BRT'de pazartesi akşamlar yayınlanan moderatörlüğünü Mert Özdeş'in gerçekleştirdiği ve eski müzakerecilerden Ergün Olgun'un yorumlarıyla katıldığı "Dördüncü Boyut" adlı TV programının son konuğu Meclis Eski Başkanı Dr Sibel Siber oldu. Siber yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimi, Berlin'de gerçekleşecek üçlü zirve ve Cumhurbaşkanının yetkileri konularında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

"Dördüncü Boyut" adlı TV programının konuğu olan  Meclis Eski Başkanı Dr. Sibel Siber'in açıklamalarından satır başları: 

“Federasyon Gönüllülüğe Dayanır”
Sayın Cumhurbaşkanı Rum tarafının zihniyetinin değişmesini beklediğini söylüyor. Bu kadar zamandır değişmeyen zihniyet şimdi niye değişsin? Federasyon gönüllülüğe dayanır. Tek yol federasyon mudur? Bunca yıldır neden gerçekleşemedi o zaman? Topumun derdi Federasyon değildir. Toplumun derdi çözümdür.

“Parlamentodan Yetki Almadan Adım Atamazsınız”
Sayın Cumhurbaşkanı Crans Montana’dan sonra ne değişmişti de “Gutteres Belgesinin altına imza atarım” demişti. Peki burada Meclis nerede? Hayretler içinde izledim. Cumhurbaşkanının bunu Meclis’e izah etmeliydi. Bunu anlatacak, sonra dönecek milletvekillerinden yetki alacaktı. Parlamentoda çoğunluk size yetki vermezse bunu yapamazsınız. Anayasaya göre Cumhurbaşkanı Parlamentoya karşı sorumludur.



Biz de başkanlık sistemi yoktur. “Beni halk görüşmeci olarak seçti, ben istediğim kararı alırım, istediğim şekilde müzakereleri başlatırım ve devam ederim” olmaz!
Bugün bu davranışı destekleyenlere soruyorum. Yarın bir başka Cumhurbaşkanı seçilse, “beni halk seçti” diyerek parlamentoya sormadan mesela “Türkiye’ye bağlanacağım” dese veya “müzakereleri bitiriyorum” dese bunu da kabul eder miydiniz?

“Kişiden Kişiye Göre Değişen Demokrasi Anlayışı Kabul Edilemez”
“Bazı insanlar varsa biz ona güveniriz, demokrasiyi sorgulamaya gerek yoktur, demokratik çerçevede hareket etmese de, anayasal yetkilerini aşsa da varsın yapsın” düşüncesi kabul edilemez. Cumhurbaşkanının yetkileri Parlamento’nun verdiği yere kadardır. Her türlü anlaşmayı onaylayacak olan da Parlamento’dur.

“Berlin’den Önce Meclis İradesi Ortaya Çıkmalı”
Berlin’deki üçlü görüşme konusunda Hükümetten açıklamalar geliyor. Ancak bunun tartışılacağı yer Meclis’tir. Anayasal yetkinizi neden kullanmıyorsunuz? Hükümet olarak karşıysanız Bakanlar Kurulu’nda olağanüstü toplantı kararı alıp yapıp Cumhurbaşkanı’nı Meclis’e davet edersiniz. Maalesef kötü bir süreç yaşıyoruz. Meclis iradesinin ortaya çıkması gerekiyor. Olağanüstü toplantıdan bir bağlayıcı bir karar çıkması gerekiyor. Gitsin görüşsün veya görüşmesin.

“Seçim Havalarına Girildiği Görülüyor”
Tabi seçimler de yaklaşıyor biraz “ben yaparım, ben söylerim, ben liderim” havaları var. Seçim sürecinin yansımalarıdır bunlar…

“Cumhurbaşkanı Bir Aktivist Değildir”
Makam sahipleri kişisel görüşlerinden ziyade o makamın verdiği sorumluluk bilinciyle, toplumsal bütünlüğü düşünerek, Türkiye’ye mesaj verilecekse karşılıklı ilişkileri, iki halk arasındaki ilişkileri düşünerek açıklama yapmalıdır. Siz bir aktivist değilsiniz, sivil toplum örgütü lideri değilsiniz. Yazdığınız her kelime, ağzınızdan çıkan her sözcük bin kere tartılmalı. Aksi halde o görevleri talep etmeyin, aktivist kalın…

“Parlamento Halkın %60’nı Değil %100’ünü Temsil Ediyor”
Parlamento ile ilişkilerin bu hale getirilmesi beni üzüyor. Sürekli bir ego savaşı yaşıyoruz. Yani Cumhurbaşkanı “ben yüzde altmış ile seçildim, halk verdi bu yetkiyi, o yüzden bu kararları alabilirim” diyor. Tabi ki halkın seçimine saygı duyarız ancak Parlamentoyu da Halk yüzde yüz oy ile seçmiştir. Parlamento Halkın yüzde yüzünü temsil ediyor. Çok mu zordur Parlamento ile iyi bir diyalog içinde olmak?

“Bu Ülkenin Bir Cumhurbaşkanına İhtiyacı Var”
Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecini izliyorum, bir netlik yok. Özellikle sağ cenaha baktığımızda birçok soru işareti var. Hükümetin istikrarı için ortak aday çıkarılmalı. Ancak parti tabanları kendi adaylarını çıkarma arzusu içinde.

Bu ülkenin bir Cumhurbaşkanına ihtiyacı var. Görüşmeci, müzakereci Meclis tarafından da seçilebilir. Meclis’in bir buçuk katı bütçesi olan bir makamda sade ve sadece bir müzakerecilik görevi yapılacaksa bu gereksizdir. Eğer biz bir Cumhurbaşkanı seçeceksek bu bir Cumhurbaşkanı olmalıdır. Bütün Halkı kucaklayan herkese eşit mesafede, toplumu kutuplaştırmayacak bir Cumhurbaşkanı olmalıdır.

“Adaylık Konusunda Henüz Karar Vermedim”
Cumhurbaşkanlığı çok onurlu bir görev. Aday olup olmamaya karar vermiş değilim. Çok güvenebileceğim bir aday çıkması durumunda büyük destek verebileceğimi söyleyebilirim. İllede ben olacağım diye bir şey söz konusu değil..