuluyla tüm bireyleri girişimciliğe teşvik etmektir. Bizim ülkemizde de girişimcilik devletimiz, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları tarafından desteklenmekte, girişimcilik ekosistemini geliştirmek için çeşitli politikalar uygulamaktadır. Ar-Ge Merkezlerine, araştırma, tasarım, yenilik, rekabet öncesi işbirliği projelerine ve teknogirişime teşviki kapsayan “Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Yasası" yürürlüktedir. Ayrıca üniversiteler, Ar-Ge kuruluşları ile üretim sektörlerinin işbirliği yaparak teknolojik bilgi üretilmesi ve yenilik geliştirilmesi için “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası” da üniversiteli gençleri yakından ilgilendiren bir yasadır.

Bu yasalarla birlikte girişimciliği ve yeniliği destekleyen projeler ülkemizde devam etmekle birlikte, gençler girişimcilikte ve yenilikte daha fazla desteklenmelidir. Ülkemizde gençlerin girişimciliğe yönlendirilmesi, yerel üretimin desteklenmesi, işsizliğin önlenmesi ve istihdamın artırılması üzerinde oldukça etkilidir. Üniversitelere de sadece gençlerin eğitim gördükleri mekânlar olarak bakılmamalı, eğitimleri süresince uygulama alanlarında, bilgi, beceri ve yaratıcılıklarını tümüyle kullanabilecekleri, çevresi ile etkileşime girebilecekleri bir ortam sağlanmalıdır.

Peki, gençler girişimcilik yolunda nelerle karşılaşacaklarını, hangi adımlardan geçeceklerini, yatırım alma, işi kurma, bir işi büyütme ve başarıya ulaşmada neler yapmaları gerektiğini ne ölçüde biliyorlar? Girişimcilere, girişimci gençlere, girişimci üniversite gençlerine birkaç önerim olacak:

Girişimci gençlerin hem üniversite yıllarında hem de mezun olduktan sonra yapması gereken pek çok şey var. Bunların başında öğrencilik yıllarında özellikle yaz aylarında eğitim aldığınız ülkede, kendi ülkesinde ya da başka ülkelerde çalışmak, staj yapmak, girişimcilik üzerine eğitimlere katılmak, yeni girişimlerde ücretsiz çalışmak geliyor.

Girişimcilerin yaş ortalaması 36-37’dir. Yani henüz yolun başı… Mümkün olduğunca deneyim kazanmak çok önemli. Üniversite yıllarındaki deneyimlerden pek çok ders çıkarılabilir. Tam zamanlı, yarı zamanlı ya da stajyer olarak üniversite sürecinde deneyim kazanmaya çalışılmalı.

Ardından mezun olunca da mutlaka kurumsal bir firmaya girip uzun bir süre çalışmak gerekir. Çünkü birçok girişimci oldukça uzun bir çalışma döneminden tecrübe kazandıktan sonra kendi işini kurmaya karar veriyor. Üniversiteden mezun olur olmaz girişimci olmaya çalışanların önemli bir kısmı, ilk denemede başarısız olmakta ve kurumsal hayata geçmektedir.

Gözlemlemek, problemleri doğru anlayıp, analiz etmek ve bu problemlere çözüm üretecek fikri değeri yaratmak, prototipleri çıkarmak, müşteriye sunup denemek, fikir almak… Ve bunları hiç vazgeçmeden sürekli yapmak…

Bir lideri takipçiden ayıran şey YENİLİKTİR!