Başbakan Ersin Tatar, Türkiye basınına demeçler verdi.

Milliyet gazetesinin, “Marka Ada Olacağız” başlığıyla manşetten verdiği demecinde, Başbakan Tatar’ın ekonomi konusundaki değerlendirmelerde bulundu.

Tatar demecinde, ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde duran bir Kuzey Kıbrıs hedeflediklerini söyledi.

KKTC’ye yılda 1 buçuk milyon turist geldiğini, yüksek öğrenimde 100 binin üzerinde öğrenci olduğunu anımsatan Tatar, ayakları üzerinde durmak için tasarruf etmek ve ekonomiyi büyütmek gerektiğini belirtti.

Başbakan Tatar, yatırım ikliminin iyileştirilmesine vurgu yaparak, “KKTC’nin marka değerini artırmalıyız. Doğu Akdeniz’de Türkiye için de önemli bir devletiz” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin Akdeniz’de hidrokarbon aramasıyla başka bir sürece girildiğine işaret eden Tatar, “KKTC kendini daha iyi tanımlamalı. Muhalifler farklı düşünebilir ama Türkiye’nin garantörlüğü çok önemli. Bütün bunlar istikrarın bir unsuru” dedi.

Her yıl 5 milyar TL yatırımın yüzde 5 büyüme sağlayacağına da dikkati çeken Tatar, orta vadeli hedeflerinin bu olduğunu vurguladı.

Başbakan Ersin Tatar’ın, Sabah gazetesinde yayımlanan demeci de “Türkiye ile her alanda eş güdüm halindeyiz” başlığıyla yayımlandı.

Doğu Akdeniz’deki kararlı duruş dahil her kritik konuda Türkiye ile uyum içinde olduklarını kaydeden Tatar, “KKTC için Türkiye nasıl önemliyse Türkiye için de KKTC’nin varlığının ve güçlü olmasının bir o kadar önemli olduğuna inanıyoruz” dedi.

Kıbrıs konusunda değerlendirmede bulunan Başbakan Tatar, şunları kaydetti:

“Yapılan son görüşmede hiçbir sonuç çıkmaması, başka bir zemin oluşmadığı takdirde aynı zeminde görüşme sürecinin devam ettirilmesinin hiç bir anlam taşımadığı gerçeğini de beraberinde getirdi. Kıbrıs Türk halkına dayatılan şey sıfır asker, sıfır garantidir. Bunun üzerine ne müzakere edebiliriz ki? Kaldı ki, Rum tarafı açık ve net diyor ki, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri sona ermezse biz görüşmelere devam ermeyiz!”

Federal temelli bir zeminin yanında iki devletli yapının ve konfederasyonun da masada olacağına dikkat çeken Tatar, sol cenahtaki bir başka aktör ve Annan Planı’nın kabulünün mimarı Mehmet Ali Talat’ın bile bu zirvenin gayri resmî olacağını ve hiçbir sonuca ve amaçla yönelik olmadığını açıkladığını hatırlattı.

Ulusal Birlik Partisi olarak “siyasal eşitlik” söyleminin içinin boş olduğunu belirten Tatar, şöyle devam etti:

“Rumlar 800 bin biz 350 bin nüfusluyuz. Onların ekonomisi daha güçlü, toprak meselesi zaten büyük sıkıntı yaratmaya aday.. Rum malları komisyona havale edilecek ve bize çıkacak faturayı biz nasıl ödeyeceğiz? 50 yıl sonra adada serbest dolaşım, serbest yerleşim, serbest sermaye hareketini Türk tarafı olarak kaldıramayız. Bakınız İngiltere bile kaldıramadı.”

Türkiye ile birlikte ulusal siyaseti iyi tahlil etmek gerektiğini kaydeden Tatar, KKTC’yi güçlendirerek bu topraklarda var olmaktan başka bir seçenek olmadığını söyledi.

UBP olarak KKTC’nin haklarını savunduklarını vurgulayan Tatar, “KKTC için Türkiye nasıl önemliyse, Türkiye için de KKTC’nin varlığının ve güçlü olmasının bir o kadar önemli olduğuna dikkat çekti.

(BRT)