Yeni Bakış'tan Deniz Abidin'in haberine göre, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun bir Rum’a Kozanköy’deki malını iade etmesinin ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Titina Loizidu’nun Girne’deki malının iadesini istemesi Kıbrıs müzakerelerinden umudunu kesenlerin bundan sonra takip edecekleri yol olarak görünüyor. DAÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Sözen, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun bugüne kadar yapılan başvuruların çoğunda tazmin edilmesi kararı aldığına dikkat çekerek, bu başvuruların Kuzey’deki demografik yapıyı bozacağını düşünmediğini belirtti.

“Taşınmaz Mal Komisyonu iç hukuk yolu kabul ediliyor”

Prof. Dr. Ahmet Sözen, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kurulduğu zaman sadece tazminat komisyonu olarak kurulduğunu ifade ederek, bu şekilde uluslararası kurumlar ve mahkemeler tarafından tanınan iç hukuk yolu olarak görülmediğini kaydetti. Sözen, bu nedenle bu yasada bir değişikliğin yapıldığını ifade ederek, sadece tazminat değil, diğer yöntemler olan mal iadesi ve malların başka mallarla değişimi mekanizmasının da eklendiğini söyledi. Sözen, komisyonun mal iadesinin tüzüğünde yer aldığını belirterek, bu tür mekanizmalardan dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de Taşınmaz Mal Komisyonu’nu bir iç hukuk yolu olarak kabul ettiğini söyledi. 

“Kıbrıs Rum Liderliği bunu engelleyemiyor”

Sözen, bu kararların sürpriz olmamakla birlikte son günlerde tartışılır olmasının milliyetçi söylemlerden kaynaklı olduğunu belirtti. Ahmet Sözen, yapılan başvuruların bireysel, Kıbrıs Rum liderliğinden bağımsız yapıldığını ifade ederek, özellikle Tasos Papadopulos dönemindeki liderliğin insanları cesaretlendirmediğini, tam tersine başvuru yapmayın diye propaganda yaptığını anımsattı. Sözen, Anastasiadis döneminde de insanlara yapılan telkinin de başvuru yapmayın şeklinde olduğunu belirterek, ancak bu başvuruların bireysel olmasından dolayı Kıbrıs Rum Liderliğinin bunu engelleyemediğini kaydetti.

“Bireysel başvurular çoğalabilir”

Sözen, “İnsanlar yıllar öncesinde mallarını kaybettiler, Kıbrıs konusunun erken bir zamanda çözülebilme şansının giderek azaldığını gören insanlar ve bir şekilde paraya da ihtiyacı olanlar kaybettiklerini bir şekilde değerlendirmek istiyorlar. Ne kadar çok Kıbrıs konusunun çözümündeki umutlar azalırsa paralel bir şekilde bireysel başvurular çoğalabilir” diye konuştu. 

“Taşınmaz Mal Komisyonu meşrutiyetini yitirebilir”

Prof. Dr. Ahmet Sözen, bunun tek başına yeterli olmadığını söyleyerek, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun bu başvurulara ne kadar etkin ve hızlı cevap verebileceğinin önemli olduğunu söyledi. Sözen, bundan birkaç ay önce Taşınmaz Mal Komisyonu’nun kaynak sıkıntısı olduğunun belirtildiğini ifade ederek, başvurulara etkin yanıt verememesi durumunda uluslararası kurumlar önündeki meşrutiyetini yitirebileceğini kaydetti. 

“Türkiye’nin önüne yeniden yüzlerce dava çıkabilir”

Sözen, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bunu tekrardan gözden geçirip Taşınmaz Mal Komisyonu’na artık meşru değilsiniz diyebilir” dedi. Sözen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin mülkiyet ihlalleri konusunda tekrardan sorumlu tarafı Türkiye olarak kabul edeceğini ve bu tür davaları Taşınmaz Mal Komisyonu’nun değil, Türkiye’nin çözmesi gerektiğini vurgulayacağını kaydetti. Sözen, “Bu şekilde Türkiye’nin önüne yeniden yüzlerce binlerce dava çıkabilir” diye konuştu. 

“Kuzey’deki demografik yapı değişmez”

Sözen, bugüne kadar Taşınmaz Mal Komisyonu’nun verdiği kararların yüzdeliklerine bakıldığı zaman takas ve mal iadesinin çok az olduğunun görülmekte olduğunu belirterek, genellikle yüzde 90’ın üzerindeki davalarda tazminat yoluna gidildiğine dikkat çekti. 

Sözen, Kuzey’deki demografik yapıyı değiştirecek düzeyde kararlar alınacağını düşünmediğini ifade ederek, Rumların bu tarafta çoğunluk olacakları bir duruma gelinme durumunun olmayacağını kaydetti.

“Komisyonun kaynakları çoğaltılmalı”

“Rum’lar gelip Kuzey’e yerleşecek ve yapımız değişecek” söylemlerini çok yersiz bulduğunu anlatan  Ahmet Sözen, “bu tarz yorumları temelsiz buluyorum” dedi. Sözen, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun uluslararası kurumlar nezdinde meşrutiyetini korumasının bir şartının oluğunu dile getirerek, bu komisyonun kaynaklarının çoğaltılması gerektiğinin altını çizdi. 

Sözen, “Özellikle tazminat ödemeleri konusunda sıkıntı yaşamamak için finansal kaynaklar artırılmalıdır” diye konuştu.