Ersin Tatar açıklamasında şunları kaydetti:

“ Ulusal Birlik Partisi kurultay süreci devam ediyor. Köy, mahalle, ilçe kongrelerimizin tamamlanmasından sonra şimdi sıra 27-28 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek kurultayda genel başkanımızı ve yetkili kurul üyelerini seçmektedir.

27 Eylül itibarıyla genel başkanlık, parti meclisi ve diğer yetkili organlar için adaylık başvuruları sona erdi.

Tüm aday kardeşlerimi , partimize, demokrasimize katkıları nedeniyle kutlar başarılar dilerim.

Bu bağlamda ben de daha önce açıkladığım üzere genel başkanlık için adaylık başvurumu yapmış bulunuyorum.

Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanlığı’na aday olurken belli başlı 4 ana hedefimi UBP’liler ve halkımızla paylaşmak istiyorum.

1-İlk hedefim Ulusal Birlik Partisi’nin kurumsallaşan , demokratik, temiz bir yönetime sahip olabilmesidir.Maalesef geçen üç yıl bu açıdan hiç de olumlu değildir. UBP, kurumsal bir anlayışla yönetilmemiştir. En önemli konularda bile yetkili kurullar devre dışı bırakılmıştır. Taban , örgütler ve yetkili kurullar ile genel başkan arasındaki bağlantı ve diyalog yetersiz kalmıştır. Bizim anlayışımızda sürekli olarak taban ve örgütlerle iletişim ve diyaloğu canlı tutmak, yetkili kurulları sık sık toplayıp parti içi demokrasi gereği katılımcı bir anlayış ile kararların üretilmesini sağlamaktır.

2- Diğer bir hedefimiz bir an önce ülke sıkıntılarının aşılması, istikrarlı ve hızlı büyüyen bir ekonomik yapı kurulmasıdır. Çağdaş ekonomi vizyonuna sahip  reformcu bir UBP hedefimizdir. Bununla ilgili ciddi çalışmalarımızın olduğunu belirtmek isterim. Partimizi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bu hedefe ulaştıracak birikime sahib olduğumuzdan emin olabilirsiniz. Bugünün zorlama 4’lü koalisyon hükümeti yönetememekte, her sektörde güven duygusu dibe vurmuş,hiçbir umut verememektedir.

3. Kıbrıs konusu Ulusal Birlik Partisi için önceliklidir. KKTC’nin yaşatılması ve yüceltilmesi UBP’nin tarihi görevidir. Bir anlaşmadan yanayız ancak bu anlaşma muhakkak  siyasi eşitliğe sahip iki kurucu Devlet olgusunu, iki halklılığı ve iki kesimliliği içermelidir.  Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamı, varılacak anlaşmanın AB’nin birincil hukuku olması, mülkiyet konusunun Kıbrıs Türk Halkı’nın sosyo-ekonomik yapısını çökertmeyecek şekilde çözümü bizim için esastır. Yeni bir görüşme süreci başlayacaksa bu süreç ucu kapalı ve kısa sürede sonuç alıcı olmalıdır. Kıbıs Türk halkını daha fazla oyalamaya kimsenin hakkı yoktur. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın tavizkar duruşu bugünkü zafiyetlerle sıkıntı yaratmakta,  halkımızın geleceğinden endişe duymasına yolaçmaktadır.  Eğer Rum tarafı ile bir anlaşmaya varılamıyorsa , Rum tarafında bile ifade edilmeye başlanan iki devletli çözüm, kadife ayrılık masaya gelmelidir.

4.Anavatan Türkiye ile ilişkilerimizi daha da geliştirlmeliyiz. Türkiye ile ilişkilerimizi karşıklılı, saygı ve seygiye dayalı sağlıklı bir zeminde yürütmeliyiz. Biz bu konuda deneyimli ve samimiyiz. Türkiye ile yeni bir dönem başlatılacak, titizlikle ülkemizin koşullarına uygun olarak hazırlanacak yeni ekonomik işbirliği protokolüne mutlaka uyularak hızlı kalkınma dönemine geçilecektir.

Durmayan, usanmayan yapım , bilgim, tecrübem,  parti ve ülke sevgim ve  sizlerin desteği ile bunları başarabileceğime inanıyorum.

UBP’li kardeşlerimin iradesine ve sağ duyusuna güveniyorum.”