Yeni Bakış'tan Deniz Abidin'in haberine göre, Tel-Sen Başkanı Tamay Soysan, gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin vatandaşın öz kaynaklarını gözlerini kırpmadan sermayeye peşkeş çektiğini vurguladı. Yeni Bakış’a çarpıcı değerlendirmelerde bulunan TEL-SEN Başkanı Tamay Soysan, vatandaşın ülkenin öz kurumlarını tek tek satanlardan hesap sorması gerektiğini ifade etti.

“Halkın iletişim hakkı tekele devredildi”

Tel-Sen Başkanı Tamay Soysan, GSM lisanslarının devri süreci ile birlikte, halkın iletişim hakkının tekele deveredildiğini vurguladı.

Soysan, gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin vizyonsuz olduğuna vurgu yaparak, hükümetler tarafından ekonomik işbirliği paketleri çerçevesinde, iletişimin daha da ileriye taşınması yerine tekelleştirildiğini söyledi.

Soysan, sürecin böyle devam etmesi halinde, kartelleşmenin hayat bulacağına dikkat çekti. Soysan, geçmişte Telekomünikasyon Dairesi’nin ve devletin büyük bir geliri durumunda olan GSM hizmetlerinin gelir paylaşımı adı altında GSM lisanslarının Bakan Hasan Taçoy döneminde devredildiğini anımsattı. Soysan, o dönem 300 bin abone olmasına rağmen, Telekomünikasyon Dairesinin yılda 108 milyon lira geliri olduğunu hatırlattı. 

“Hazineye giden para 70 milyon lira”

Bu miktarın devletin kasasına gittiğine vurgu yapan Soysan, şöyle devam etti, “Burada bir fark var. 108 milyon lira ile birlikte Telekomünikasyon Dairesinin verdiği hizmetlerle elde edilen gelirlerle birlikte yılda 171 milyon lira geliri oldu. Ancak süreç içinde daireye gerekli yatırımların yapılmaması ve GSM lisanslarının devri ile sözde iletişim vergisi adı altında devletin kasasına para düşecek ve bir kaybı olmayacak gözüyle bakılan bu uygulama maalesef geldiğimiz süreçte gösterdi ki şu an 950 bin GSM operatörü abonesi olması nedeniyle her iki operatörün ödediği iletişim vergisiyle hazineye giden para 70 milyon liradır. Bu ekonomik akıldan yoksun ve gülünç bir durumdur.”

“Kamunun malını sermayeye peşkeş çektiler”

Soysan, özelleştirmeye en başından beri karşı olduklarını ifade ederek, “Bu liberal uygulamaların ülkenin uluslararası bir ekonomik yaptırım gücü olmayışı ve bağımsız bir ekonomik yapının eksikliğinden dolayı, söz konusu uygulamaların ülkemize hem ekonomik, hem sosyal, hem de istihdam açısından bir fayda getirmediğini görüyoruz” dedi. 

Soysan, ülkede tek bir  doğru özelleştirme modeli olmadığını belirterek, yapılanın  kamunun malını sermayeye geçici palyatif yapıda devretme olduğunu kaydetti. Soysan, bunun adına literatürde peşkeş denildiğini belirtti. 

“Kalite, istihdam, rekabet artmadı”

Soysan, bu uygulamalara karşın iletişimde ucuzlama olmamasının yanında, kalite, istihdam ve rekabetin de artmadığına dikkat çekti. Soysan, havaalanının özelleştirildiğini örnek göstererek, KTHY’nin ortadan kaldırıldığını, hak ve kazanımların gerilediğini, KTHY çalışanlarının hala bugün sosyal devletin gerekliliği olan istihdam ve eşitlik politikası adı altında dahi çalıştırılamamakta olduklarını kaydetti. 

“Halk tüm bunları sorgulamalı ve yargılamalıdır”

Soysan, “En büyük örneklerden bir diğeri ise Sanayi Holding’in özelleştirilmesidir. Üretim ortadan kaldırıldı, kalite yerlerde sürünmektedir. Ucuzluk ve rekabet yoktur. GSM lisansları devredildi, iletişim potansiyeli artmasına rağmen devletin gelirleri artmadı. Bugün petroller özelleştirildi, peki ucuzladı mı? Hayır. Kalite artırıldı mı? Hayır. Elektrik üretimi de AKSA ile kısmen özelleştirildi. Fiyatlar ucuzladı mı? Hayır. Kurumun gelirleri alım garantisi adı altında AKSA’ya gidiyor. Su konusunda da durum aynıdır. Su da özelden geliyor. Su fiyatları ucuzlayacak denildi. Ancak dört katına çıktı. Kısacası özelleştirmelerin bu ülkeye fayda sağlamayacağı pratikte görülmektedir. Halk tüm bunları sorgulamalı ve yargılamalıdır” diye konuştu.