Selden etkilenen Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) çalışmalarını yakından incelediğini kaydeden Tatar, selde hayatını kaybeden vatandaşlar için Kıbrıs Türk halkı ve şahsı adına rahmet diledi, yaralılara geçmiş olsun dileklerini iletti. Tatar, Türkiye’nin tüm kurumlarıyla selden etkilenen bölgelerde olağanüstü bir çalışma yürüttüğünü belirterek, 23 günde çok büyük işler başarıldığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’de böyle bir felaketin ardından bölgedeki vatandaşlarla birlikte olmanın kendisinin gönlünden geçen bir vazife olduğunu söyledi. Akdeniz’deki Suriye kaynaklı petrol sızıntısına ilişkin, rüzgarın yönüne bağlı olarak sızıntının KKTC sahillerine zarar vermesi hususunda endişe yaşadıklarını belirten Tatar, “Rüzgarın da ters yöne esmesiyle bizim sahillerimize gelmedi.” dedi. Tatar, bu konuda olası tehlikeye karşı nasıl tedbirler alınacağına ilişkin Türkiye ile derhal temas kurduklarını ve çalışmalar yaptıklarını kaydetti. Cumhurbaşkanı Tatar, öte yandan KKTC’de Başbakanlık tarafından kurulan Koordinasyon Kriz Merkezi, bakanlıklar ve cumhurbaşkanlığınca oluşturulan Bilim Komitesi’nin yoğun çalışmalarıyla gelecekteki olası krizlerde nasıl tepki verileceğine ilişkin çalışmalar yaptıklarını belirtti. KKTC’nin sahilleriyle ve doğal güzellikleriyle cennetten bir yer olduğunu belirten Tatar, ülkenin en iyi şekilde korunması gerektiğini söyledi. 

Cumhurbaşkanı Tatar, 18 Eylül’de New York’a gideceğini belirterek, bir hafta boyunca burada Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de dahil olmak üzere bir takım temaslarda bulunacağını kaydetti. Guterres ile New York’ta istişareler yapacaklarını belirten Tatar, “Sonuç diyemeyeceğim çünkü Rum tarafının pozisyonu ve niyeti belli. Orada yan yana yaşayan iki ayrı egemen eşit devlet anlayışının kabul görmesi için olağanüstü bir gayretle çalışma içerisindeyiz.” dedi. Tatar, Kıbrıs Rum tarafının halen BM parametreleri ile hareket ettiğini belirterek, Kıbrıs Türk halkının 60 yıla yakın süredir kendi devletiyle kendi kendini yönettiğini hatırlattı.

Öte yandan Maraş açılımı ve pasaport meselesinin gündeme geldiğini kaydeden Tatar, Kıbrıs Türk halkının bir kısmının Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş anlaşmaları ile AB pasaportuna sahip olduğunu dile getirdi. Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimine işaret ederek “(GKRY’nin) Onların bunu bir tehdit unsuru olarak ‘şu politikayı sürdürürseniz pasaportları iptal ederiz’ şeklindeki anlayışı bize göre yanlış. Tutumları da esas itibarıyla tepki görmüştür. Bu meseleyi gergin hale getirmek, tırmandırmak doğru olmamıştır. Bu Güney Kıbrıs’ta da çok tepkilere sebep olmuştur. (GKRY lideri Nikos) Anastasiadis’in siyasetinin artık iflas ettiğini söyleyen de vardır.” diye konuştu. “Bizim oradaki esas niyetimiz oradaki insan haklarının daha fazla mağdur edilmemesi” Maraş açılımının ne kadar doğru olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını aktaran Tatar, “Bizim oradaki esas niyetimiz ve amacımız, oradaki insan haklarının daha fazla mağdur edilmemesi. 47 yıldır kapalı olan Maraş’a eski hak sahipleri şu anda bizim açılımımızla geri dönme imkanına sahip olacak.” dedi.

BM kararlarına ters düşmeden ve insan haklarına saygılı bir siyaset yaptıklarını belirten Tatar, “O sahiller, bütün o güzellikler Kıbrıs’ın malıdır. Kıbrıslı Türkler de orada hak sahibidir.” ifadesini kullandı. Tatar, Maraş açıldıktan sonra salgına rağmen burayı 200 binden fazla kişinin ziyaret ettiğini dile getirdi.