Ulusal Birlik Partisi Cumhurbaşkanı Adayı, Genel Başkan ve Başbakan Ersin Tatar, BRT ekranlarından vatandaşa seslendi.

 OY KULLANMA ÇAĞRISI

Konuşmasının başında vatandaşa oy kullanma çağrısı yapan Tatar, “Ülkemize, Devletimize, haklarımıza, hukukumuza sahip çıkmak için 11 Ekim günü sandık başına giderek oylarımızı yeni bir gelecek için kullanacağız” dedi.

Başbakan, Yüksek Seçim Kurulu, Sağlık Bakanlığı ve Polisin en sağlıklı koşullarda oy kullanılması için her türlü önlemi alacacağını vurguladı.

Kıbrıs Türkü'nün, yok edilmek istenen bir topluluk noktasından, Devlet sahibi bir halk noktasına birlikte mücadele ederek ulaştığına işaret eden Tatar, bölgesel gelişmelere bakıldığında seçimin kritik olduğuna vurgu yaptı.

Dünyanın en önemli hidrokarbon kaynaklarının bu bölgede bulunduğuna işaret eden Tatar, Şu ana kadar yapılan çalışmalarda bu miktarın Doğu Akdeniz’de toplam 15 Trilyon metre küp Kıbrıs etrafında ise 3.3 trilyon metre küp olduğunun tahmin edildiğini, bölgede ayrıca, 55 milyar metre küp de petrol olduğunun öne sürüldüğünü hatırlttı.

Tatar, “İşte bu gerçekle birlikte Kıbrıs adasının ve doğal olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önemi daha da artmıştır. Rum tarafı bizi kendi egemenliğini sürdüreceği, Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkaracağı bir anlaşma yapmaya zorlamak istiyor. Crans Montana öncesinde, orada ve sonrasında yaşananlar bunun en açık göstergesidir” dedi.

Rumlar ve müttefiklerinin, Türkiye ve Kıbrıs Türklerini Doğu Akdeniz’deki zenginliklerden dışlamak istediklerine vurgu yapan Tatar, Doğu Akdeniz’de son aylarda yaşanan gerginliklerin, Fransa’nın, Amerika’nın, Rusya’nın işin içine girmesinin sebebi budur. Herkes kendi çıkarını korumaya çalışıyor. İşte biz de bu noktada doğru değerlendirmeler yapmak ve Anavatan Türkiye ile birlikte haklarımızı korumak zorundayız. Bizim sözünü ettiğimiz yeni geleceğin temel noktalarından biri budur. Biz sizlere, Türkiye ile birlikte yürümeyi, haklarımıza sahip çıkmayı doğal gazdan, bölgedeki kaynaklardan hakkımızı almayı, refah ve güvenlik içinde bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sözü veriyoruz. Bunun için çok çalışacağız diyoruz” diye konuştu.

“AKINCI’NIN 4 BOYUTLU SİYASETİ, BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANDI”

Yeni gelecekte Kıbrıs konusunu artık bir sonuca bağlamak istediklerini vurgulayan Tatar, Akıncı’nın beş yıl önce ortaya attığı 4 boyutlu siyasetin başarısızlıkla sonlandığına söyleyerek şöyle devam etti:

 “Kıbrıs konusunu iddia ettiği gibi kısa sürede çözememiştir. İsviçre’nin Crans Montana kentinde 27 Haziran 2017 tarihinde ikincisi düzenlenen 5’li Kıbrıs konferansı 10 günlük bir çabaya rağmen 6 Temmuz 2017 gecesi çökmüştür. Sayın Akıncı’nın Güzelyurt’u da içeren önemli toprak tavizine, Türkiye’nin garantörlüğünü tartışmaya açmasına rağmen Rum tarafı siyasi eşitliğimizi, kararlara etkin katılımımızı kabule yanaşmamıştır. Bizim için yaşamsal önemi bulunan güvenlik konusunda ise ‘sıfır asker sıfır garanti’ talebinde ısrar etmiştir.”

“YENİ GELECEK FEDERAL ÇÖZÜM DIŞINDAKİ ÇÖZÜM MODELLERİNİN DE GÜNDEME GELMESİNİ SAĞLAMAKTIR”

Tatar, Akıncı ile ilgili konuşmalarına şöyle devam etti:

“Bu çöküşten sonra, tüm ilgili taraflar, bunun Kıbrıs'ta federal çözüm arayışlarının sonu olduğu konusunda birleştiler. Sayın Akıncı bizzat kendisi Crans Montana’da bir basın toplantısı düzenledi ve “yapılanın kendi neslinin son federal çözüm çabası olduğunu ve başarı sağlanamadığını” söyledi. “Bundan sonraki nesiller için federal çözüme ulaşmanın daha da zor olacağını” vurguladı. Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu “Kıbrıs konusundaki Birleşmiş Milletler parametrelerinin değişmesi gerektiğini artık federal çözüm dışındaki çözümlerin de gündeme gelmesini istediklerini” açıkladı. Biz de bunlara destek verdik ama sonra Sayın Akıncı çark etti… Tekrar federasyona döndü… Döndü de ne oldu? 3 yılı aşkın bir süre uğraştı, yine federal çözümü başaramadı. Türkiye ile Sayın Akıncı arasındaki ilişkiler özellikle Barış Pınarı Harekatı ve Hatay konularındaki yanlış demeçleri yüzünden koptu.  Halkımızla kaynaşamadı. İşte biz bu dönemde öncelikle ‘artık yeter- bir beş yıl daha kaybetmeyeceğiz’ diyoruz. Bize göre yeni gelecek federal çözüm dışındaki çözüm modellerinin de gündeme gelmesini sağlamaktır… Ve biz bunu başaracağız. Türkiye garantör ülke olarak bu konuda da bize tam destek veriyor. İki devletli çözüm mümkün mü? Evet mümkündür. Biz halk olarak bu noktadaki kararlılığımızı ortaya koyarsak Türkiye de bu noktada olduğuna göre mümkündür…  İnanınız ki, yeni gelecek proaktif siyaset izleyerek, ezber bozarak gelecektir.”

Türkiye’nin de desteği ile tüm imkanlar kullanılarak dünyaya tezlerini anlatacaklarını ifade eden Tatar, Kapalı Maraş’ı KKTC idaresinde Taşınmaz Mal Komisyonumuz vasıtası ile 1974 öncesi hak sahiplerine açacaklarını söyledi.

Bunun mümkün olduğunu ifade eden Tatar, şu an, Kıbrıs Türk İdaresi’nde Maraş’a döneceğini beyan eden başvurular olduğuna vurgu yaptı.

Rum tarafı ile görüşmeye açık olacağının altını çizen Tatar, seçimden hemen sonra Cumhurbaşkanlığı’nda oluşturacakları uzman danışma heyetiyle artık federasyon dışındaki alternatif çözüm önerilerini masaya getireceklerini belirtti.

“YA BİR ANLAŞMA OLACAK, YA DA HERKES YOLUNA GİDECEK”

“Amacı, hedefi, takvimi belli olmayan hiçbir sürecin içinde yer almaya niyeti olmadığını” belirten Tatar,  “Halkıma bir beş yıl daha asla kaybettirmeyeceğim. Ya bir anlaşma olacak, ya da herkes yoluna gidecek” dedi.

Ersin Tatar konuşmasında vatandaşa, “Seçildiğim andan itibaren her zaman olduğum gibi siz halkımla içi içe olmaya devam edeceğim. Kıbrıs Türk halkının sorunlarına somut çözümler bulmak için durmaksızın çalışan bir Cumhurbaşkanı olacağım. Türkiye’mizle iki kardeş Devlet esasına dayalı olarak, karşılıklı, sevgi ve saygı içerisinde işbirliğimizi en ileri noktaya taşıma gayreti içinde bir Cumhurbaşkanı olacağım” sözü verdi.

Hükümetle çatışan, her şeyden şikayet eden değil sorunlara çözüm bulmak için çalışan herkesin, her kesimin Cumhurbaşkanı olacağını ifade eden Tatar, ayırmayacak birleştirip, bütünleştireceğini, bu topraklarda yaşayan istisnasız her kesimden, her görüşten ve her düşünceden insanı kucaklayan bir Cumhurbaşkanı olacağını vurguladı.

Kıbrıs Türk halkı ve KKTC'nin, milli değerlerine, kimliğine sahip çıkması ile bu adada var olduğunu ifade eden Tatar, Türkiye Cumhuriyeti’nin her alanda desteğinin, bugünkü konuma gelinmesindeki önemi vurguladı

Tatar, “ Herkes bilsin ki; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yaşayan bir gerçek, Kıbrıs Türkü, Türk dünyasının şerefli bir parçasıdır. Biz Atatürkçüyüz ve onun ilkelerine sıkı sıkıya bağılıyız. Bu tarihi gerçekleri tartışmak abesle iştigaldir. Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye arasında; tarihimizden, kültürümüzden, ortak değerlerimizden kaynaklanan koparılamaz bağlar mevcuttur. Türkiye Cumhuriyeti dün olduğu gibi bugünde KKTC’yi her alanda desteklemektedir. Dış politikadan, eğitime, spordan sanata, tarımdan ticarete, sağlıktan sanayiye kadar hayatın ve ekonominin her alanında KKTC’nin yanında dimdik duran bir Türkiye Cumhuriyeti vardır. Kıbrıs Türkleri olarak anavatan Türkiye ile bizleri daha da güçlendirecek, Kıbrıs Türklerini daha da zenginleştirecek, kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayacak yeni proje ve işbirlikleri mutlaka artarak devam edecektir” dedi.

Tatar, işbirliği örneği olarak halen devam eden ve çok kısa bir süre içinde tamamlanması öngörülen Lefkoşa’daki 100 yataklı acil durum hastanesinin Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkına pandemiyle mücadelesinde sağladığı çok önemli bir destek olduğuna işaret etti.

Salgınla mücadele konusunda da Tatar, KKTC olarak bu olayın en başından itibaren halkın sağlığını ön planda tutarak gereken kararları aldıklarını hatırlattı.

Halktan asla gerçekleri saklamadıklarını belirten Tatar, her kararı bilim insanları, uzmanlar ve hepsinden önemlisi halkla sürekli istişare içinde aldıklarını, seffaf olduklarını söyledi.

Ekonomiyi ve toplumsal hayatı da daima göz önünde bulundurduklarını ifade eden Tatar, “Bazılarının yaptığı gibi eleştirmek kolaydır. Biz zoru ama doğru olanı, tüm dünyanın yapmaya çalıştığını yapma yoluna gittik. Devlet reel sektörün, özel teşebbüsün sıkıntılarını aşması için 1 milyar TL’ye yakın kaynak aktardı. Birçok önlem aldık , hala alıyoruz ve almaya devam edeceğiz” dedi.

Tatar, acil durum hastanesi yanında, Lefkoşa’ya yapılacak olan 500 yataklı en son teknolojili Devlet Hastanesi’nin yapımına gelecek yıl başlanacağını hatırlattı.

 ASRIN PROJESİ…

Asrın Projesinin, Türkiye ile KKTC arasındaki birlikteliğin bir eseri olduğuna işaret eden Tatar, “ Yerinde gördüm, çok zor koşullarda üç vardiya çalışılarak bu suyun ülkemize bir an önce ulaştırılmasına çalışılıyor. Bir yandan salgın, diğer yandan bölgede uzun yıllardır görünmeyen kasırga olayının bu yıl yaşanması çalışmaların sonuçlanmasını geciktirmiştir ama yakında mutlaka neticeye ulaşılacaktır” dedi.

Tatar, yine kendilerinin başlatıp kendilerinin tamamlayacağı Türkiye ile elektrik hattı bağlantısı kurulmasının da tarihsel dayanışmanın yeni bir aşaması olacağını vurguladı.

Tatar, “ Kıbrıs Türkü’nün kimliği ile, Devleti ile var olması bizim için olduğu kadar Türkiye için de önemlidir ve Türkiye bunun gereğini yerine getirmektedir. Kıbrıs Türk Halkı için Türkiye ile ilişkilerinin yaşamsal önemi vardır. Halkımız bunu iyi bilmektedir. Ama bilmeyenler, anlamayanlar vardır. Onlara gereken yanıtı siz sandıkta vereceksiniz” dedi.

Cumhurbaşkanı'nın elbette sadece Kıbrıs konusu ile ilgilenmemesi gerektiğini vurgulayan Tatar, “ Bizim dönemimizde asla böyle olmayacaktır. Cumhurbaşkanı olarak halkımızla omuz omuza bu görevi yaparken Cumhurbaşkanlığı’nda da yapısal bir dönüşüm gerçekleştireceğiz” diye konuştu

 “ULUSAL DANIŞMA KONSEYİ’Nİ HAYATA GEÇİRECEĞİZ”

Tatar yeni Cumhurbaşkanlığı mekanizmalarını şöyle anlattı:

“Ülkemizdeki tüm Sivil Toplum Kuruluşlarının kendisine yer bulacağı biçimde iki ayda bir toplanan Halk Konseyi’mizle halkımızın bütün sorunlarını gündeme getireceği bir platform oluşturacağız. Mecliste temsil edilen tüm partilerin kendisine yer bulabileceği Meclis Başkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın da yer alacağı bir Ulusal Danışma Konseyi’ni de hayata geçireceğiz. Ekonomi, Turizm ve Yüksek Öğretim Konseyleri ile KKTC ekonomisinin temel alanlarında çok sesli ve kapsayıcı bir anlayışla sektör temsilcilerini ve uzmanlarını bir araya getireceğiz. “Gençlik ve Spor”, “Çevre, Kültür ve Sanat”, “Engelsiz Yaşam” Üst Kurulları ile toplumun en çok ihtiyaç duyduğu alanlarda düzenleyici ve destekleyici kurullar oluşturacağız. Başarılarıyla Kıbrıs Türkünü gururlandıran sporcularımızı, sanatçılarımızı, bilim insanlarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı ve çevre alanında başarı gösteren çevreci dostlarımızı her yıl düzenleyeceğimiz, Cumhurbaşkanlığı ödülleri ile teşvik edeceğiz. Kurulduğu ilk günden itibaren Kıbrıs Türkü’nün hayatına müziğin olağanüstü güzelliğini katan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestramızı ismine yakışır biçimde yeni salonuna taşıyacağız.”

 “GÜN, İSTEKLERİNİZ YERİNE GETİRİLMİYOR DİYE BEDEL ÖDETME GÜNÜ DEĞİL”

Tüm bunları başı dik ve onurlu Kıbrıs Türk halkının kendi ayakları üzerinde durarak daha çok üretmesi ve çocuklara refah içinde, güven içinde bir gelecek kurmak için yapacaklarını belirten Tatar, vatandaşın haklı şikayetlerini de görmezden gelmediklerini söyledi.

Tatar, “ Birçok haklı isteğinizin yerine gelmediğinin ben de farkındayım. Ancak çok samimi olarak vurguluyorum ki, gün bunlardan dolayı kırılmak ve bedel ödetmek günü değildir. Gün, birlik olma günüdür. Gün yaşanan gelişmeleri doğru okuma ve yeni geleceğimiz için doğru karar verme günüdür. Doğru karar sizleri bugünlere taşıyan Devletimizin yaşamasını, yücelmesini, Türkiye ile iyi ilişkilerimizin daha da ileri gitmesini isteyen düşünce etrafında birleşmektir. İnanıyorum ki; Hep birlikte “artık yeter” diyerek yeni bir geleceğe yürürsek, mutlaka başarıya ulaşacağız” dedi.

Başbakan Tatar konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Biz mücadelemizi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için, Başı dik, onurlu, Kıbrıs Türk halkının refah ve esenliği için sonuna kadar sürdüreceğiz. Artık ayağa kalkma ve yepyeni bir geleceğe yürüme zamanıdır. Kıbrıs konusunda masaya artık yeni alternatifler gelecek, Kapalı Maraş’ı insanlığa kazandıran yeni bir açılım gelecek, Mavi Vatan’la ülkemize zenginlik gelecek, Türkiye ile ilişkilerimizin daha da güçlendiği yeni bir dönem gelecek, Kıbrıs Türk halkıyla iç içe, halka açık bir Cumhurbaşkanlığı gelecek,  Yeter ki hep birlikte ‘yeni bir geleceğe, yürüyoruz’ diyelim…”