Dışişleri Bakanı Kudret Özersay Sosyal Medyadan Yaptığı Paylaşımda "Rum tarafında son dönemin modası Kıbrıs Türk ekonomisine zarar verecek bir şey yapacaklarında ya da ekonomimize yarayabilecek bir şeye engel olacaklarında “standartlardan dem vurmak”!" dedi

ÖZERSAY'IN AÇIKLAMASI ŞÖYLE:

Rum tarafında son dönemin modası Kıbrıs Türk ekonomisine zarar verecek bir şey yapacaklarında ya da ekonomimize yarayabilecek bir şeye engel olacaklarında “standartlardan dem vurmak”! Bu bahanenin arkasına saklanmak! Şimdilerde bizde satılan akaryakıtın kendi standartlarının altında olduğunu “keşfederek” sınırda akaryakıt avcılığına başlamışlar. Kıbrıslı Türkler kendi arabalarıyla depoyu doldurup güneye geçip orada dolaştıklarında kullandıkları akaryakıt standartların üzerinde mi oluyor? Bizdeki akaryakıt, güneydeki standartların altına, fiyatı ucuzlayınca mı düşüyor?

Gelin diğer “standart” bahanelerini de hatırlayalım:

1-Kuzeyden mozaikler güneye satılıp bir okulda kullanılmaya kalkıldığında önce “Türk mozaiklerini okula döşeyemezsiniz” tepkisi gelmiş, ardındansa “mozaikler standartların altında olduğu için olmaz, yoksa Türk tarafından geldiği için değil” denilmişti.

2-Güneyden kuzeye turistler Kıbrıslı Rumların otobüsleri tarafından taşınırken, Kıbrıslı Türklerin otobüsleriyle yolcuları güneye götürmelerine izin vermediklerinde de bizim taraftaki otobüslerin “standartların altında” olduğunu ileri sürerek “yoksa derdimiz size ekonomik getirisini önlemek değil” denilmişti ve hala da deniliyor.

3-Kuzeye bizim otellerimize turist olarak Larnaka’dan gelmek isteyen bazı üçüncü ülke vatandaşlarına izin vermeyerek, hatta havalimanından geri göndererek yapmaya çalıştıkları yıldırmayı ve vermeye çalıştıkları ekonomik zararı yabancı diplomatlar ve BM nezdinde gündeme taşıdığımızda “gelen kişilerden bazılarını aslında turist olmadıklarını tespit ettik de o nedenle geri gönderdik” diyorlar. Ülkemize Larnaka havalimanı üzerinden gelecek turistlerin de ADETA “standartların altında” olduğu gibi bir bahanenin arkasına saklanıyorlar.

İster güneydeki belirli bazı kesimlerin ekonomik çıkarlarına halel gelmesin düşüncesiyle olsun (inşaat malzemesi sektörü, taşıma sektörü, turizm sektörü), isterse doğrudan Kıbrıs Türk ekonomisine zarar verme düşüncesiyle olsun, yukarıda belirttiğim örnekler ve benzeri davranışlar Kıbrıs’ta asıl olması gerekenin, yani ekonomik ilişkilerin gelişmesi ve karşılıklı bağımlılıkla güvenin tesis edilmesi ihtiyacının TAM TERSİ adımlardır ve iki taraf arasındaki ilişkiye zarar verir.

Kıbrıs Türk tarafı olarak bizi de bu veya başka konularda tedbir almaya iter, mecbur bırakır.