En başta bu hastalığı veya salgını kimse “bu derecede” tahmin etmiyordu…

Mesela Şubat ayının ortalarında Güney Kore’de bir kilise, büyük bir binanın penceresiz bodrum katında toplanmıştı.

Yaklaşık bin kişilik inançlı cemaat içerisinde, 61 yaşında bir kadın vardı ki bu kadının boğazı kurumuş, yanıyordu. Çok yüksek de ateşi vardı…

Daha sonra bu kadın, ülkedeki 31’inci pozitif vaka oldu.

Ve 1 Mart’ta Güney Kore’de yaklaşık 2 bin kişilik pozitif vaka sayısının beşte üçü, yanmi yüzde 60’u bu kişisede, o kadınla birlikte dua etmiş olanlardı.

-*-*-

En başta bu hastalığı gerçekten kimse bilemezdi.

İran’da bir kutsal mekana gitti insanlar.

İlk yayılma da oradan başladı…

-*-*-

Bangladeş’te 18 Mart’ta 30 bin kişi bir kasabada toplandı ve o toplanmada imamlar kendilerine dedi ki, “… Bu toplantımıza katılanlara artık koronavirüs asla bulaşmaz!”…

“Duayla yeneceğiz”di meselenin özü ama olmadı!

-*-*-

İsopanya’da, İtalya’da, Fransa’da ve Amerika’da; “… Duayle yeneriz, dua edin bulaşmaz, bize mi bulaşacak? Mümkün değil” denilen kilise buluşmaları, bugünkü ölümlerin en ciddi yayılma merkezleri oldu çünkü kilise buluşmalarına kaıtlanların çok büyük çoğunluğu, “daha kolay ölebilecekler” arasındaki yaşlı sayılan kişilerdi.

-*-*-

Mart ayı başlarında Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da bir dini merkezde dört günlük konferans düzenlendi. 16 bin kişi katıldı. Bu konferansa katılanlar arasında Çin, Güney Kore, Brunei, Singapur, Kamboçya ve Taylandlı “inananlar” da vardı… Evet Müslümanlar…

Malezya’nın ilk kaydedilen hastalarının 400’ü bu konferansa katılanlar arasındaydı.

-*-*-

Ortodoks İsrailliler 9 – 10 Mart’ta Purim denen dini günlerini kutladılar…

Bir çok din adamı (Haham) ve toplum lideri “aman sakın toplanmayın” dediyse de, “tutucu” olanlar, “bize bir şey olmaz ki, biz çok inançlıyız” dedi…

İsrail’in ilk bulaşları buradan çıktı.

Daha sonra İsrail polisi ve ordusu, inatla ve ısrarla toplanmak isteyen dinci Ortodoks Yahudilere, neredeyse Gazze’de Flistinlilere yapmadığını yapmak zorunda kalacaktı!

Lad anlamayanlar daha doğrusu ısrarla ve inatal bu virüsün kötülüğünün kendilerini de etkileyeceğini düşünemeyenler, tek tek hasta oldu. Bulaştı – bulaştırdı.

-*-*-

İngiltere’de ölüm rakamı 10 bini buldu.

Londra’da ölenler arasında ilk sıradaki “etnik” toplumlar arasında Ortodoks Yahudiler yüzde 2,77 ile ilk sıralarda…

Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler de…

Kıbrıslı Rumların kilisede buluşma yoğunluğu da bir hayli fazla. Ama oranın büyüklüğünü buna bağlayabilir miyiz bilemem. Çünkü elimizde bilgi yok. Ama Stamford Hill Bölgesinde yaşam süren Ortodoks Yahudi toplumundaki ölüm oranının çok yüksek oluşu (152 kişi öldü burada), bilim insanlarının lafını dinlememek.

20 Yahudi doktor ortak bir bildiri yayınlamış, “yapmayın etmeyin eylemeyin toplanmayın” demiş ama dinletememiş!

Biz inançlıyız, bize bir şey olmaz!

-*-*-

Şimdilerde Paskalya var… Paskalya içierisindeyiz…

15 Nisan’da Yahudiler “Passover”lerini kutlayacak.

13 – 14 Nisan’da Hindular ve Sihler, “Vaisakhi” denen en kutsal bayramlarını kutlayacak…

-*-*-

Ve ilk oruç 24 Nisan’da tutulacak.

Müslümanlar bir gün önce sahura kalkacak.

İlk teravih namazı 23 Nisan akşamı kılınacak.

TC Diyanet İşleri Başkanlığı uyardı…

Başkan Ali Erbaş, "Ramazan'da teravih namazları camide kılınmayacak" dedi.

Evet, “Teravih Namazı” cemaatle kılınır…

Tıpkı “Cuma” ve “Bayram” namazları gibi…

Ama o, “virus salgını” öncesiydi.

-*-*-

Lütfen dikkatli olalım… 

Tabii ki inananlar duasını etsin, namazını kılsın, orucunu tutsun…

İnanmak, “en başta olduğu gibi” insanı zayıflatmasın, güçlendirsin…

Bu virüsün gücünü veya verebileceği zararı bilmiyorken durum başkaydı, şimdi biliyoruz.

Başlangıçtaki hataları tekrarlamayalım.

Biliyoruz artık; birbirimize yaklaşmıyoruz!

Bulaşmıyoruz, bulaştırmıyoruz…

Teravih namazımızı evde kılıyoruz…