Maliye eski Bakanı ,UBP Milletvekili Ersin Tatar, Genç TV’de yayınlanan “Siyaset Yemeği” Programında Didem Gürses’in sorularına verdiği yanıtladı.

Haberal Kıbrıslı Gazetesi'nde yer alan habere göre, Döviz kurlarındaki son durum ve yükselişi değerlendiren Tatar, hükümetin bu duruma hemen bir çare bulmasının mümkün gözükmediğini söyledi.

Hükümet gelirlerin arttığını söylüyor diyen Tatar, son bir yılda % 15’e yakın hayat pahalılığı ödendi. Devletten maaş alan 70bine yakın insana % 15 civarı hayat pahalılığı ödendi. Ancak herkes devlette çalışmıyor. Özelde çalışan binlerce insan var. Gelirleri Türk lirası olan ve harcamaları döviz olan birçok insan var. Ülkemizde okul harçları, araba taksitleri, ev taksitleri gibi mükellefiyetler döviz üzerinden olunca buna bağlantılı olarak sıkıntı oluşuyor. Daha önce sterlin gerilemiş ve Türk lirası değer kazanmıştı. Şu anda ise İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasaydı sterlin çok daha yüksek bir durumdaydı. AB’den çıkma kararları doğru bir karardı dedi. 

“Bu krizin kısa süreli olacağına inanıyorum” 

Bu günler içerisinde vatandaşın döviz mi yoksa TL üzerinden mi borçlanması gerektiği sorusunu yanıtlayan Tatar, Serbest piyasa ekonomisini kontrol etmenin çok zor olduğunu belirten Tatar, Türk lirası borçlanıldığında kur riskinin olmadığını faizin yüksek olduğunu, döviz borçlanıldığında ise faizin daha düşün olduğunu ancak kur riski olduğunu söyledi. 

Amerika ve Türkiye arasındaki krizin en kısa sürede çözülmesini umduğunu belirten Tatar, bu krizin kısa sürekli bir kriz olacağını tansiyonun düşeceğini tahmin ettiğini vurguladı. 

“Hükümet özel sektörün canlanması için adımlar attı”

Hükümetin özel sektörün canlanması için bazı adımlar attığını söyleyen tatar, su projesinin hayata geçmesinin son derece önemli olduğunu ifade etti. Tarımsal suyun dağılımının da altı ay içerisinde yayılması için gerekli çalışmaların yapıldığını söyledi.

“Ekonomi büyürken çevreyi de korumak gerekiyor”

Tatar, refahın artması için sürekli olarak ekonominin büyümesi gerekiyor. Buna bağlı nüfus hareketleri artan beklentiler vardır. Ekonomi büyürken çevreyi de korumak gerekiyor. Betonlaşma, çevre atıkları, çevre kirlilikleri, büyük otellerin yapılaması, sahillerin denetimsiz olması, atıkların sahillere dökülmesi ile denizlerimiz zarar görüyor dedi. 

“Refah kavramı sadece rakamları kişilere bölmekle bağlantılı değildir” 

Dünyada refah kavramı sadece rakamları kişilere bölmekle bağlantılı değildir diyen Tatar,  aynı zamanda insanların mutluluğunu da ölçmek gerekiyor. Üniversite sektöründe önemli gelişmeler olmuştur ancak 3.üncü dünya ülkelerindengelen öğrencilerin bir kısmı bir takım suçlara eğiliyorlarsa ve denetim altına alınmıyorsa tüm bunlar toplumda rahatsızlık yaratır. Bu sene 20 bin öğrenci geldiyse ve 10 bin kadarı burslu ise bu öğrencilerin ülkemize nasıl bir katkı sağladıkları araştırılmalıdır. Buraya öğrenci olarak gelen biri çalışma hayatına giriyor ve buradan ailesine para gönderiyorsa bu konu sorgulanmalıdır. Burada devlet otoritesi ve denetimini göstermek gerekiyor dedi. 

“Yeşil alan olmadan sürekli betonlaşma olması sorun teşkil ediyor”

Tatar, talep varsa ülkenin gelişmesini engelleyemeyiz ancak özellikle Girne’de yeşil alan olmadan sürekli betonlaşma olması, plansız programsız inşaatların yapılması sorun teşkil ediyor. Her inşaattan devlet, belediyeler ve ilgili sektörler önemli kazançlar sağlıyorlar. Bu yatırımlar yapılırken çevre düzeni ihmal edilmemelidir ifadelerini kullandı. 

Annan Planı sonrası bu ekonomi büyümeyecek kaygısı vardıdiyen Tatar, çözüm olmasa da bu ülkede ekonominin büyüyebileceği görüldü. Burada ayrı bir devlet olduğu artık tescil edilmiştir. Türkiye olan ilişkilerimiz ekonomik yatırımlar giderek artacaktır. Turizm sektöründe özellikle bu gelişmeleri görebiliyoruz dedi. 

“Vatandaşlıklar konusunu muhalefet abartıyor” 

Vatandaşlıklar konusunda muhalefetin hükümete yönelik eleştirilerine yanıt veren Tatar, burada muhalefetin abartması söz konusu olduğuna değinerek şunları kaydetti. 

“Bu ülkede yıllardır yaşayan ve kriterlere uygun olan kişilere vatandaşlık verilmelidir. Sadece birkaç örnek üstüne gitmeden genelleme yapılmaması gerekiyor. Uzun vadede nüfus politikası mutlaka olmalıdır. Her gelene vatandaşlık verilecek diye bir durum elbette yoktur. Bizim nüfusumuz bizim kapasitemize göre olmalıdır. Şu anda ülkemize bir akış olduğunu zaten göremiyorum.