Yeni Bakış'tan Özlem Çimendal'ın haberine göre, Siyaseti hayatın içinde olmak şeklinde tanımlayan Eğitim bilimci Salih Sarpten, “2013 seçimlerinde de CTP Girne Milletvekili adaylarından birisiydim. Öteden beri siyaset ile ilgileniyorum, siyaset topluma dokunmada önemli bir unsurdur. Hayatın içinden ayırmak pek de mümkün değildir. Siyaset bir bilimdir ve toplumdaki sorunları çözmek için olmazsa olmaz unsurlardan biridir” dedi. 

“Toplumun iradesi CTP’nin Meclis’te olması gerektiğini söylüyor”

Partisi CTP’nin siyasi duruşunun halk ve sistemden yana bir yapıda olduğuna işaret eden Sarpten, CTP’ye duruş ekseninden kaydığı yönünde yapılan eleştirilere katılmadığını belirterek şöyle konuştu: “CTP’nin gerek DP gerek UBP ile koalisyon çalışmaları çeşitli çevrelerce zaman zaman eleştirilmiş olabilir. 2013 seçimlerinden sonra en büyük parti olarak Meclis’te yer alan CTP’nin hükümetin dışında yer alması çok da ön görülemezdi. Çünkü netice olarak toplumun iradesi CTP’nin Meclis’te olması gerektiğini söylüyordu. Her iki parti ile de kurulan koalisyonlarda çok iyi hazırlanmış hem hükümet protokolü hem de parti programları vardı. Ancak her iki partner parti döneminde ne hükümet programı ne de parti programlarına uyulamadı. İki koalisyon ortaklığının bozulma nedeni de budur” şeklinde konuştu. 

“Çağdaş, yeni ve ileri görüşlü siyasi anlayış hakim”

Parti genel başkanı Tufan Erhürman’ın başkanlığında parti içerisinde yeni bir yaklaşımın hakim olduğuna değinen Sarpten, geçmiş dönemde parti içerisindeki ufak tefek tartışmaların da geride kaldığını dile getirdi. Çağdaş, yeni ve ileri görüşlü siyasi anlayışın hakim olduğu bir anlayış ile yola çıkan CTP’nin genç ve dinamik kadrosu ile de yeni bir sistem için yola çıkan anlayışın ürünü olduğuna değindi. 

“Siyasete duyulan güven kaybı son 18 ayda daha çok hissedildi”

 Toplumda siyasete ve siyasetçiye karşı yaşanan bir güven bunalımı olduğu eleştirilerine katıldığını belirten  Sarpten, son UBP-DP hükümetinin 18 aylık icraatı döneminde bunun daha çok ön plana çıktığını vurguladı. Sarpten, “UBP-DP hükümetinin neredeyse tüm icraatları halkı kandırmaya yönelik ve hukuka aykırı şekilde hayat buldu. Gayri adil gayri yasal birçok uygulamaya şahit olduk. Kırsal kesim arsasından vatandaşlık dağıtımına, kamu istihdamlarına kadar neredeyse her alanda adil olmayan uygulamalar ile karşılaştık. Vatandaş olması gereken hak sahibi insanlar geri planda tutulurken, gayri yasal olarak vatandaşlıklar verilebiliyor. Hal böyle olunca da ister istemez vatandaşın siyasetçi ve siyasete karşı güven kaybı oluşuyor. Ancak CTP hükümeti döneminde böyle icraatlara rastlayamazsınız” dedi.

“Vatandaş Meclis’e göndereceği siyasileri iyi analiz etmeli”

KKTC Meclisi’nin halkın isteklerine ve taleplerine cevap vererek icraatlarını bu yönde yapıp yapmadıkları noktasında da değerlendirmelerde bulunan Sarpten, “Bu noktada halka da siyasilere de büyük görevler düşüyor. Siyasi partiler kimleri aday yapacağını çok iyi analiz yaparak belirlemelidir. Aynı şekilde vatandaş da Meclis’te kimleri görmek istediğini, kimlere oy vermek istediğini bilerek hareket etmeli. Vatandaş bilinçli şekilde seçimini yapmalı ki Meclis’teki irade halkı temsil eder nitelikte olsun, ortaya işe yarayan değerli çalışmalar çıkarsın. Tabii ki şu anda Meclis’te bulunan 50 milletvekili için de aynı şeyleri söylemek söz konusu olamaz. Özellikle hükümet kanadındaki vekillerin çok cılız, çok beceriksizce hatta toplum yararı gözetilmeden yapılan uygulamalarını listelerce sayabiliriz” şeklinde konuştu. 

Meclis’e toplum odaklı zihinsel anlayışa sahip vekiller girmeli

KKTC Meclisi’nin silbaştan değişimi noktasında da  görüşlerini Yeni Bakış’la paylaşan Sarpten, birileri gitsin başka birileri gelsinden çok ortaya konacak yaklaşımın etik ve siyasi ilkeler çerçevesinde hukukun üstünlüğü bağlamında  anlamlı işleri başaran kişilerin mecliste yer alması olduğunu dile getirdi. Sarpten, ne yaş, ne isim ne de bölge ile alakalı olmayan bu yapının tamamen zihinsel ve toplum odaklı yeni bir anlayışın şekillendireceği bir yaklaşım olacağını ifade etti. Siyasetten eğitime, sağlığa ve daha birçok konuya yeni bir yaklaşım ve anlayış getirmenin gerekli olduğunu anlatan Sarpten, var olan sistemin kökünden değiştirilmesi için yola çıkılması gerektiğini vurguladı. 

“İlk kadın meclis başkanı ve başbakanı çıkardık”

Kadın vekil sayısının yetersiz olmasının var olan bir gerçek olduğuna değinen Sarpten, buradaki en önemli sorunun toplumun kadına bakış açısı ile zihniyet olduğunu dile getirdi. Sarpten, “Kadın kotası CTP için kadın haklarını istenilen düzeye çıkarabilmede bir araç olmuştur ve asla bir amaç olmamıştır. Yine CTP’nin bu noktada hakkını vermek lazım. Hem şu anda en çok kadın milletvekilini Meclise taşımış bir parti, hem ilk kadın meclis başkanı ve başbakanı çıkarmış bir parti hem kadın cumhurbaşkanı adayı çıkarmış bir partiden bahsediyoruz. Yine bu konuda oldukça nitelikli çalışmalar yapmış bir partiden bahsediyoruz. Geçtiğimiz dönemlerde yine cinsiyet eşitliği dairesinin kurulmasına kadar giden çalışmalarda bulunduk” ifadelerini kullandı. 

“Kıbrıs sorununda bundan sonra da çözüme yaklaşılan zamanlar olacak”

Hem Güney’de hem de Kuzey’de seçim atmosferinin olduğu bir ortamda Kıbrıs konusunda gelinen son durum hakkında da yorumda bulunan Sarpten şöyle konuştu: “Kıbrıs konusu ile ilgili tüm çalışmalar bir federasyon tezi üzerinde şekilleniyor. Belki de Kıbrıs sorunu için bütün argümanların odak noktası federasyondur. Dolayısı ile bunun dışındaki tezleri tartışmak çok da mantıklı değil. Kıbrıs’ta çözüme yaklaşılan çok dönemler oldu ve bundan sonra da olacak. Bu süreç kopmuş ya da ortadan kalkmış değil. Kesin olan bir şey var ki bu çözüm federasyon temelinde olacak. O nedenle bütün çalışmalar bu temel üzerinden yürütülmeli.”

“Kürsü dokunulmazlığı dışında dokunulmazlıklar kalkmalı”

Özellikle son dönemlerde tartışma konusu olan milletvekilliği dokunulmazlıkları konusundaki soruyu da yanıtlayan Sarpten, herhangi bir şaibeli ya da hukuka aykırı bir durumda vekillerin kürsü dokunulmazlığı dışındaki dokunulmazlıkların kaldırılmasının engellenemez olduğuna işaret etti. Sarpten, dokunulmazlıklar ile ilgili belli bir sürecin var olduğunu ifade ederken, vekillerin ya da bakanların düşüncelerini ve gözlemlerini kürsüden hür ve özgür şekilde açıklamasının da asla engellenemeyeceğinin altını çizdi.      

“Toplumu düşünen uygulamalar hayat bulmuyor”

Son 18 aylık süreçte ülke adına fayda sağlayacak icraatların hayat bulmadığı görüşünü de dile getiren Sarpten, ülkenin en büyük problemlerinden olan ekonomik sorunlara gerektiği gibi eğilinilmediğine dikkat çekti. Sarpten, “Son zamanlarda herhangi bir vizyon içermeyen geleceğe yönelik ciddi ne ekonomik ne mali politikaların yapılamadığını görmekteyiz.

 Belki de bugün yaşanan döviz krizini yaratan anlayış budur. 

Belki de bu yükseliş önceden görülerek önlemler alınsaydı bugün yaşadığımız bu problemleri yaşamazdık. Ülkenin en önemli sorunu ekonomiktir ancak bu soruna çözüm üretecek siyasi irade ve anlayış şu anda Mecliste yok” diye konuştu. 

“Uyuşturucu ile mücadelenin en etkin yolu eğitimdir”

Ülkede son yıllarda kullanımı ilkokula kadar düşen uyuşturucu illeti ve sigara, alkol ile ilgili etkin bir mekanizmanın hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapan Sarpten, en başta da eğitim kolunun devreye sokulmasının şart olduğunu ifade etti. Sarpten, uyuşturucu veya madde bağımlılığı ile etkin mücadelenin ancak eğitim ile aşılabileceğinin altını çizerek, okullarda gençlerin farkındalıklarının artırılmasına yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini ifade etti. Sarpten, “Bu bağımlılıkta kurban olan ve rehabilite edilmesi gereken kullanıcıları diğerlerinden ayırarak bu illetle etkin mücadeleye başlanmalıdır. 

Bu konuda kara para aklayan ticaret yapan, uyuşturucu madde transferlerini üstlenen yapıları tespit ederek mücadele etmek de işin başka bir boyutudur. Bu konuda en önemli etkin mücadele yöntemi olan eğitim de duvara toslamıştı. Okullarda özellikle rehberlik servislerinin eksikliği bu kullanıma meyilli olan çocukları ve gençleri bilinçlendirecek en önemli basamaklardandır ancak bugün ilkokullarda rehberlik birimleri yoktur. Diğer okullarda da eksiklikler vardır. Bizim çocuklara hayır diyebilme, tehlikeli olduğunun farkına varabilme becerilerini kazandırmalıyız öğrencilere” dedi. 

“Sorunlar tek tek değil bütünlüklü olarak ele alınmalı”

Ülkede tüm alanlarda sorunlar olduğuna vurgu yapan Sarpten, çalışma yaşamından, ulaşım, ekonomi ve sağlık konularına kadar kangrenleşmiş bir yapının olduğunu ifade ederek, bu sorunların tek tek değil bütünlüklü bir anlayış ile ele alınması gerektiğini kaydetti.