Eğer kendi ayaklarımız üzerinde durmaksa asıl hedef; “hamaset” değil, “para” öncelik olmalı mı olmamalı mı?
Doğrudan sorayım soruyu, evelemeden ve gevelemeden: 
“… Efendiler, hanım efendiler… Refikler, refikalar… Değerli hemşeriler; çözüm için her yol mübah mı?”

-*-*-

Çok mu Makyavelist oldu?
Üstelik “hangi çeşit bir çözüm”dür söz ettiğimiz?

-*-*-

Niccolò di Bernardo dei Machiavelli; hem tarih hem de siyaset biliminin önemli ismi!
“İlkesiz siyaset”in mucididir dersem, uygun mu?
Veya O’na mal edildiği gibi, “hedefe ulaşmak için her yol mübah mı?”…

-*-*-

Çok karışıyor her şey…
Bizim hedefimiz nedir?
Var mı bir hedef?
Ve o hedefe giden her yolu mübah sayan ilkesiz bir siyaset “ok” mi?

-*-*-

Mantık yürütelim!
Hedefimiz “egemen eşit iki devletli çözümse”, yolumuz nedir?
Yok eğer “federasyona talim”se; yolumuz hangi yoldur?
Biber acıdır!
Yolumuz veya rotamız da yoktur!
Dolayısıyla “yolsuzluk” çoktur ve acı biber, önümüzdeki tek çözümdür!

-*-*-

Yoksa, gündelik, günlük, anlık siyasetler bize yeter mi?
Her hangi bir programa, plana ihtiyacımız sıfır mı?
Anavatan yanımızdaysa, “Dünya yansa umurumuzda olmamalı mı” mesela?

-*-*-

Görmeden, bilmeden, anlamadan, “Bu diziyi madem ki TRT yapıyor, kesin muhteşemdir” demek ya da hiç görmeden, “Madem TC bu işe para veriyor, en baştan red” mi?
Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Sonuçta dizimizin ebesinin örekesi açıkça karşımıza çıkınca; “sağcılarımız” sükut-u hayal, solcularımız “mus mutlu”?
Siyaset bu mu?
Bu mu olmalı?

-*-*-

Ve şimdi bu kısa “önsöz” kabilinden saçmalamanın akabinde, meseleye doğrudan giriş yapıyorum ve soruyorum: “Bugün hava nasıl olacak?”
Pardon, soru bu değildi!
Peki neyi sorayım?
Mesela, dün Maliye Bakanı bir ödeme açıklaması yaptı, aklıma takıldı; “Bu ay sonu maaşlar ödenecek mi?”
Kerhaneler kesin olarak 27’sinde kapılarını açacak mı?
Kadın satışı mübah mı?

-*-*-

Turist gelecek mi?
Nasıl gelecek?
Tüm Dünya’da bir hareketlilik var; bizim havaalanına konacak “tayyare” olacak mı?
Yarın mesela hamaset ağırlıklı siyasetimiz gereği, Maraş’ta bir adım daha atarsak, bunun karşılığı olarak, Güney’den turist geçişi konusunda Rumlar da adım atar mı?

-*-*-

Siyaset?
Evet, siyaset, devletin yönetimi için yapılan “şey”dir!
Bizde, hangi konuda “siyaset” yapılıyor?

-*-*-

UBP’ye genel başkan seçilmesi konusunda bile yetkili değiliz arkadaşlar!
Türkiye’de bir abi siyasetçi, “… olmadı canım” dediği anda, 7 bin üyenin oylarını çöpe atan bir en büyük partimiz var!
Nedir dediğiniz?

-*-*-

Ve bu durumu gayet normal karşılayan bir de ahalimiz!
Bu duruma karşı çıkmayan iktidar partimiz!
Düşünün, 7 bin UBP’li oy verdi; genel başkan seçecek, Türkiye’den bir abi, “olmadı” dedi; seçim iptal oldu!
Ve o 7 bn kişi içerisinden bir kişi çıkıp da “what’s going on?” diyemedi!
Demedi!

-*-*-

Peki deseyedi ne olurdu?
Deli mi ki diyecekti!

-*-*-

Girne Hastanesi, Güzelyurt Hastanesi bitmedi!
Özellikle Girne Hastanesi neden bitmedi?
İhaleden dolayı!
Peki ihale ne oldu?
Ersan bey iptal etti!
Neden?
Müteahhitler şey etmesin diye!
Müteahhitler nasıl şey edecekti?

-*-*-

“Tüzük” gereği ihaleye giremeyecek olan müteahhitler, çok özür dilerim ama “büzük” gereği siyasetin bu kararı vermesini sağladı!
Peki vatandaş?
Kimsenin umurunda değil ki!
Peki hastane bitmedi?
Bize ne!
Kardeşim hastaneden söz ediyoruz, diskodan değil!
Bana ne!

-*-*-

Siyaset nerede?
“Bayraaaak, vataaaaan” diyorduk, siyaseti idare ediyorduk; “Anavatan da yanımızda” diye ekleyip, götrüyorduk!
Şimdi mi?
Şimdi, “Bayraaaak, vataaaaan” devam, bir tek yanına “İnşallah”ı ekledik, vesselam!

-*-*-

Bu mudur?
Budur!
Siyaset budur!

-*-*-

Egemen ve de eşitiz!
Peki, egemen ve de eşit olduklarımız aşılarını salınıyor, sistemlerini kurmuşlar, açılıyorlar, saçılıyorlar, turist kabul ediyorlar, kafelerini, restoranlarını açıyorlar; çok affedersiniz biraz sinirlerim bozuk, Kıbrıslı deyişiyle “şeyleri, şeylerine denk” yani!
Bizde?
Bizde, zamanında “cafe” ruhsatı almışsa bir işletme, çatır çatır “cafe”sinde “bira” ve “alkolün her türünü” satıyor; adı veya kaydı “bar”sa, aylardır sahipleri ağızlarını ayaza açmış bakıyor!

-*-*-

Bileklik sistemi getirmişler; siyasetimiz dışı gruptan kardeş; kolunda bileklik, markette alış veriş yapıyor!

-*-*-

Evet siyaset…
İlkeli siyaset…
Dik duruş sergileyen siyasetçilerin bulunduğu siyaset…
YDP gibi değil!
UBP gibi hiç değil!
Üzgünüm ama denenmişler, DP ve CTP, hatta TDP gibi de değil!

-*-*-

Anlık, dakikalık, saatlik, günlük, haftalık, aylık değil; yıllık hatta 10 yıllık ve de yarım asırlık siyaset!
Talimat, itaat, yardım, destek ve biat içermeyen siyaset…
Sadece muhalefette “siyaset” değil!
İktidarda da “doğru ve düzgün siyaset”!

-*-*-

Zor mu?
“Evet zordur, hatta imkansızdır” diyorsanız; “yapmayın” o zaman!
Çekilin, kayyum atasınlar!
Ya da kaymakam, vali falan!
Hatta muhtar, desteban!

-*-*-

Sonuç mu?
Siyaset iflas!
Ne diyebiliriz ki!