Yeni Bakış'tan Özlem Çimendal'ın haberine göre, Ekonomist Okan Veli Şafaklı, dörtlü koalisyon hükümetinin seçime ramak kala Kamu Reformu’nu gündeme getirmesini olumlu ve bir o kadar da şaşırtıcı, ezber bozan bulduğunu dile getirerek, önemli olanın düzenleme veya yasaların geçmesi değil, uygulama ve pratikteki işlevselliği olduğunu kaydetti. 

“Yasayı gündeme getirmekle iş bitmiyor”

Kamu Yasası’nı gündeme getirme noktasında yöntem yanlışlığı olduğuna dikkat çeken Şafaklı, “Kamuda önemli olan Meclis’e yasayı getirmek değil. Hükümet yeni bir hükümet. Bu gibi konular gündeme getirilmeden toplumsal mutabakata varılarak, genel görüş öneri ve iş birliği yapılması gerekmektedir. Kamu Reformu’nun gerekliliğini, dünyada ne olduğunu nasıl işlemesi gerektiğini anlatmanız lazım. Kamuyu kendi kendine yetecek bir seviyeye getirmez ise özel sektör de dahil ülke ekonomisinin düzelemeyeceğini, kamunun tüm kaynakları tükettiğini dile getirerek, farkındalık oluşturmaları gerekmekteydi” dedi. 

“Önceki hükümetin hazırladığını sunarak icazetçi olmuş olursunuz” 

Tüm bunlar yapılmadan yasayı direkt gündeme getirmenin, bir önceki hükümetin hazırladığı çalışmayı gündeme getirmek olduğunun altını çizen Şafaklı, “Böyle de olunca icazetçilik gibi bir durum ortaya çıkar” şeklinde konuştu. Şafaklı, “Öncelikle bu kamu reformunun üzerinde yoğunlaşılarak, detaylı bir tablo ortaya çıkartılmalıdır” ifadelerini kullandı. 

“Kamudaki verimlilik hangi bilimsel kriterle ölçüldü ve oran verildi?” 

Mevcut kamu düzeninde verimlilik noktasında ortaya atılan rakamlara da çeşitli eleştirilerde bulunan Şafaklı, bu oranların inandırıcı ve doğru olabilmesi için hangi kriterlere, performans değerlendirmesine göre ortaya atıldığının da açıklanması gerektiğini savundu. Şafaklı, “Sabah 08.00’den akşam 17.00’ye kadar dairelere gelen ancak kimin ne iş yaptığı tam olarak belirlenip bilinemeyen, görev sorumlulukları net olmayan bir yüzdelik olabilir. Ama hangi yüzde 40 ya da yüzde 60 verimli ya da verimsiz bu nokta çok önemli. Bunlar ölçüldü mü? Bunu söyleyebilmeniz için bilimsel kriter ve normlarla bunu ölçerek belirleyebilmeniz lazım” ifadelerini kullandı. 

“E-devlet devreye girmeli, günün koşullarına göre personel eğitilmeli”

Dünyada ve gelişmiş ülkelerde devlet yapısının e-devlete doğru evrildiğine de işaret eden Şafaklı, “Artık kamuda çalışan personellere gelişen günün koşullarına göre eğitim ve gelişim amaçlı programlar uygulayarak, ona göre verilen görev ve sorumluluklarda ne denli başarılı olup olmadıklarına belli kriterler ışığında bakılabilmektedir. Tüm bunlar yapıldıktan sonra personel hedefleri ve performansları belirlenebilir. Bunlar yapıldıktan sonra ancak diyebilir ve oran verebilirsiniz yüzde 40 ya da 60 verimli ya da verimsiz şeklinde. Performans değerlendirmesi ise bu siyasileri ve amirleri değil, her kesimi, bütünü içine alan bir değerlendirme ile bir sonuca varılabilir, bunun da çağdaş kriterleri vardır” diye konuştu. 

"Kamuda görev ve yetkilerin belirlenmesinde sıkıntı var"

Hükümetin ya da yetkili birimlerin kamu performansı ile ilgili yaptığı oran açıklamalarının çok havada kaldığına da değinen Şafaklı, “Siz tapuda 10 tapu vereceksiniz dediniz de 5 mi verdiler? Ya da bir Orman Dairesi ya da bir başka dairede sizin bir performans değerlendirme sisteminiz mi var? Neye göre değerlendirme yapıyorsunuz? İş analizleri noktasında herkesin görev yetkilerini belli sınırlarla belirlemeden, imza yetkisi ve işleyişi bir düzenleme oturtmadan bunları yapamazsınız. Düzgün çalışmayan sistem içerisinde siz imza yetkisini verdiğiniz kişiye ağır sorumluluklar yüklüyorsunuz, bu da beraberinde imza atmaktan kaçınan bireyleri getiriyor. Yerel yönetimlerde bu sistemler kurulmadan verimlilikten bahsedilemez” dedi. 

"Özersay önceki söyledikleriyle çelişiyor" 

Başbakan Yardımcısı Kudret Özarsay’ın önceleri sürekli tekrarladığı ancak şu sıralar pek dillendirmediği, kamuda ve özel sektörde iyi yönetişim ilkelerinin hakim kılınması gerektiğinin altını çizen Şafaklı, “Etkin, verimli. Bu demek en düşük kaynak ile en yüksek katkı yapacak ve vatandaşın beklentilerini yerine getireceksiniz. Bunu yaparken de etkin, şeffaf, hesap verilebilir olacaksınız. Etkin yönetişimi hakim kılacaksınız. Bu devlette de belediyelerde de geçerlidir” ifadelerini kullandı. 

“Kamu Reformu’nda statükocu temel gerçeği var”

Kamu Reformu’nun statükocu temel gerçeğinin de göz önünde bulundurulmasını isteyen Şafaklı şöyle konuştu: “Bu sistemden nemalanan ve ağalık teşkil eden sendikal düzen, statükonun temel çatışmasının diğer noktası da her aileden en az 2-3 kamu çalışanı olduğu için ve çalışmadan üretmeden kazanılmayacağı için çıkarlar zedelenecek. İşte tüm bunlar da düşünülerek gerekirse acı reçete de sunulacak. Bunlar anlatılacak ve pembe tablolar yerine gerçekler ortaya konulacak.”

“Borçlu belediyelerle seçime gidiliyor”

Verimlilikte tartışılması gereken bir diğer önemli konunun da yerel yönetimler olduğuna vurgu yapan Şafaklı, borç batağındaki belediyelerle seçime gidilmesini de eleştirdi. KKTC’de 28 belediyenin faaliyette olduğunun altını çizen Şafaklı, bu belediyelerin aktivitelerini devlet katkısı alarak devam ettirdiğini ifade etti. 

"Belediyeler devlet katkısıyla ayakta duruyorlar"

Belediyelerin toplamda elde ettikleri 340.5 milyon TL’lik toplam gelirin % 42.97’sini devlet katkısının oluşturduğuna vurgu yapan Şafaklı, “15 belediyede devlet katkı oranı genel ortalamanın üzerinde, 13’ünde ise genel ortalamanın altındadır. Devlet katkısının en yüksek olduğu oran % 69.61, en düşük katkı oranı ise %19.42’dir. 28 belediyeden 11 belediye borçlu durumunda olup toplamda borçların toplam gelirler içindeki payı %4 civarındadır” şeklinde konuştu.

"Gider dağılımlarının yarısı personele" 

Belediyelerin gider dağılımına bakıldığında yaklaşık yarısını personel giderlerinin oluşturduğunun görüldüğüne dikkat çeken Şafaklı, “Bunu % 20.22 il mal ve hizmet alımları ve %17.39 ile sermaye giderleri takip etmektedir” ifadelerini kullandı.

"Kurumsal değiller" 

Belediyelerin tabi olduğu nüfus ve bütçe büyüklüğü dikkate alındığında buna paralel kurumsallığın ve profesyonelliğin artacağı ve daha yüksek oranda bütçenin gerçekleşeceğinin beklendiğini ifade eden Şafaklı, “Ancak, KKTC belediyelerine ait gelir bütçesi gerçekleşme oranları ile nüfus ve gelir bütçe büyüklükleri arasında yapılan korelasyon analizinde bu varsayım doğrulanmamaktadır. Şöyle ki, nüfus ve bütçe büyüklüğü ile şekillenen belediye ölçekleri ile gelir bütçesi gerçekleşme oranı arasında anlamlı bir korelasyon tespit edilmemiştir” diye konuştu.

"Gelir ve giderler örtüşmüyor" 

KKTC’deki belediyelerin gider bütçesi gerçekleşme oranlarıyla, gelir bütçesi gerçekleşme oranlarının da büyük ölçüde benzeştiğini vurgulayan Okan Veli Şafaklı, “Tüm belediyeler, gider bütçelerini gerçekleşen rakamların üzerinde öngörmüştür. Toplamda öngörülen 482 milyon TL’lik gider bütçesinin sadece %69.89’u gerçekleşmiştir.  12 belediyeye ait gider bütçesi gerçekleşme oranı ortalamanın üzerinde, 16 belediyenin gider bütçesi gerçekleşme oranı ise ortalamanın altındadır. Gider bütçesi en yüksek gerçekleşme oranı % 96.28, en düşük gerçekleşme oranı ise %31.09’dur” ifadelerini kullandı. Ayrıca Şafaklı, gelir bütçesi gerçekleşme oranlarının korelasyon sonuçlarında olduğu gibi; KKTC belediyelerine ait gider bütçesi gerçekleşme oranları ile nüfus ve gelir bütçe büyüklükleri arasında anlamlı bir korelasyona rastlanmadığına da dikkat çekti.

"Yasal zemin eksikliği profesyonel bütçeyi hakim kılmıyor" 

KKTC’de belediyelerin bütçe süreçleri sonuç olarak sistematik, profesyonel ve kurumsal yapıda gerçekleşmediği ve bu süreçlerin yasal boşluklar dolayısıyla etkin olarak denetlenmediğinin anlaşıldığını söyleyen Şafaklı, gerçekleşen bütçe oranları açısından yetersiz bütçe performansı ortaya koyduklarını kaydetti.

“Borçlanmalarına birtakım kriterler getirilmesi şart”

Beledilerin bütçe performanslarının etkinleştirilmesi için öncelikle, belediyelerin strateji planı hazırlamalarının yasal zorunluluk haline getirilmesinin önemine dikkat çeken Şafaklı, “Belediye bütçeleri üzerindeki onay yetkisinin Bakanlar Kurulu’ndan alınarak başka bir uzman birime aktarılması, stratejik yönetim yaklaşımının benimsenerek bütçe onayının ön şartı olarak stratejik plan ve performans programının da onaya sunulması, belediye plan ve programlarının ülkenin plan ve programlarına uygunluğunun Devlet Planlama Örgütü tarafından denetlenmesi, belediye bütçelerinin, ‘Bütçenin Hazırlanması ve Uygulanmasına İlişkin Kurallar Yasasına’ tabi olması ve özerk bir bütçe dairesi tarafından denetlenmesi, belediye hesap ve mali tablolarının uluslararası standartlarla uyumlu tek düzen mali hesap sistemine göre hazırlanması, belediyelere devlet katkısının yapılması için ilgili güncel istatistiki verilerin Yerel Yönetimler Müdürlüğüne teslim edilmesi zorunluluğu getirilmesi, ‘Net Bir Borç Yönetimi Stratejisi’ kapsamında belediyelere ait borçlanma ve istihdam yanında diğer harcamalara belirli sınırlamalar getirilmesi, belediyelerin borçlanma taleplerinin yasal sınırlar yanında ülkenin plan ve programları ile belediyenin plan ve programlarına uygunluğunun Devlet Planlama Örgütü ve Bütçe Dairesi tarafından onaylanması, belediyelere yapılan devlet katkısında, nüfusun yanı sıra gelişmişlik düzeyi, yüzölçümü gibi kriterlerin dikkate alınması gerekmektedir” dedi.

“Sayıştay müdahale etmeli”

Şafaklı, Ercan Havalimanı ve Girne Limanı gibi kamusal mekanlardan sağlanan gelirlerin -devlet katkısı için Devlet Planlama Örgütü tarafından belirlenecek formüle göre- adil dağıtılması gerektiğinin de altını çizerek, belediyelerin bütçe performanslarının şeffaflık, hesap verebilirlik, etkinlik ve verimlilik çerçevesinde iç denetim birimi olarak yeminli murakıplarca denetlenmesine ise dikkat çekti. Şafaklı, “Yeminli murakıp denetleme raporlarının Sayıştay tarafından denetlenmesi, yeminli murakıp raporlarında sorun tespit edilen belediyelere Sayıştay denetiminin derhal uygulanması elzemdir” şeklinde konuştu.

"İş Meclis’te siyasi iradede bitiyor"

Belediyelerin sorumlulukları ve yasal yükümlülükleri çerçevesinde azami harcama alanlarının yüzdelik olarak belirlenmesinin de önemine işaret eden Şafaklı, “Belediye çalışanlarının maaş ve sosyal ödemelerinin merkezi olarak yapılması ve belediyelere verilen devlet yardımından tahsil edilmesi, dış denetim olarak Sayıştay denetiminin, iç denetim olarak yeminli murakıp denetimleri ile senkronize edecek yasal düzenlemelerin yapılması ve Sayıştay’ın yerel yönetimleri denetleme görevinin uygun olarak yapılıp yapılmadığının Cumhuriyet Meclisi’nce denetlenmesi önemlidir” ifadelerini kullandı.