Yeni Bakış'tan Özlem Çimendal'ın haberine göre, KKTC’nin içerisinde bulunduğu sosyal açmaz ve ekonomik problemlerin toplum içerisinde bazı travmalar ile kendini ciddi anlamda gösterdiğine dikkat çeken Sağlık Psikoloğu Şerife Çelik, verilen sinyallerin doğru algılanarak toplumsal çöküşün önüne geçilmesinin ivedi olduğunu vurguladı. 

"Olumsuz toplumsal gelişmeler bireyler üzerinde kötü etki yaratıyor" 

Son zamanlarda hayatını sonlandıran bireylerin toplumda sıkça gündeme gelmesinin nedenlerinin sosyal açıdan ve toplumsal temelde değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Çelik, toplumsal baskı ve toplumsal gelişmelerin bireyler üzerindeki etkilerinin önemine dikkat çekti. Toplumsal baskıların da bireyler üzerinde ciddi etkileri olduğuna vurgu yapan Çelik, “Bu tarz olaylarda özellikle toplumsal baskıların dayanılmaz bir hale gelmesi en büyük etken. Bireyin hayatını sonlandırma düşüncesinin aşama aşama gerçekleştiğini unutmamalıyız. Üç şekilde hayat bulmaktadır bu aşamalar. Hayatı sonlandırma düşüncesi, girişimi ve sonuçlanması şeklinde evreleri vardır” dedi. 

"Cinsiyete göre farklılık gösteriyor" 

Bu aşamaların cinsiyete göre farklılıklar gösterdiğine işaret eden Çelik, erkeklerin daha şiddet içerikli ve kesin sonuç getirici araçlar kullanırken, kadınların daha duygusal ve hafif araçlar vasıtası ile bu eylemleri gerçekleştirmeyi tercih ettiğini ifade etti. 

“Aileden rol model alıp almadığı çok önemli”

Ailede daha önce kendi isteği ile hayatını sonlandırmış bireylerin olmasının da bu düşüncede olan birey için model oluşturma durumunu beraberinde getirebileceğine de dikkat çeken Çelik, “Kişilerin hikayeleri çok önemlidir. Özellikle birey ergen dönemde ise nasıl etkilenmiştir sosyal açıdan bunlar da çok önemlidir” ifadelerini kullandı. 

“Toplumsal travmalar, çöküş ve en uç noktası olan üzücü olayların nedenleri acilen araştırılmalı”

KKTC’de toplumsal travmalar ve bunların en uç noktası olan olayların yaşanmasının nedenlerinin acilen araştırılmasının zamanının geldiğine dikkat çeken Çelik, “Küçücük toplumda son zamanlarda yaşanan travmalar gittikçe artarak çeşitlenmeye başlamıştır. Bunun birçok nedeni olabilir ancak unutmayalım ki her olayda biz de toplumu oluşturan tüm bireyler olarak sorumluyuz. Bunun bilincine vararak, yaşanan bu tarz istenmeyen veya üzücü toplumsal travmaların nedenlerine oluşma sebeplerine ve önlenmesi için gerekli birimlerin hayata geçirilebilmesine özen göstermeliyiz” ifadelerini kullandı. 

"Travmalarda, toplumsal çöküşlerde en büyük neden “iletişimsizlik”

Zaman zaman infiallere de neden olan toplumsal olay ve travmaların en büyük nedeninin iletişimsizlik ve iletişimde yaşanan sorunlar olduğunun altını çizen Çelik, insanların sosyal baskı ve toplum şartlarından dolayı oluşan toplum baskısının bir yerden sonra başa çıkılamayacak dereceye gelmesi ile kendini göstermesi olduğuna vurgu yaptı. 

“Toplumdaki tüm birey ve kurumlar aynı ölçüde sorumlu”

Toplumsal sorunlar ve çıkmazlardan o toplumu oluşturan tüm bireyler ve toplumun tüm kurumlarının aynı ölçüde sorumlu olduğunu yineleyen Çelik, “Her türlü kurum ve kuruluşun birçok şeyde sorumluluk alması gerekmektedir. Bireyin sadece hayatını sonlandırması sorunu değil konu, bugün bir uyuşturucu madde bağımlılığının da sonucunun hayatı sonlandıracağı gerçeğinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Yine aynı şekilde bireyin trafikte hızlı araç sürmesi, şiddet sergilemesi de aynı sonucu doğurabilecek davranışlardır.  Önemli olan ilgili kurum ve birimlerin sosyal açıdan alttan mesaj vererek gelen travmatik gerçekleri ele alarak çözüm yolları üretmesidir” diye konuştu. 

“Toplumun çıkmazlarına çare bulunamıyor”

Devletin tüm organlarının yaşananlardan sorumlu olduğuna vurgu yapan Şerife Çelik, “Bu olayların artış göstermesi, bize önlem almakla sorumlu bireylerin toplumun çıkmazlarına çare bulamadığını bize göstermektedir. KKTC toplumu 1974’ten bu yana birçok bunalımdan geçmiş bir toplumdur” dedi. 

“Teknoloji ile birlikte yaşam, çalışma şeklimiz ve sorunlarımız da değişiyor”

Teknolojinin hızla gelişmesi ile birlikte yaşam ve çalışma şekillerinin ilişkilerin değişmesi ile de bireylerin sosyal ve ekonomik yaşamlarında da farklılıklar olduğuna işaret eden Çelik, bunun da beraberinde çok farklı bireysel ve toplumsal çıkmazları getirdiğini savundu. 

"İnfialler yaşanmadan önce sinyaller veriliyor"

Toplumsal travmalar ve çıkmazda olan bireylere toplumu oluşturan diğer bireylerin yaklaşımının da çok önemli olduğunun altını çizen Çelik şunları söyledi: “Toplumda yaşadığımız ve derinden hissettiğimiz birçok vakada aslında bireylerin olaylar yaşanmadan önce birçok sinyal vermiş olduklarını görüyoruz. Olaylar patlama noktasına gelmeden önce bu bireylerin psikolojik birtakım rahatsızlıklar içerisinde olduğu veya sağlıklı düşünme yetisini kaybettiği çıkarımını yapabiliyoruz. Madem ki bize önceden işaret ve sinyaller veriliyor biz de hepimiz aynı oranda sorumlu olmak kaydı ile bu sinyalleri alarak neler yapabilirizin peşine düşmeliyiz. Görmezden gelerek umursamayarak bu olayların engellenmesine değil, artış göstererek daha da şiddetlenmesine neden olmaktan başka bir şey yapmamış oluruz. Sorunlarının veya kendisinin görmezden gelinmesini gören çıkmazda olan birey bu davranışlarını daha da şiddetlendirebilir ve kendisinin farkına varılmasını isteyebilir. Kendisini umursanmayan olarak hisseden birey de diğerlerini umursamayarak benden sonrası düşünsün artık diyerek hoş olmayan bazı davranışlarda bulunabilir” diyerek, toplumsal travmalar ve çıkmazların doğru değerlendirilerek çözüm yollarının ilgili makamlarca hayata geçirilmesine vurgu yaptı. 

“Hasta, rehabiliteye suçluymuş gibi polis nezaretinde getiriliyor”

Çelik, KKTC yasalarına da dikkat çekerek, ülkenin tek rehabilitasyon merkezi olan Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne getirilen yatılı hastaların suçluymuş gibi polis denetiminde işlemlerinin yapılmasının da bireylerin psikolojilerinde ciddi olumsuzluklar oluşturabildiğine dikkat çekerek, polis desteğinin daha profesyonelce sağlanması gerektiğine işaret etti. Bu noktada polislere de ciddi sorumluluk düştüğüne vurgu yapan Çelik, psikolojik açmazda olan veya problemler yaşayan bireylerin rehabilitasyon merkezlerine yatılı tedavileri için getirilmelerini sağlayan ve denetim altında tutan polis olgusunun da farkındalıklı ve hastanın halinden anlayabilecek donanıma sahip eğitimden geçmesi gerektiğini kaydetti.