Bugün bazı tahminler veya spekülasyonlarla dolu bir yazı yazalım mı?

Haydi yazalım!

Vallahi yazalım!

Mesela nasıl başlayalım?

Mesela, “hükümet kanadı dünkü Meclis oturumunda neden nisap sağlayamadı?” sorusuyla başlayalım mı?

Başlayalım!

-*-*-

Hükümetin nisap sağlayabilmesi için, HP’den istifa edip bağımsız olan üç vekilin desteği alınıyordu değil mi?

Evet alınıyordu!

Bu üç vekil, “sıfır karşılık”la mı partilerinden istifa edip, bu desteği veriyordu?

Tövbeler tövbesi ama Allah’ı görünür kılıp, O’na açıklama yaptırsanız ve bana dese ki, “evet, bu üç vekil vatan sevgisiyle destek veriyordu”; “hade yahu sen da” der, Allah’a da karşı gelirdim!

Kimse kimseyi kandırmasın!

Bu üç vekilin mutlaka vardır aldığı bazı sözler!

-*-*-

Haaa sakın yanlış anlamayın; üçüne de kefilim, elbette vatan sevgilerinden şüphem olamaz!

Hele iki “Hasan”ı yakından tanırım, vatan sevgilerinden asla şüphe etmem!

-*-*-

Ama bu ülkede sistem böyle çalışıyor!

Herkes vatanını çok seviyor!!!

Hele hele milliyetçi kadro daha çok seviyor ama vatanın önünde kendilerini sevmediklerini söylemiş değilim!

-*-*-

Vatan sevgileri, Atatürk sevgileri falan tartışılmaz!

Milliyetçi kesimin şu anda “Atatürk sevgisi” “örtülü ödenek” usulü “pek bilinmez” bir halde ya o da ayrı bir mesele!

-*-*-

Bizim milliyetçi kesim, “mevcut siyasi sistemi” en ileri safhaya o kadar iyi taşımış durumda ki; artık açıklamalarında falan “Atatürk” kelimesi asla geçmiyor!

Hele bazıları, “Atatürk” diye sorun; “ismini hatırlıyorum ama kimdi yahu?” diyecek!

Bu arada UBP’de Cuma’ya giden vekil ve vekil sevdalısı sayısı hızlı bir artış sergiliyor…

N’absınnnnar, sistem böyle!

-*-*-

UBP’li kardeşlerimiz “Atatürk”ü elbette çok seviyorlar ama şu anda Atatürk’ü sevmek, siyasi sistem gereği, ilk seçimde tumba olmak anlamına gelebiliyor ne yazık ki!

Sevmediklerinden değil!

Sistem öyle!

Sistem bunu emrediyor!

-*-*-

Haaa bu arada belirtmekte fayda var; UBP darmadağın durumda…

Bir çok vekil hem genel başkana hem bir birine küskün…

Genel Başkanlık yarışı durmak bilmiyor…

Ve bu konuda neyin – ne zaman olacağı belli değil…

-*-*-

Dönelim nisap sağlanamaması ve Meclis’in bugüne ertelenmesi ile ilgili meseleye…

Serdar Denktaş Meclis’ten bir ay izin aldı.

Gelmeyecek, gelemeyecek.

UBP’nin 20 vekili var… Ancak biri Hüseyin Özgürgün… İstanbul’dan online oturumlara katılmasına müsaade etseler, nisapta sıkıntı olmaz ama Meclis henüz online oturumculuğa geçmedi!

Haliyle UBP oluyor 19…

DP 3 vekil, YDP 2 vekil…

Ediyor 24…

3 de bağımsız ediyor 27…

DP’nin 3 vekilinden biri olan Serdar Denktaş izinli olduğunda; ediyor 26…

Kafalar karışmasın; 3 bağımsıza mutlak ihtiyaç var anlayacağınız…

E sistem gereği, 3 bağımsız vekilden biri şu anda bir şey istemişse ve vermemişseniz; nisap da oluyor “intitaktani mintitaktani!”…

Yani zurna!

-*-*-

Peki çözüm?

Galiba erken seçim en iyisi…

Bu rezaleti erken seçim temizlesin!

Da mevcut seçim sistemi ile seçime gitmek, ayrı bir intihar!

-*-*-

Ne zaman erken seçim?

İlk fırsatta…

-*-*-

Ve tabii ki belirtmekte fayda görüyorum, çevreden edindiğim ufaktan bazı izlenimlerle, YDP’de müthiş bir yarış söz konusu…

Sanki Bertan Zaroğlu önde gibi duruyor…

Elbette sonucu demokrasi belirler ama Erhan Arıklı’nın “son dönemlerdeki alışılmışın dışında”, çok gergin ve kızgın olmasının en önemli sebebi Zaroğlu’nun gücüdür diye yorum yapmak istiyorum…

Şunu da yazabilirim; Zaroğlu kazanırsa öteki taraf dışlanmaz… Ama Arıklı kazanırsa, Zaroğlu tarafı dışlanır… Görüntü bu… Ve Zaroğlu dışlanırsa, öteki partilere zorunlu kayış söz konusu olabilir…

İzleyip göreceğiz…

-*-*-

Gelelim sistemin biraz daha ayrıntılı açıklamasına…

KKTC’de mevcut siyasi yapı, “partim iktidara gelsin, ben bir şeyler alayım” şeklindedir.

Geri kalmış demokrasilerin tümünde bu vardır.

-*-*-

Partim ve ben…

Ben ve partim…

-*-*-

Meclis’teki siyasi partilerin tümünde bu “mantık” veya “bu yapı” farklı oranlardadır ama kesinlikle vardır.

Partim kazansın, hükümete gelsin ve ben de bir şeyler alayım.

Nedir bu bir şeyler?

Makamdır.

Mevkidir.

Yönetim kurulu üyeliğidir.

Hısımı, akrabayı işe koydurtmadır.

Ucuz ve uzun vadeli; hatta “sıfır geri ödemeli” kredidir… (En güzeli da bu be gardaş; çok çekici)…

En kısa şekliyle, “haksız kazanç”tır!

Maddi ya da manevi!

-*-*-

Efendim, siyasete girenler bunu değiştirmek istemez mi?

Elbette bazı partiler veya siyasiler bundan mutlu değildir.

Değiştirmek de isterler ama bu kez de alışmış olan ahali yani partilileri kendilerini zorlar!

“Biz sizi bunun için seçtik?” demeye başlar!

Sorular eklenir:

“Ne yahu seçtik sizi atamayasınız bizi müdürlüğe diye”…

“Me be gardaş, benim oğlanı işe koymayasınız diye seçtik sizi?”…

“Benim kredi işi ne zaman olacak?”…

-*-*-

Bunun solu ve de sağı yoktur ha!

Sağcıyı, sol bir hükümet bir yere atayamaz; solcuyu da sağ bir hükümet bir yere atayamaz!

Yerler!

Bağır çağır bir olurlar!

-*-*-

Hatta ve hatta, Türkiye’den de bazı kişiler, bazı atamalara kesinlikle müdahale eder…

Mesela UBP’de bir adayın genel başkanlık yarışını kazandığı anda, öteki adayın Ankara’daki abisi devreye girmedi mi?

Sistem bu!

N’absınnnar!

Sistemi mi çiğnesinler?

-*-*-

Sistem böyle olunca da ne oluyor?

Dün olduğu gibi, Meclis nisaba takılabiliyor!

-*-*-

Bağımsız destekçilere veya o bağımsızlardan birine ne söz vermiştiniz?

Ben bilmiyorum!

Ayrıca bana ne!

Sözünüzü tutun, nisap sağlansın ya da erken seçime zorlanacaksınız!

İşte o zaman ortalık tam allem gallem olacak!

UBP’de kim aday olacak ya oğlum?

Partililer mi seçecek?

Aouuuuv seyredin cümbüşü!

Lefkoşa’da şu anda aday adayı sayısı en az 50!

Mağusa ateşten gömlek!

E Girne?

Aouuuv da Omorfo?

Ya Lefke?

Ammman anam!

Ortalık gene karışacak!

-*-*-

Nasıl dediniz pandemi mi?

Hade yahu, öyle bir şey yokmuş diyorlar!

Yalanmış!

Yoksa yalan olmasaydı, bizimkiler çoktan aşı bulmuştu!

-*-*-

Sahi aşı demişken; Kıbrıs sorununa nasıl çözüm bulunacağı yerine; Londra’daki sağcılar ve solcular toplanıp da Boris Johnson’a ulaşmayı başarsalar; bize 400 bin kadar Astra Zeneca alsalar ne iyi olurdu değil mi?

Tahsin bakanım ilgilense bu meseleyle fena etmez diyorum!

Londra’da kendisi gibi arada bir silahlanıp dağa çıkmayı hayal eden çok milliyetçi var!

KKTC’ye aşı baksınlar be abi!

Lobicilik, lobicilik diyorlar, öldürünüyorlar!

İşte fırsat!

Buradaki otelcilerimiz parasını ödeyeceklerini söylemişlerdi; inşallah onlar da cırlamaz ki bu da ayrı bir mesele!

N’absınnnar, sistem böyle, sistem böyle!