İnsan kendini bildikten sonra, siyasi görüşünün değiştiğiyle ilgili eleştirilere veya suçlamalara yanıt vermesine bile gerek yoktur aslında…

Kişilerin hatta siyasilerin veya partilerin; ya da her insanın bir çok konuda siyasi duruş değiştirmesi kadar doğal bir olay olamaz!

Ancak bunu kişisel gelir, örneğin para alarak yapmak, ahlaksızlıktır!

Ve bunu sırf seçim kazanmak – bir başka deyişle koltuk sevdası uğruna yapmış olmak ise daha büyük utanmazlıktır!

-*-*-

Siyaset yapmanın temeli ideolojidir.

İdeolojik temeliniz mutlaka olmalıdır.

O temel üzerine sağlam bir yapı oluşturmak, tutarlı bir siyaset olacaktır.

Ve seçmen o tutarlılık sayesinde size güvenecektir.

-*-*-

Mesela “federal çözüm” gayet iyi biliniyor ki, temelde bir Türk tezidir.

Kıbrıs’ta Rum tarafı için “federasyon”, Türklere verilen en büyük “taviz”dir.

-*-*-

Geçmişte federal çözümü savunan veya “bağımsız, ayrı bir devleti” talep eden insanların, bugün farklı noktalarda olması da yanlış değildir.

Sadece, yukarıda da belirttiğim gibi, bunu seçim kazanmak için yapıyorsanız, koltuk için yapıyorsanız, yanlıştasınız hatta ahlaksızlık noktasındasınız.

-*-*-

Şu anda “Bağımsız KKTC” iddiasındaki en önemli aday kimdir?

Ersin Tatar!

UBP, 1977 ve 1979’daki federasyon tezlerinin ve federal çözümü sağlamlaştıran11 Nisan 2014’teki Eroğlu – Anastasiades mutabakatının imza sahibi midir?

Evet öyledir!

-*-*-

En önemli rakiplerinden biri kimdir?

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman!

Erhürman’ı bilemem ama partisinin, “federal çözüm yanlılığı ve Türkiye ile ilişkileri”, 1970’li yıllardan günümüze çok ciddi değişim sergilemiştir.

-*-*-

Her iki siyasi grubun “ideolojik temelleri” çok farklıdır.

Ancak, Türkiye ile ilişkileri ve günün koşulları gereği, o temellerin üzerine kurdukları bina veya çatı her zaman aynı olabilmiştir!

-*-*-

Kuzey Kıbrıs’ta siyasi temel ne isterse olsun, siyaset yaparken en belirleyici unsur, yine “şartlar” gereği, Türkiye ile ilişkilerdir…

-*-*-

Türkiye ile ilişkileri 1980’ler öncesinde “sıfır” olan CTP’de;  ideolojik temel üzerindeki çatı, Türkiye’nin istediği mimari projeye uygun olduğu müddetçe, o ilişkiler “100” puanlık dahi olmamış mıdır?

Olmuştur!

-*-*-

Peki Mustafa Akıncı?

Veya içinde olduğu – başkanlığını yaptığı tüm partiler?

İdeolojik temelinde “iki farklı çimento ve iki farklı demir” olan TKP’nin bölünme süreci yaşandığı dönemi hatırlayalım…

1990’lı yılların ikinci yarısındaydık…

Alpay Durduran ve arkadaşları partiden kovulmuştu.

Neden?

Çünkü Alpay Durduran ve arkadaşları, Mustafa Akıncı’ya göre, “Türkiyesiz politika yapmak” istiyordu.

Ve yine Mustafa Akıncı’ya göre, “Türkiyesiz politika olmazdı. Olamazdı.”

-*-*-

Demek ki neymiş?

Siyasetimizin önemli aktörlerinin görüş ve düşünceleri değişebiliyormuş.

-*-*-

Günün şartlarına göre, hani “konjektür” müdür nedir ona göre; bu değişmeler normal mi?

Tekrar ediyorum, normaldir.

-*-*-

Şimdi “Serhat, sen değiştin” diyor bazı kişiler.

Neden?

Çünkü Ersin Tatar’ı çok seviyorum…

Birlikte aynı şirkette, aynı patronla çalıştım, yanında da çalıştım…

Yedim, içtim, siyaseten belki hep ayrı da düştüm.

-*-*-

Haaa öteki adayları sevmediğim anlamını çıkarmayın; siyaset bir yana; 11 adayımızı var, tümü için canımı feda eder, kavgaya da girerim. Hepsi çok değerli kişilerdir.

-*-*-

“Ersincisin” diyerek, benim siyasi düşüncelerimi eleştirenlere gerçekten sormak istiyorum; “kendimi bildim bileli, Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili düşüncem hiç değişmedi. Eğitim, konut, çalışma yaşamıyla alakalı temel inançlarımda zerre değişiklik olmadı.

Eğer olur da Ersin bey veya Mustafa bey ya da Tufan bey, Kudret bey, Serdar bey, Erhan bey veya diğer arkadaşlar bir gün “Serhat, Kıbrıs sorunu sence nasıl çözülmeli?” diye sorarsa, 1980’lerde ne demişsem, aynısını söylerim!

“En doğrusu, üniter devlettir” derim.

“Federasyon, son noktamdır” diye eklerim.

“Türkiye, başka bir çözüm modelini asla desteklemez, destekleyemez” diye de mutlaka seslenirim.

-*-*-

Kim değişti?

Kimler değişti?

Neden değişti?

Bu soruları önce ayrıntılı ve kapsamlı bir şekilde yanıtlayın…

Sonra başkalarını suçlayın, eleştirin ve hatta yerden yere vurun!

-*-*-

Bu değişenler, günün koşulları gereği mi duruşlarını farklılaştırdılar ki bu siyasette çok normaldir; yoksa tek bir amaçları mı vardı?

Seçim kazanmak mıdır o tek amaç?

Değişmiş gibi yapmanın tek hedefi koltuk mudur?

-*-*-

Sayın Akıncı, 20 sene önce “Türkiyesiz olmaz, tek çözüm modeli KKTC’nin tanınmasıdır” demedi mi?

Sayın Tatar’ın partisi, federal çözümün icadı çalışmalarında yer almadı mı?

Sayın Erhürman’ın partisi, hiç mi değişim yaşamadı?

-*-*-

Eğer bu değişim süreçleri, tekrar ediyorum, siyasi konjektür gereğiyseydi, toplumun veya halkın çıkarı gereğiyseydi, “nerden baksan tutarsızlık” derdim yine ama normal karşılardım da; eğer bu değişiklik sırf “koltuk merakı” içinse; o zaman durum değişmektedir değil mi?

Tekdir sizindir!