Özyiğit, “Çözüm kelimesinden dahi korkan kesimlerin 25 Kasım’da yapılacak zirveye yönelik açıklama yarışına girmeleri bunun en somut göstergesidir” dedi. 
Yazılı açıklamasında, Başbakan Ersin Tatar ile Başbakan Yardımcısı Kudret Özarsay’ın zirveye yönelik açıklamalarının aynı düşüncenin ürünü olduğunu ileri süren Özyiğit, “Belli ki hükümet ortakları çözümsüzlüğe hizmet noktasında %100 uyum içinde”  iddiasında bulundu.
“UBP’NİN ÇAĞRISI DEMOKRASİDEN NASİBİNİ ALMAMIŞ ZİHNİYETİN ÜRÜNÜ”
UBP’nin ve Başbakan Tatar’ın ‘Cumhurbaşkanı Akıncı müzakerelere katılmasın’ ya da bazı kesimlerin ‘Meclis’ten yetki alsın’ çağrısının, “demokrasiden nasibini almamış zihniyetin ürünü” olduğunu savunan Özyiğit, Cumhurbaşkanı Akıncı’nın yetkisini halktan aldığını, bu yetkinin de yalnızca halk tarafından geri alınabileceğini belirtti.
Özyiğit, , “Kıbrıs Türkü’nün uluslararası hukukla buluşmasına, dünyayla bütünleşmesine engel olmak isteyen zihniyetlere en doğru cevabı günü geldiğinde yine Kıbrıs Türk halkı verecektir” ifadelerini kullandı.  
“BEKLENTİMİZ, ZİRVENİN FEDERAL ÇÖZÜME GİDEN SÜRECİ HIZLANDIRMASI”
Özyiğit, zirvenin olumlu bir zeminde ilerleyerek, federal çözüme giden süreci hızlandırması arzusunda olduklarını belirtti. 
Özyiğit, “3’lü görüşmede referans şartlarında bir anlaşma olması ve hemen ardından da 5’li konferansın yapılarak müzakere sürecinin başlaması en büyük temennimizdir” dedi.  
Müzakere sürecinin mutlaka sonuç odaklı ve ucu açık olmayan şekilde olması gerektiğini, çözümün temelinin de daha önceki yakınlaşmalar ile 11 Şubat 2014 belgesi ve 30 Haziran 2017 Guterres çerçevesinde belirtildiği gibi, 2 bölgeli, 2 toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı federal bir çözüm olduğunu vurgulayan Özyiğit, “Dönüşümlü başkanlık, siyasi eşitlik ve kararlara etkin katılım unsurları da olmazsa olmazdır” dedi.