Yeni Bakış gazetesinden Özlem Çimendal'a konuşan  Mağusa gibi son derece önemli bir kentten bağımsız aday olan Akademisyen Ulaş Gökçe, Mağusa ve geleceği hakkında Yeni Bakış’a oldukça samimi açıklamalarda bulundu. 

Cümbez etrafında kendisi de dahil birleşenlerin ittifaklarının sonucunu 24 Haziran’da seçimi kazanarak alacaklarını vurgulayan Gökçe, “Bu ise tarihi bir sonuç ortaya çıkaracak. Bize destek veren ilerici, demokrat, çağdaş insanlara, temiz siyaset, bağımsız siyaset isteyenlere teşekkür ederiz” şeklinde konuştu.

Gökçe yaptığı açıklamada “Bir insan kendini yönetebildiği ölçüde değerlidir. Bir şehir veya bölge kendini yönetebildiği kadar vardır, öznedir. Federal yapılardan, üniter devletlere yerel yönetim, yani yerinden yönetim yetkilidir, etkilidir ve hayatidir” şeklinde konuştu

 Kapalı Maraş'ın ülkenin en büyük ayıbı olduğuna dikkati çeken Ulaş Gökçe; "Bu güzel bölgemiz siyasetin sığlığına teslim olmuştur. Maraş’ın sahiplerine verilmesi ve buranın bir barış uygulama merkezi olmasını talep ediyoruz. Bu rehin alınmış yer Mağusalı Rum ve Türklerin iş birliği yapacakları alan olması gerekiyor” dedi. 

 “Ne yazık ki bugüne kadar Mağusa’yı yönetenler DAÜ gibi bir mali, entelektüel ve teknik devini görmezden gelmiştir. Çünkü böyle bir vizyonları yoktur. Çünkü bir kamu kuruluşuyla dahi iş birliği yapamayacak kadar kibir doludurlar. Ancak biz bu geleneği tümden ortadan kaldıracağız”

“Partiler değil ama seçmen Mağusa’da ittifak gerçekleştirdi”

Bağımsız aday olmanın zorluğunun sadece kampanya yürütmek için maddi kaynak bulmakta etken olduğunu dile getiren Gökçe, “Ancak bizim gibi icazetsiz ve ruhu bağımsız insanlar için bu belki de daha iyidir. CTP konusuna gelince. Evet, ben Mağusa’yı kurtarmak adına her kesimin, her partinin işbirliği ve ittifak yapması gerektiğini hep savundum. CTP ve HP farklı bir karar verdi. Bunun herhangi bir öneminin olmadığını daha aylar öncesinde anladık. Partiler değil ama seçmen Mağusa’da ittifak gerçekleştirdi: Cümbez ittifakı. Cümbez etrafında ben dahil birleşenler ittifaklarının sonucunu 24 Haziran’da alacaklar. Bu ise tarihi bir sonuç ortaya çıkaracak. Bize destek veren ilerici, demokrat, çağdaş insanlara, temiz siyaset, bağımsız siyaset isteyenlere teşekkür ederiz” şeklinde konuştu. 

“Gelişim, reform, özne olma yerelden, Mağusa’dan başlayacak”

Yerel yönetimlerin merkezi hükümetlerden çok daha işlevsel ve önemli olduğunun altını çizen Gökçe, “Bir insan kendini yönetebildiği ölçüde değerlidir. Bir şehir veya bölge kendini yönetebildiği kadar vardır, öznedir. Federal yapılardan, üniter devletlere yerel yönetim, yani yerinden yönetim yetkilidir, etkilidir ve hayatidir. Ülkemiz küçük de olsa devlet yapısının kendini yönetmesi dahi sorunludur. Böyle bir yapının yereli yönetmesini beklemek hayaldir. Sanayi Bölgeleri buna çok iyi örnektir. Bu bölgeler atıl, altyapısız, pislik içindedir. Peki Ekonomi ve Sanayi Bakanlığı ne yapıyor? Sadece şişkin personelinin maaşını ödeyebiliyor. Bu nedenle gelişim, reform, özne olma yerelden, Mağusa’dan başlayacak. Önce belediyemizin mali yapısını düzelteceğiz. Sonra da Mağusa’dan sağlıktan eğitime, altyapıdan Sanayi Bölgelerine her konunun üzerine gideceğiz. Bizler bağımsız ve icazetsiz kişileriz. Sadece halkımıza hizmet için bu işe girdik. Her kesimle çalışmaya, her kesimin bilgi birikimini işe katmaya hazırız” dedi. 

“Kapalı Maraş ülkenin en büyük ayıbıdır”

Kentin merkezinde yer alan Maraş bölgesi hakkında da açıklamalarda bulunan Gökçe, şöyle konuştu: “Kapalı Maraş ülkenin en büyük ayıbıdır. Bu güzel bölgemiz siyasetin sığlığına teslim olmuştur. Maraş’ın sahiplerine verilmesi ve buranın bir barış uygulama merkezi olmasını talep ediyoruz. Bu rehin alınmış yer Mağusalı Rum ve Türklerin iş birliği yapacakları alan olması gerekiyor. Bu konuda bizim yapabileceklerimiz sınırlıdır. Ancak sonuna kadar bu konuyu dillendireceğiz ve bunu talep edeceğiz. Ancak her şeyden önce insanların birleşmesi gerektiğine inananlar olarak Mağusalı Rum ve Türklerin, Derinyalıların iş birliği yapması, kaynaşması, birbirleriyle dostça tartışması ve dertlerini anlaması için somut adımlar atacağız.”

“Mağusa’yı 4 veya 20 yıl yönetenler imar planını hiç istemediler”

İmar Planı ve genel olarak planlı çalışmayı ülke yöneticilerinin çok da sevmediğini ifade eden Gökçe, “Çünkü bu onların iktidar alanlarını, krallıklarını daraltır, kendilerini hükümdar hissetmeleri önünde engel çıkartır. Biz ise iktidar üzerinden kendini var etmeye çalışan insanlar değiliz. Biz iktidarı sadece geçici bir araç olarak görürüz. İktidar geçicidir ama şehirdeki hayatımız göreceli olarak kalıcıdır. Düzenli, betonlaşmamış bir şehirde yaşamak istiyoruz. Bu nedenle programımızın ilk maddelerinden biri İmar Planı’dır. Bu ilk yapacağımız iş olacak. Bu amaçla her kesimle çalışacağız. Bu bağlamda Mağusa’da neden imar planı yok sorusuna da cevap vermek istiyorum. Çünkü Mağusa’yı 4 veya 20 yıl yönetenler bunu hiç istemediler. Bu dönemde İmar Planı’ndan bahsetmeleri manidardır. Sözlerinin herhangi bir ağırlığı ve inanılır tarafı kalmamıştır. Verdikleri sözler, yerine getirmedikleri sözlerin kurbanıdır. Bir şehir nasıl planlı ve düzgün yönetilir onlara göstereceğiz. Bir şehirde padişah olunmaya çalışmadan iş nasıl yapılır göstereceğiz” ifadelerini kullandı. 

“Mağusa’yı yönetenler DAÜ gibi bir mali, entelektüel ve teknik devini görmezden gelmiştir”

DAÜ gibi Mağusa için artı bir değer olan kurumun kentle kucaklaşmasının tam anlamıyla sağlanamamış olması ve turizm açısından ise kentin denize sıfır bir yapıda olmasına rağmen insanların adeta denizi özler durumda olması söylemlerini de değerlendiren Gökçe, “Doğu Akdeniz Üniversitesi tüm ülkeye hizmet veren bir kamu kuruluşudur. Mehmetçik’ten KKTC Meclisi’ne her yerde DAÜ’lü akademik ve memur-işçi personel ücretsiz kamu hizmeti vermektedir. Tek bir yerde ülkemizin bu çok önemli kurumu DAÜ etkisiz ve atıldır: Mağusa. Ne yazık ki bugüne kadar Mağusa’yı yönetenler DAÜ gibi bir mali, entelektüel ve teknik devini görmezden gelmiştir. Çünkü böyle bir vizyonları yoktur. Çünkü bir kamu kuruluşuyla dahi iş birliği yapamayacak kadar kibir doludurlar. Ancak biz bu geleneği tümden ortadan kaldıracağız ve DAÜ ile Mağusa’yı gerçek ortak yapacağız. Bunu yapmamız bugün için çok daha kolaydır çünkü DAÜ’yü vatanına, toplumuna hizmet aşkıyla yöneten bir rektör, Prof. Dr. Necdet Osam vardır. Bu Hocamız Mağusa için büyük bir şanstır. Bu süreçte ilk ziyaretimi ona yapmıştım. Bilgi ve deneyimlerinden her gün faydalanacağım. DAÜ’nün önünü açacağız. DAÜ’nün Mağusa için lokomotif olmasına imkan vereceğiz. Bu bağlamda ilk yapacağımız şey de DAÜ’ye Ziraat Fakültesi için Maraş’ta yer sağlamak olacak. İkinci işimiz ise DAÜ’nün bir güzel sanatlar müzesi açması için Mağusa’da bir binaya sahip olması için çalışmak olacak” ifadelerini kullandı.

“Bu ofis, turizm yönetimine Suriçi’nden başlayacak”

Mağusa’da turizm için tüm paydaşların yer alacağı bir özel ofis de kuracaklarını söyleyen Gökçe, “Bu ofis, Mağusa’da turizm yönetimine Suriçi’nden başlayacak. Suriçi’ni 4 yılda ülkenin gözbebeği yapacağız. Denizle buluşma konusunda önce İmar Planı’nı hazırlayacağız. Bu planın bir parçası olarak limanın yer değiştirmesi, bugünkü Serbest Liman’dan Glapsides’e kadarki bölgenin Mağusa deniz turizminin merkezi olması gerekiyor. Bununla birlikte Palm Beach bölgesi için özel projelerimiz mevcuttur” dedi. 

“Yeni bir yönetim anlayışı öneriyoruz: Birlikte yönetim”

Gökçe, “Kasım ayından beridir yeni bir yönetim anlayışı öneriyoruz: Birlikte Yönetim. Yani tüm paydaşların iktidarı paylaştığı, iktidar için kavga etmediği, her kesimin ortak amaç uğruna çalıştığı bir yönetim modeli hazırladık. Suriçi’nden turizme, çevre konularından sanata her alan için özel, birlikte yönetim modeli öngörüyoruz. Biz iktidara yapışmayı, onunla hayatımızı geçirmeyi planlamıyoruz, onu elimizde tutmak için her şeyi yapma planımız da yoktur. Biz iş başarmak isteyen insanlarız. Bu nedenle herkesle iktidarı paylaşacağız ve iş yapacağız. Bu ülkede ilk kez bunu öneren biz olduk. Sendikadan partiye, belediyeden bakanlığa bizde iktidar paylaşılmaz. Biz bunu başaracağız” diye konuştu. 

“Limanın yerini Mağusa’da koruyarak değiştirmek lazım”

Gökçe söyle konuştu: “Mağusa Limanı ciddi çevre sorunları yaratan bir yerdir. Aynı zamanda tarihi surlara zarar da vermektedir. Bununla birlikte limanda tersaneciden işçiye, memurdan iş insanlarına kadar binlerce kişi para kazanmaktadır. Limanın yerini Mağusa’da koruyarak değiştirmek lazım. Bu çok büyük ve çok ciddi bir yatırımdır. İmar Planı’nı hazırlarken tüm paydaşlarla bunu konuşacağız. Liman İşçileri Şirketi, Liman otoriteleri, oradaki yatırımcılar ve tüm paydaşlar çevreyle ticaretin çatışmayacağı bir formül bulacağız.”