Sabahları televizyon programı sırasında ama daha çok günlük yazılarıma bazı tepkiler geliyor…

Mesaj olarak…

-*-*-

Eleştiri, çok iyi bir şeydir…

Mesajında, açık ismi ve gerçek profil fotoğrafı ile size “Şunu yazdınız, şöyle dediniz ama doğrusu şudur veya budur” diyen bir kişi, kesinlikle çok ciddiye aldığım bir kişidir…

-*-*-

Ama son yıllarda veya özellikle son aylarda, “sahte isim ve sahte profil fotoğrafları ile gelen onlarca hatta yüzlerce mesaj” söz konusu…

Hatta o mesajları organize edenler, Facebook’ta gazete bile yayınlıyor…

Nereden mi biliyorum?

Yazı stilinden öyle olduğunu anlamak zor değil!

-*-*-

Bir kere, kişi neden kimliğini gizlesin ki?

Eğer kişiler, kimliklerini gizleyerek siyasi yorum yapacaksa, demokrasi tartışılır demektir!

Kişinin kimliğini gizlemesi, korkak olmasıdır…

Her ne sebeple olursa olsun, kişinin kimliğini gizliyor olması, sonuçta son derece ahlaksız, yanlış ve kötü niyetlidir…

-*-*-

“Olağanüstü kanıtlar” adlı internet sitesinden şu bilgiyi çaldım; birlikte okuyalım:

“Trol” ne demektir? “İnternet trolü” kime denir?

İnternetin aktif kullanımı yaşamımıza yeni bir kelime daha ekledi. İngilizce orijinali “troll” olan kelimenin Türkçe karşılığı “muzip cüce” ya da “balık yemi”dir. Sosyal yaşamımızda internetin payı aniden artınca belki de birçoğumuz henüz trol kelimesini işitmemişken, onlarla uğraşmak zorunda kaldık. Kelimeyi dilimizde “trollemek,” “trolleşmek,” “trollük yapmak” vb. kullanıyoruz. Peki internet argo sözlüğüne eklenen bu yeni terimin gerçek anlamı nedir?

-*-*-

Aynı siteden bilgilendirmeye devam edelim:

“Trol” ile tam olarak ne kast edilir?

Urban sözlüğünde birkaç farklı açıklaması yer alan trol teriminin en beğenilen açıklaması son derece basittir:

“İnternette olmanın verdiği rahatlık ile kötülük yapan, adeta ipi salınmış bir saldırgan gibi sarkastik ve küçümseyici bir söylemle masum insanlara saldıran kişi!”

Wikipedia ise şöyle bir tanımlama getirmiştir:

“İnternet’te insanların keyfini kaçırmayı ya da münakaşa çıkarmayı amaçlayan kişi. Forumlar, bloglar, sohbet odaları gibi çevrimiçi yerlerde insanları provoke ederek, duygusal cevaplar vermeye zorlayan ya da konuşulan konuyu dağıtarak varlık göstermeye çalışan kişi”…

Aslında “internet trolü” mitolojideki “trol” adı verilen yaratıktan esinlenilerek türetilmiş bir kelimedir. Tıpkı mitolojideki trol gibi internet trolü de gizlenerek sorun yaratmaya çalışır. Trol mümkün olan her durumda öfkeli ve yıkıcı tavırlar sergiler. Üstelik bunların çoğunlukla gerçek bir amacı yoktur…

-*-*-

Dün sabah, daha önce de bana mesaj gönderen sahte bir hesaptan mesaj geldi…

Küçümseyen, karşı tarafı bilgisizlikle suçlamaya çalışan bir mesaj…

Sorun değil…

Sonra, noktasına, virgülüne kadar aynı bir mesaj daha geldi…

Başka bir hesaptan…

-*-*-

Adını – kimliğini gizleyerek, sizi aşağılamaya çalışan, kötü kalpli insanların yaptığı şeyler.

Peki neden?

Bu tip insanlar neden böyle şeyler yaparlar?

Hatta aynı yazı stili ile neden Facebook gazetesi yayınlayıp herkese trolcülük uygularlar?

-*-*-

Bu sorunun yanıtı çok basittir:

Bu tip insanlar, bazı gerçeklerin vatandaş tarafından öğrenilmesini istemeyen “yaratık” dışında kelimeyle açıklanmayan karakterlerdir!

Olay çok basit!

-*-*-

Gerçek ismi, gerçek fotoğrafı ile size mesaj yazanlar bir yana; bu tipleri asla kayda değer almadım, almam da…

-*-*-

Ancaaaak; asıl sıkıntı veya asıl sorun; bile bile “trolcülük” yapanlardır!

Göstere göstere!

-*-*-

Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportları meselesini yıllardır gündeme getirenlerden biriyim…

Şimdi yine gündeme geldi…

Şener Levent ne dedi?

“… Utanıyorsanız ya yakın, ya iade edin”…

-*-*-

Kıbrıs Cumhuriyeti gibi; KKTC de tanınmış bir devlet olsa ve iki devlet arasında anlaşma ile “çifte vatandaşlık” düzenlense; her iki devletin pasaport taşıyıcısı olmak sıkıntı değildir.

Ancak, bizde durum bayağı incitici, aşağılayıcı ve yıpratıcıdır!

-*-*-

İşte bu noktada ne yazık ki tongaya basanlar resmen “trolcülük”le tongadan çıkmaya çalışıyor!

Oysa buna niye gerek duyuluyor ki?

-*-*-

Yani, çok merak ediyorum; biri bunca trolcülük yapmak, bunca yalana başvurmak ve bu seviyede küçük düşmeye hiç gerek olmaksızın çıkıp ve dese ki; “… Kardeşim, şu anda Kıbrıs sorununun çözümü için şartlar uygun değildir”; ne olacak?

Evet, şartlar gerçekten uygun değildir!

Topraktı, dönüşümlü başkanlıktı, mülkiyetti, şuydu – buydu, Crans Montana’daki çöküştü derken, bir yığın uzlaşmazlık noktası yok muydu?

-*-*-

Doğal gaz paylaşımıyla alakalı paylaşım sıkıntı yok muydu?

-*-*-

Oysa biz ne yaptık?

Biz gittik ve Cenevre’de “haklı olabileceğimiz bir çok noktayı” bir anda ortadan kaldırarak; tüm Dünya’yı karşımıza alacak bir adet gereksiz peşrev çektik!

-*-*-

Siz buna “başarılı diş siyaset” diyorsanız, peşrevlerinize de devam edebilirsiniz…

Evet, peşrev çok önemlidir ama asıl önemli olan güreştir!

İyi peşrev çeken pehlivan kazanmayabilir ama iyi güreşen pehlivan kazanır!

Hatta daha da meseleyi ileriye taşıyayım; belki de dans sanatçıları, tarihi bir değeri olan peşrev çekmeyi, güreşçilerden daha etkili sergileyebilir…

-*-*-

Şimdi, trollerle, trolcülükle, tanımadığınız devletin pasaportunu nasıl aldığınızı bize mi anlatacaksınız?

Yani bize de mi lololo!

Bize de mi peşrev çekeceksiniz?

-*-*-

Trolcülükle, peşrevle, lololoyla olmayacak…

Tekrar ediyorum, keşke “çözümün şartları olgunlaşmadı, niye Cenevre’ye gidelim ki!” deyip en baştan tedbir alsaydınız ya!