Yeni Bakış’tan Deniz Abidin'e konuşan Akademisyen Prof. Dr. Erol Kaymak, yıllardan beridir Kıbrıs’taki görüşmelere paralel olarak doğalgaz meselesinin zaman zaman gündeme geldiğini belirterek, tarafların bunu müzakere unsuru yapmak istediğini, ancak Kıbrıs’taki anlaşmazlığın paralelinde ve ondan bağımsız olarak devam eden bir form olarak kaldığını söyledi. 

Kaymak, Türkiye’nin sondaj gemisi kiralayarak yaptığı hamlenin sembolik olduğunu ifade ederek, Güney Kıbrıs’ın doğalgaz araştırma ve sondaj çalışmalarını Türkiye’nin engelleyemediğini kaydetti. 

“İşin mali boyutu nedeniyle çok hevesli değiller”

Kaymak, Türkiye’nin bu hareketinin Rumların sözde egemen oldukları bölgelerde Türk tarafının da etkin olduğunu göstermek amacıyla yapıldığını belirtti. Kaymak, bunun çok maliyetli bir iş olduğuna dikkat çekerek, Rumları esas caydıran meselenin büyük şirketlerin sadece Türkiye faktörünü göz önünde bulunduracak şekilde değil de işin mali boyutuna bakıldığında çok hevesli olmadıklarını kaydetti. 

“Alternatif ihraç modelleri gündeme geliyor”

Kaymak, doğalgaz miktarlarının sondaj çalışmaları çerçevesinde yeterli olmadığını ifade ederek, alternatif ihraç modellerinin de gündeme geldiğini söyledi. Kaymak, 2015 yılında müzakerelerin başladığı dönemde Rum tarafının ön şartı olan Türk tarafının bu konularda tavır değiştirmesi olduğunu belirtti. Kaymak, Akıncı’nın seçilmesiyle ön şartların ortadan kalktığını anımsatarak, Rum tarafının sondaj çalışmalarını fiilen askıya aldıklarını kaydetti. 

“Sembolik olarak açık denizlerde hareket var”

Kaymak, 2017 yılında bu sürecin tekrar başladığına dikkat çekerek, iki tarafta da çok yakında bir seçimin olacağını anımsattı. Kaymak, diplomatik yöntemle konunun tekrar gündeme geleceğine dikkat çekerek, şu aşamada ancak bu şekilde sembolik olarak açık denizlerde hareket edileceğini vurguladı. 

“Masanın oluşup oluşmayacağı iç faktörlere bağlı”

Kaymak, Kıbrıs konusunda masanın oluşup olmayacağının sondaj çalışmalarından bağımsız olduğunu belirterek, bunun iç faktörlere bağlı olduğunu kaydetti. 

Kaymak, şunları söyledi, “Güneyde yapılacak seçim sonucuyla birlikte Kıbrıs müzakerelerinin  kaldığı yerden devam edip etmeyeceği belli olacak. Anastasiaidis’in çizdiği yol en azından anlaşmayı bir benimseme dönemiydi. Doğalgaz meselesi her ne kadar ön şart olarak öne sürülmüşse de müzakereleri engellememiştir. Eroğlu döneminde bu işi müzakerelere dahil edelim, bir varlık fonu oluşturalım şeklinde değişik modeller ortaya atılmıştı. Bu konunun zaten federal bir hükümetin ortak alanı olacağını söyleyerek meseleyi geçiştirmişlerdi. Temmuz ayından bu yana doğalgaz sürecinin er ya da geç bir krize dönüşebileceğine dair bir görüş söz konusudur”

“Açık denizlerde Rum tarafı ile doğrudan bir kavga olamaz”

Kaymak, Rum tarafının bu aşamada mali kazancının söz konusu olmadığını ifade ederek, doğalgaz arama çalışmalarının devam eden bir kriz olduğunu, ancak ciddi boyutta bir gerginliğe yol açacak bir kriz olup olmayacağının hep birlikte görüleceğini söyledi. 

Kaymak, açık denizlerde Rum tarafı ile doğrudan bir kavganın olamayacağını belirterek, Rum donanması diye bir şeyin olmadığını, kriz denilen şeyin aslında diplomatik olduğunu kaydetti. 

Askeri krizin olabilmesi için birden fazla donanma gemisinin aynı bölgede olabilmesi gerektiğine dikkat çekti. 

Kaymak, Mısır olsun, diğer bölge çıkarları olsun, doğal kaynaklardan yararlanma ihtiyacı müşterek olduğu için Rumların Türkiye ile olan kavgalarının çıkarların önüne engel teşkil etmesinin uygun görülmediğini belirtti.