Mart ayında İstanbul Sözleşmesi’nin Türkiye’de feshedilmesi ile birlikte yeniden alevlenen tartışmalar arasında, ülkemizde de gün aşırı yaşanan kadına şiddet olayları en ciddi ve aşılması gereken sorunlarımızdan biridir.

            Her bir şiddet haberi, Türkiye basınından yansıyan her bir kadın cinayeti haberi hepimizi derinden sarsarken, bizlere “Ev İçi Şiddeti Önleme ve Ev İçi Şiddet Gören Kişilerin Korunmasına İlişkin Yasa”nın önemini bir kez daha hatırlattı.

            Gazetelerin adli haberlerin aktarıldığı sayfalarına bakın, her gün mutlaka bir şiddet olayını göreceksiniz. Haberleri taradığımızda, veriler şunu gösteriyor ki, şiddeti uygulayanlar, şiddet mağdurlarının en yakınındakiler oluyor.  Bu haberlere her gün bir yenisi ekleniyor.

            Bu şiddet olaylarının sonunun gelmesi için, canla başla çalışan örgütlerimiz var. Hazırlanan yasa önerileri, polis bünyesinde oluşturulan Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Şubesi var. Artık bu konularda daha fazla toplumsal farkındalık ve bilinçlenme var.

            Türkiye’den bir istatistik paylaşmak istiyorum.

2020 yılında Türkiye genelinde işlenen 527 kadın cinayetinde 373 kadın öldürüldü, 263 kadın ve aile bireyi de yaralandı.

2021 yılının ilk iki ayında ise 96 kadın cinayeti gerçekleşti.

Çoğu kadın cinayeti de verilere bakıldığında herkesin gözü önünde gerçekleşiyor. Ve öldürülen kadınların çoğu da daha önce polise suç duyurusunda bulunmuş olan kadınlar.

Kıbrıs’ın kuzeyinden de bir veri paylaşalım.

Polis Genel Müdürlüğü’ne bağlı “Kadına Şiddete Müdahale Şubesi” verilerine göre; 2018 yılında 103, 2019’da 1051, 2020’de 1063, 2021’in Ocak ve Şubat aylarında 141 kadının şiddet gördüğü kayıtlara geçti.

Bu rakamlar gerçekten de ürkütücü. Hele bu rakamların bir de buz dağının görülen kısmı olduğunu hesaba katarsak, duyulmayan, görülmeyen, ihbar edilmeyenlerle bu rakamlar daha yukarılara çıkacaktır.

Şiddet kelimesi genel olarak, “Aşırı duygu durumunu, bir olgunun yoğunluğunu, sertliğini, kaba ve sert davranışı” ifade etmektedir. Kelimenin kökeni ise, saldırgan davranışları, kaba kuvveti, beden gücünün kötüye kullanılmasını, yok eden eylemleri, taşlı, sopalı, silahlı saldırıları, bireye ve topluma zarar veren etkinlikleri ortaya koyar.

Uzmanlara göre kadına şiddetin de birkaç türü vardır.

Fiziksel şiddet.

Kadına zorla bir şey yaptırma, kadının iradesi dışında gerçekleşen eylemleri içerir. Vurma, vücuduna zarar verme, tokat atma, tekme atma gibi eylemleri içerir. Fiziksel şiddet günümüzde görünen en sık şiddet türüdür.

Psikolojik şiddet.

Kadını küçük göstermek, sürekli bir şekilde ithamlarda bulunmak, fikirlerine saygı duymamak ve önemsememek, ses tonunun yükselmesi, kadının karşısına çıkan fırsatlarda engel olma gibi eylemler psikolojik şiddetin en temel noktalarıdır.

Ekonomik şiddet.

Ekonomik şiddet de yine günümüzde çok sık rastladığımız bir şiddet türüdür. Kadının parasını denetleme, parasını alma, çalışmaya zorlama, eğitim engeli gibi durumlar bu şiddet türünün göstergesidir.

Kadına yönelik şiddet, geçmişten günümüze kadar sosyal bir sorun olarak devam etmektedir.

Kadına yönelik şiddetin önüne geçmek için, kadının ekonomik özgürlüğünün artırılması,

farkındalık yaratmak adına eğitim ve seminer programlarının daha sık ve her bölgede düzenlenmesi, suçluların en ağır cezalara çarptırılması ve cinsiyet ayrımcılığına yönelik yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Ve son söz:

“Korkma, gücünün farkında ol, sıra sana gelmeden sesini çıkar!”