Yeni Bakış'tan Özlem Çimendal'ın haberine göre, Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Genel Koordinatörü Hürrem Tulga, ülkede dövize karşı köklü önlemler alınamadığı gibi, önlem adı altında atılan adımların da ne küçük esnafı ne de vatandaşı kapsadığını savundu. 

"Alınan önlemler vatandaşa kısa vadede bir şey kazandırmayacak"

Hükümetin aldığı önlemlerin kısa vadede vatandaşa bir şey kazandırmayacağı, bunların uzun vadede yararının görülebileceği önlemler olduğunun altını çizen Tulga, bir konuya dikkat çekti ve şöyle konuştu: “Ta ki akaryakıta yapılan sübvansiyona kadar. Hükümet burada çok olumlu bir adım atarak Fiyat İstikrar Fonu’nu devreye soktu. Buna da başlangıçta karşı çıkanlar da oldu. Geçen yıl bir seçim zamanı bir de şimdi yapıldı.”

"Akaryakıt sübvanse edilmeseydi 40 kuruş daha zamlanacaktı" 

Akaryakıtta alınan önlemin çok yerinde olduğunu söyleyen Tulga, eğer bu önlem alınmasaydı akaryakıtın 40 kuruş daha zamlanacağını ifade etti. Tulga, “Ulaşımı düşünürsek hiç kimsenin kaçamayacağı bir alan, yine elektrikte de durum aynı. Akaryakıt hem ulaşımda hem üretimde hem de elektrikte etkili ve temel önlem alınabilecek bir konuydu. Şu anda bu artış gerçekleşseydi, ne işe ne okula gidemeyecek ne de elektrik faturalarımızı ödeyemeyecektik” dedi. 

"Şimdiye kadar Fiyat İstikrar Fonu çarçur edilip, yenilip yutuldu"

KKTC’de Fiyat İstikrar Fonu’nun olması gerektiği gibi kullanılmadığının da altını çizen Tulga, normal şartlarda fonda biriken para ile yapılabileceklerin, fonda para olmadığı için hükümetin fona alacağı paradan vazgeçerek, bu farkı bütçeden karşıladığını dile getirdi.  Tulga, “Keşke zamanında bu fon çarçur edilip, yenilip yutulmasaydı. Bu zamanlar için o para tutulmadı bu fonda. Bütçe ve genel amaçlar için kullanılarak, fonda tutulmadı ve çoğaltılmadı” şeklinde konuştu. 

“Başbakan ciddi girişimlerde bulundu”

Koalisyon hükümetinin Fiyat İstikrar Fonu’nu devreye sokması için kolay bir fikir birliği sağlayamadığının da anlaşıldığını ifade eden Tulga, “Çünkü başlangıçta bu konuda yapacak bir şeylerinin olmadığını söylediler. Belli ki Başbakan’ın ciddi girişimi ile bu adım atılmış oldu” şeklinde konuştu. 

“Bir diğer açılım konutta yapılmalı”

KKTC yaşamında vatandaşları zorlayan bir diğer konunun konut olduğuna vurgu yapan Tulga, ülkede uzun vade ve döviz üzerinden borçlanmaların gerçekleştiğini kaydetti. Dövizin vurduğu alanlar içerisinde ilk sıralarda gelen konut alanında da önlemler gerektiğini söyleyen Tulga, “Çünkü dövizdeki artış yüzde 30’ları aşmaya başlarken, maaşlardaki alım gücü eridi” dedi. Tulga, konut konusunda alınmayan önlemler neticesinde vatandaşın kaynaklarının tamamını konut edinmeye ya da borca verdiği bir tablonun önümüzde durduğuna işaret etti. 

"Konut alımı yapan, kira ödeyenleri döviz vurdu"

“Bizde konut edinme ve kiralama hep döviz üzerinden oldu” diyen Tulga, konut alımına giden ya da sterlin üzerinden kira ödeyen küçük esnaflar için de acil bir düzenlemeye gidilmesi gerektiğini vurguladı. 

“Eğitim de TL’ye endekslenmeli” 

Tulga şöyle konuştu: “Tüm bunların dışında önlem adı altında açıklananlar ancak orta vadede yarar görülebilecek adımlar olarak kaldı. Kısa vadede alınacak önlemlerin bir diğeri de üniversiteler, liseler ve kolejlerin ücretlerinin TL’ye sabitlenmesidir. Tamam bunlar özel akit olabilir ancak, devletin bunu düzenlemesi için elinde birçok enstrüman var. Vergi almıyor, teşvik veriyor bunlarda bir düzenleme yapılarak bu sağlanabilir. Özel ve dövize endeksli okul ve üniversiteler çok fazla gerekçe üretmeden TL’ye endekslenmelidir.”

“İnsanlar borçlanabildikleri kadar borçlandılar”

Dövizin KKTC’yi bu kadar üst seviyelerde etkilemesinin bir diğer nedeninin de insanların borçlanabildikleri kadar borçlanmaları olduğuna vurgu yapan Tulga, “Artık borçlanma kabiliyetleri kalmadı vatandaşın tam da bu zamanda geldi TL’nin değer kaybı dövizin yükselişi” ifadelerini kullandı. 

“2018 krizi Kıbrıs’ta yaşanan en büyük kiriz”

Şu anki krizin 2000’lerde bankaların da battığı krizden daha büyük olduğuna  dikkat çeken Tulga, “Bu kriz alım gücü sürekli gerilediği için çok daha etkili. Kıbrıs’ta yaşanan en büyük kiriz diyebiliriz 2018 krizi için. Sağlık özele kaydı, ulaşılabilir olmaktan çıktı, ulaşım toplu taşıma ve eğitim yine aynı şekilde dövize endeksli hale geldi. Ve bu üç faktör alım gücünü direkt etkilediği için oldukça kaosun baş gösterdiği ortama mecbur kıldı insanları” dedi. 

“Türkiye’den yapılan TL ithalatının döviz çevrilmesi de vurdu”

Önceleri Türkiye’den yapılan ithalatın TL üzerinden olması nedeni ile döviz artışının ithalat noktasında KKTC’yi çok etkilemediğini de hatırlatan Tulga, ithalatın da dövize endekslenmesinden sonra açılım yapılması gereken bir diğer önemli konunun da bu olduğunu vurguladı. Tulga, “Şimdi artık her şey döviz ile ithal ediliyor. Çünkü artık Türkiye’de dövize endeksli hale geldi. Dolayısı ile dövizdeki artış bizi yüzde 60’lara kadar etkileyebilir hale geldi. Dövizdeki artış yüzde yüz ise yüzde seksen olarak vatandaşı etkileyebiliyor” ifadelerini kullandı. 

“KKTC ekonomisi rant ve mutlu azınlık üzerine kurulu”

KKTC’de bugüne kadar vatandaşa yönelik değil, rant üzerine kurulu bir ekonominin hayat bulduğunun da altını çizen Tulga, mutlu azınlığın çıkarlarının hep ön planda olduğuna değindi. Tulga, “Mesele burada planlı ve üretime dayalı bir ekonomiye geçmemiz lazım. Bu süreci tersine çevirmek istiyorsak yeni bir tolum yaratmalıyız. Partizanlık, adam kayırma, sadece kendi çıkarlarımızın peşinde koşmaktan vazgeçmeliyiz. Oğlumuzu-kızımızı işe sokmak için siyasilerin kapısında beklemekle olmuyor bu işler. Bu işlerin artık böyle olmadığını anladık. Demek ki bir şeylerin temelinde yanlış giden şeyler var. Topyekun kültürel bir değişim içerisinde girmeliyiz” şeklinde konuştu.