Anastasiadis’in Rum halkına dün akşamki seslenişini değerlendiren Ersin Tatar, “ eskimiş pilava su katarak bize yeni çorba diye yutturmaya çalışıyor. Rum-Yunan ikilisi bilsin ki, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisini içermeyen bir anlaşma Kıbrıs Türkü için asla kabul edilemez niteliktedir”dedi.

Tatar, açıklamasında şunları kaydetti:

“ Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Kıbrıs konusunda rol kesmeye, zamana oynamaya devam ediyor. Hayali, hidrokarbon sondaj çalışmalarını kullanmak,  hidrokarbon yataklarının cazibesi ile bölgesel ve global müttefikler toplamak , Kıbrıs Türk’ü ile Türkiye’nin arasının açılmasını kollamak, bunun için çaba göstermek ve 1974 öncesi koşullara dönmektir.

Rum liderin son zamanlarda ortaya attığı merkezi yanı zayıf federal çözüm formülü de, bugüne kadarkiler gibi, zaman kazanmaya, kafa karıştırmaya, çözümcü imajı çizerek Kıbrıs Türk Halkı’nın haklarını gasp etmeye devam edişini örtmeye yöneliktir.

Rum lider, halkına kanatları güçlü federasyonu neden önerdiğini anlatırken, ‘her kurumda etkin katılım aramak, azınlığın bu hakkını kötüye kullanması, çoğunluğun hakkını engellemesi tehlikesini getirir. Bu gerek bakanlar kurulu gerekse de diğerfederal kurumlar için geçerlidir. Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıslı Türklere verilecek geniş haklların devletin işlevselliğini bozacağını düşünüyorlar’ diyerek, bizi hala azınlık olarak gördüklerini, Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ve bizim olmazsa olmaz dediğimiz siyasi eşitliğimizi ve yönetime etkin katılım şartımızı reddettiğini bir kez daha ortaya koymuştur.

Anastasiadis ayrıca, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamına şiddetle karşı çıkmış, 2004 yılında AB muktesebatına girdiği Alman Büyükelçisi tarafından itiraf edilmiş, 1960 yılında BM tarafından onaylanmış bizim için vazgeçilmez olan bir uluslararası anlaşmayı ‘ çağdışı’ olarak nitelendirmiştir.

Bütün derdi Rum Devleti’ne dönüşen sözde Kıbrıs Cumhuriyeti ünvanını ve bunun kendisine getirdiği avantajları korumak olan Rum lider, konuşmasında, yeni bir ortaklık istemediğini, Kıbrıs Türk tarafının var olan Rum Devleti’nin egemenliği altına girmesini hedeflediğinini de ortaya koymuş oldu.

Rum liderin hiç bir şey olmamışcasına Guterres Çerçevesi ışığında Crans Montana görüşmelerine kalınan yerden devam edilmesi isteği ise toprak , mülkiyet konusunda kopardığı tavizlere , Türkiye’nin garantisinin kaldırılması tavizini de eklemek arzusudur.

Anastasiadis’in konuşmasında diğer dikkat çeken bir nokta da Türk tarafının görüşmelere başlanması için ileri sürdüğü  ucu kapalı, kısa zamanda sonuç almaya yönelik bir süreç konusuna hiç değinmemesidir.

Bu da demektir ki Rum lider Kıbrıs Türk tarafını daha uzun yıllar masa  başında oyalayabileceğini zannetmektedir.

Ulusal Birlik Partisi olarak Rum tarafının tutumu ile Kıbrıs konusundaki son gelişmeleri oluşturacağımız komisyon ile yetkili kurullarımızda mümkün olan en kısa zamanda değerlendirecek ve sonuçlarını halkımızla paylaşacağız.

Ancak şurası nettir; Rum tarafı, bizimle, Kıbrıs Türkü’nün hakkını, hukukunu, güvenlini gözeten bir anlaşma yapmak niyetinde değildir. Bizim yapmamız gereken , birlik içinde Devletimize sahip çıkmak ve uluslararası camia içinde hak ettiğimiz  yeri almanın yollarını bulmaktır.