Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ‘Guterres çerçevesi’ni imzalamaya hazır olduğu yönündeki ifadeleri tartışılmaya devam ediyor.

Cumhurbaşkanı Akıncı’nın  Guterres belgesini, Türkiye’nin, meclisin ve hükümetin bilgisi ve onayı dışında, bir paket anlaşma olarak Rum tarafına önerdiği vurgulanıyor.

Guterres belgesinde garantörlük yok Akıncı’nın bu açıklamasını Haberal Kıbrıslı gazetesinden Candan Mert'e değerlendiren Merhum Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın eski danışmanlarından Araştırmacı- Yazar Sabahattin İsmail, Guterres çerçevesinin bir teslimiyet ve yok oluş belgesi olduğunu ve asla kabul edilemeyeceğini söyledi.

Öte yandan konu bağlamında Cumhuriyet Meclisi Eski Başkanı Sibel Siber de değerlendirmelerde bulunarak, “Akıncı, parlamentodan onay ve yetki almadan imza atamaz. Guterres belgesini imzalarım deme yetkisi yok. Türkiye’nin onayı yok” dedi.

Konu bağlamında Haberal Kıbrıslı’ya açıklamalarda bulunan Cumhuriyetçi Türk Partisi(CTP) Eski Milletvekili Mehmet Çağlar, Guterres Belgesinin garantörlüğü dışlayan ve ‘teslimiyet’ belgesi olmadığını savundu.

Ulusal Birlik Partisi(UBP) Milletvekili Hasan Taçoy, konu bağlamında Haberal Kıbrıslı’ya yaptığı açıklamasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ‘Guterres çerçevesi’ni imzalamaya hazır olduğu yönünde belirttiği ifadelerine tamamen karşı olduğunu dile getirdi.

Haberal Kıbrıslı'ya açıklamada bulunan Sabahattin İsmail şöyle konuştu

“Akıncı’nın hükümetin ve Türkiye’nin bilgisi ve onayı dışında, teslimiyet belgesi olan Guterres belgesini bir çerçeve anlaşma olarak Anastasiadis’e önermesi, konfederasyonu ve iki devletli çözümü “elde edilemez” olarak nitelemesi asla kabul edilemez. UBP, DP, HP, mukavemetçi örgütler buna sert tepki göstermelidir. Ne yazık ki teslimiyetçiler bayram ediyor ama bu parti ve kurumlarımızdan ses yok. Dışişleri Bakanlığı da suskun. Guterres , Akıncı’nın kendi aklına göre verdiği ve bizi yok edecek korkunç tavizleri kayıt altına alan, cebe atan, ve daha çoğunu elde etmesi için Rum tarafına talep etme hakkı tanıyan, Güzelyurt’un Rumlara iadesini adını anmadan talep eden, KKTC’yi yok sayan, garantörlüğü dışlayan bir belgedir. Akıncı Türkiye meclis ve hükümetin bilgisi – onayı dışında hangi hakla böyle bir teslimiyet belgesini bir çerçeve anlaşma belgesi olarak kabul edebilir? Rum tarafı bunu kabul ederse yeniden büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalacağız …oysa ” Bizim kuşak federal çözüm konusunda başarısız oldu, gelecek kuşaklara başarılar dilerim” diyen kendisi değil miydi? Bu ne büyük bir tutarsızlıktır? Anavatanın tüm yetkilileri ” mevcut parametrelerle çözüm olmaz, müzakereler bitmiştir” dememiş miydi? Konfederasyon ve iki devletli çözümün mümkün olmadığını söyleyen Akıncı Rum tarafının uzlaşmazlığını ve daha katı davranmasını teşvik etmiş, bizi çaresiz ve seçeneksiz bir halk olarak takdim etmiştir.Çaresiz ve seçeneksiz olduğumuzu gören Rum tarafı niye temel taleplerimizi kabul etsin? Seçeneksiz ve çaresiz olan Akıncı’dır, bu nedenle derhal istifa etmelidir..Seçeneğimiz olduğuna inanan kişilerin göreve gelmesi için cumhurbaşkanlığı seçimi erkene alınmalıdır.. Federasyonu Ruma kabul ettiremeyen, doğal gaz sondajlarını durduramayan, konfederasyona ve iki devletli çözüme inanmayan, bu konuda uluslararası alanda kampanya başlatmayan Akıncı’nın siyaseti iflas etmiştir. Halka önerdiği hiçbir vizyonu kalmamıştır. Zaten o nedenle Guterres belgesi gibi bir felaket belgesini kabul etmiştir. O makamda bir gün bile fazla kalması halka zaman kaybettirmektir.

Öte yandan konu bağlamında Cumhuriyet Meclisi Eski Başkanı Sibel Siber de değerlendirmelerde bulunarak, “Akıncı, parlamentodan onay ve yetki almadan imza atamaz. Guterres belgesini imzalarım deme yetkisi yok. Türkiye’nin onayı yok” dedi.

Cumhuriyet Meclisi Eski Başkanı Sibel Siber:

"Tabularla kendimizi hapsetmeyelim"

Cumhuriyet Meclisi Eski Başkanı Sibel Siber Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ‘Guterres çerçevesi’ni imzalamaya hazır olduğu yönünde yaptığı açıklama ile yetkilerini aştığını söyledi.

Ortada Guterres çerçevesi diye bir yazılı çerçeve olmadığının altını çizen Sibel Siber, Guterres’in taraflara üzerinde çalışmak üzere bazı ödevler verdiğini tarafların bu konuda bir çalışma yaparak ortaya böyle bir çerçeve çıkarmayı hedeflediğini ancak söylendiği gibi bir çerçevenin ortaya çıkmadığını anlattı.

“Cumhurbaşkanı parlamentoyu bilgilendirmeli”

Katıldığı bir Tv Programında konuşan  Sibel Siber, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın birden bire Guterres Çerçevesini imzalamaya hazır olduğu yönünde yaptığı açıklamayla ilgili topluma bilgi vermek zorunda olduğunu söyledi. “Bu açıklama neden şimdi yapıldı, Anastasiadis ile yediği son yemekten sonra ne değişti de böyle bir açıklama yapıldı” diyen Sibel Siber, Akıncı’nın ‘imzalarım’ deme yetkisi olmadığını bildirdi ve şunları söyledi: Guterres çerçevesi denilen görüşlerin içerisinde doğrudan garantörleri ilgilendiren bölümler var. Sayın Akıncı’nın Türkiye ile yapılan son değerlendirmelerde ortak bir mutabakata varmadığı medyaya yansıdı.

Bunlar yalanlanmadığına göre biz bunları bu aşamada doğru kabul etmek durumundayız. Türkiye ile bir mutabakat yoksa Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren bir konuda Sayın Akıncı nasıl imza atabileceğini söylüyor. Bu işin bir tarafı. Ama diyelim ki Türkiye ile bu konuda uzlaştı. Akıncı yine imza atarım diyemez. Çünkü KKTC parlamenter sistemle yönetilen bir yapıya sahiptir. Akıncı’nın diğer maddelerle ilgili gidip yeni oluşan Cumhuriyet Meclisi’ni bilgilendirmesi ve oradan yetki ve onay alması gerekir. Her siyasi görev ve yetkilerini anayasa ve yasalardan alır.

“Onay ve yetki almadan imza yetkisi yoktur”

Kimse Anayasa ve yasaların dışına çıkılamaz. Akıncı Türkiye ile mutabakat sağlasa bile ki böyle bir mutabakat olmadığına dair haberler görüyoruz ve bunlar yalanlanmıyor, meclisi bilgilendirip yetki almadan böyle bir adım atamaz. Akıncı Anastasiades’e yaptığı çağrı ile Parlamenter sistemde yetkilerini aştı. Evet Akıncı görüşmecidir, ama olası bir imza ve anlaşma öncesi ve sonrası parlamentonun onayı gerekir. Onay ve yetki almadan imza yetkisi yoktur…

“Bu çağrı nereden çıktı?”

Zaten Guterres çerçevesinin görüşülmesi Crans Montana’daki gibi bir konferans gerektirir. Daha bir süre önce Sayın Akıncı haritayı da geri çekmişti. Orada olup biten her şeyin bittiği mesajlarını vermişti. Şimdi ne oldu da böyle bir çağrı yaptı bize bunu anlatması gerekiyor. Ortada hiçbir şey yokken, bir çerçeve yokken verilen ödevlerle ilgili hiçbir çalışma yapıldığına dair bir işaret yokken bu çağrı nereden çıktı?

“Federal çözümü tabulaştırmak doğru değil”

Sibel Siber federal çözüm konusunu tabulaştırmanın doğru olmadığını da vurguladığı programda ““Tabularla kendimizi hapsetmeyelim. Çıkış yolu aramaktan korkmayalım. Benim söylediğim kavga ederek bir ayrılma değildir. BM parametreleri iki toplumun uzlaşısı ile değişenilir. Önemli olan toplumların uzlaşmasıdır. İki toplum daha zayıf bağlarla bir anlaşmaya gitme konusunda anlaşırlarsa buna kimse karşı çıkmaz” dedi.

CTP eski Milletvekili Mehmet Çağlar:

"Garantörlüğü dışlayan bir belge değil"

Konu bağlamında Haberal Kıbrıslı’ya açıklamalarda bulunan Cumhuriyetçi Türk Partisi(CTP) Eski Milletvekili Mehmet Çağlar, Guterres Belgesinin garantörlüğü dışlayan ve ‘teslimiyet’ belgesi olmadığını savundu. Mehmet Çağlar, Guterres çerçevesinin Crans Montana’da taraflara sunulduğunda bu belgeye gerek Türkiye’yi temsilen orada bulunan TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, gerekse de Cumhurbaşkanı Akıncı ve bütün siyasal parti Başkanlarının heyetleri ile birlikte orada olduğunu kaydederken, “Guterres çerçevesini bizim kabul ettiğimizi ve bu çerçeve doğrultusunda yürünebileceği söylenmişti. Dolayısıyla Guterres çerçevesini kabul etmeyip, Crans Montana’nın çökmesine neden olan Anastasiadis’in Guterres çerçevesinde özellikle garantörlük Antlaşmasında, dönüşümlü başkanlıkta olsun, bunları içselleştiremediğinden dolayı ayrılmıştı ve o günlerde gerek TC, gerek KKTC yetkilileri bunu kabul etmişti.” ifadelerini kullandı.

“Guterres’i şeytanlaştırmaya çalışan zihniyet”

CTP eski Milletvekili Mehmet Çağlar, Guterres çerçevesini ‘garantörlük karşıtı’ ya da ‘teslimiyet belgesi’ olarak tanımlayan bireylerin tamamen çözüm karşıtı olan, Guterres’i de Annan gibi ‘Şeytanlaştırmaya’ çalışan zihniyette bireyler olduğunu vurguladı. KKTC’nin tanınsın-tanınmasın ayrı bir devlet olduğunu kaydeden Çağlar, TC ile gerek müzakereler, gerekse de diğer konularda ilişkilerin birlikte götürüldüğünü belirtirken, “Ancak bizim onaylayacağımız bir planın önce TC Meclisi’ne sunulup orada onay görmesi gibi bir durum söz konusu değildir” dedi. Bazı insanların zihniyetini anlayamadığını ifade eden Mehmet Çağlar, konuşmasında “Bunlar ne yapmaya çalışıyor? ‘KKTC tamamen Türkiye’ye bağımlıdır, Türkiye’nin alt yönetimidir ve Türkiye’nin dediği çözümü onaylamak, masaya götürmek durumundadır’ demeye mi çalışıyorlar? Benim bunları aklım almıyor” ifadelerine yer verdi.

“74’ten sonra ilk 5’li görüşme”

Guterres çerçevesinde 6 maddenin bulunduğunu ve bunların gerek garantörlük konusunu, gerek Kıbrıslı Türklerin siyasi kararlara etkin katılımını, dönüşümlü başkanlığı ve çözümün olması durumunda iki tarafın birbirlerine verdikleri oransal haritalardan Kıbrıslı Türklerin verdiği oranla olacağını söyleyen bir çerçeve olduğunu kaydeden

Eski Milletvekili Mehmet Çağlar, bunların yanında Guterres bağlamında Kıbrıslı Rumların da bazı hassasiyetlerinin bu oranlar ile harmanlanması gerektiğinin söylendiğini dile getirdi. Guterres çerçevesinin bir antlaşma olmadığını ifade eden Mehmet Çağlar, bunun üzerinden müzakerelerin sürmesi noktasında bir görüş ortaya koyduğunu aktardı. Crans Montana’da Guterres’in 5’li müzakereleri açtığını ve 5’li müzakerelerin 1974’ten sonra ilk kez gerçekleşen bir ‘5’li görüşme’ olduğunu belirten Mehmet Çağlar, bu durumun oldukça önemli bir durum olduğunu dile getirdi.

“Anastasiadis durumu içselleştiremedi”

Çavuşoğlu’nun Türkiye olarak garantörlük ve ittifak antlaşmalarını ve müdahale hakkını askerin çekilmesi, azaltılması konusunda getirdiği açılımların dünyanın ezberini bozan açılımlar olduğunu söyleyen Çağlar, gerek TC’nin, gerekse de KKTC’nin çözümden kaçmadığını, çözümün olması noktasında birtakım pozitif açılımlar ile her iki tarafın da güvenini sağlayacak bir noktaya getirdiğini anımsattı.

Bunun ardından Guterres’in Crans Montana’dan ayrılıp New York’a dönmesinden sonra görüşmelerin yine tıkanma noktasına gittiğini kaydeden Çağlar, “Bizim siyasi başkanlarımız da ortak olarak hareket ederek Guterres’i tekrar Crans Montana’ya davet etme kararı aldılar ve gelmezse bir noktaya gidilemeyeceğini söylediler. Guterres bu çağrıları dikkate alıp Crans Montana’ya tekrar geldi ve 6-7 Temmuz akşamında neredeyse bu çerçevenin kabul edilerek bir noktaya götürülmesine ramak kalmıştı. Ancak Anastasiadis’in bu durumu içselleştirememiş olması sebebiyle Crans Montana süreci çöktü.” dedi.

“Kıbrıs’ta bütün olarak tutarlı duruş”

Mevcut konumda 2 tarafın da kendi duruşlarını ortaya koyduğuna dikkat çeken Mehmet Çağlar, “Biz Kıbrıs Türk tarafı olarak gerek Akıncı vasıtası ile, gerekse de CTP aracılığıyla bu müzakere süreci yeniden başlayacaksa bunun eski yöntemle olamayacağını, federal çözüme doğru gidilmesinin eski yöntemle mümkün olmayacağını söylüyoruz. Bunun yanında müzakere sürecinin sonuç almadan tekrar başlayıp, tekrar çökecek bir sürecin kabul edilemeyeceğini belirtiyoruz” ifadelerini kullandı.

Yöntemin değiştirilmesi gerektiğini söyleyen Çağlar, Akıncı’nın verdiği demeçte ‘Guterres çerçevesini kabul ederlerse, artı sonuç alıcı müzakere sürecine doğru bir niyet varsa; bunu oturup tekrar görüşebiliriz’ ifadelerini kullandığını kaydederken, Rum tarafından da bu çerçevede birtakım sözlerin çıktığını ancak bu sözlerin somut olarak gösterilmesinin şart olduğunu aktardı.

Mehmet Çağlar, ‘50 yılı aşkın süredir devam eden Kıbrıs sorununa artık bir son verip, 2 toplumun da sürdürebileceği bir çözüm süreci oluşturulacaksa bunu müzakere etmeye hazırız’ demenin kendi düşüncesine göre ‘manidar’ olduğunu dile getirirken, bu tutumun Kıbrıs’ta bir bütün olarak tutarlı duruşun göstergesi olduğunun altını çizdi.

UBP Milletvekili Hasab Taçoy:

Akıncı yaptığı yanlışı gidermeli

Ulusal Birlik Partisi(UBP) Milletvekili Hasan Taçoy, konu bağlamında Haberal Kıbrıslı’ya yaptığı açıklamasında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ‘Guterres çerçevesi’ni imzalamaya hazır olduğu yönünde belirttiği ifadelerine tamamen karşı olduğunu dile getirirken, “Bir taraftan halka ‘Rum tarafı herhangi bir anlaşmaya gelmez, bu şekilde 50 yıldır uğraşıyoruz, hiçbir şey yapamadık. Bu sistem değişmezse bir B planı ya da daha farklı bir müzakere sistemi ile konuşmamız gerekir’ diyen kişi, geçtiğimiz hafta partilerle oturup Kıbrıs meselesindeki ikinci şeklin ne olacağının konuşulacağını söyleyen kişi, kimseye danışmadan, kendi başına kalkıp da ‘Guterres Belgesini görüşelim’ diyemez” ifadelerini kullandı.

Taçoy, “Bu ister Cumhurbaşkanı olsun, kim olursa olsun bu konuda Yüce Meclis’e bilgi vermek mecburiyetindedir” dedi. Akıncı’nın bu bağlamda yanlış yaptığını kaydeden Hasan Taçoy, “KKTC siyasi partileri ve kendisinin toplantı yaptığı siyasette önde gelen isimlere bilgi vermemekle yanlış yapmıştır ve bu yanlışı bir an önce gidermesi lazımdır” ifadelerini kullandı.