Türk Lirası geçtiğimiz Cuma günü AB, ABD ve İngiltere’nin para birimleri karşısında tarihin en düşük değerlerine geriledi…

“Rekor kırdı” diyorlar buna!

Dolar/TL kuru 8,60’ı, Euro/TL kuru 10,45’i, Sterlin/TL kuru ise 12,15’i geçti…

Mesela yabancı haber ajanslarına göre bu “kur oranları”, “tüm zamanların rekoru”…

-*-*-

Dünya’nın çeşitli uzmanları bu konuda yorum yapıyor…

Yorumlar, bizim gibi sıradan vatandaşın anlama kapasitesinin dışında…

Yani tam anlamıyoruz…

-*-*-

En basit şekliyle anladığımız nedir?

Türk Lirası değer kaybediyorsa, bu parayı kullanan herkes ama özellikle de yukarıda adı geçen üç para birimi ile borç veya taksit ödeyenler yoksullaşıyor…

Bir de, ithal ürünlerin fiyatları anında yükseliyor… (Enlasyon artıyor yani)…

-*-*-

Peki TL neden, nasıl değer kaybediyor?

Yine bir yığın uzmana göre, TL’nin değer kaybının en büyük sebebi; "iktidarın yanlış politikaları"…

-*-*-

Cari açık büyürse, örneğin Amerikan Dolarına olan talep artıyor!

Bu da talebi artan birimin değerini yükseltirken, ötekinin değerini düşürebiliyor!

Demek ki “cari açık” denen şey neyse, büyümemeli!

-*-*-

Nedir cari açık?

Abi, dışarıya sattığın, dışarıdan aldığından azsa, açığın var!

Veya şöyle diyelim; “… dışarıya bazı ürünleri satın almak için çok para ödüyorsan, ya sen de dışarıya daha çok satacaksın, ya da mesela çok fazla yabancı turist gelip ülkene bol bol para bırakacak!”…

E Türkiye’ye turist gelemiyor!

-*-*-

Elbette bu kadar basit değil ama en basit şekliyle, benim anladığım budur…

-*-*-

“Türk Lirası değer kaybedecek, dolayısıyla elimde tutmayayım, Dolar, Euro, Sterlin alayım” denilmesi veya öyle davranılması da bir diğer sıkıntı…

Yabancı yatırımcıların, size güven duyması, yatırım yapması gerekiyor!

Yabancı yatırımcıya güven nasıl verilir?

Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok şeffaflıkla falan!

-*-*-

Çok basit bir “yorum” yapmak gerekirse; örneğin siyasi tutuklamalar, kayyum atamalar, hamasi nutuklar, muhalefetle demokrasi uzağında kavga etmeler, Kıbrıs sorununu çözmemeler falan; önemlidir!

-*-*-

Nasıl yani?

Kıbrıs sorununu Türkiye mi çözecek?

Elbette tek başına çözmeyecek ama çözümü konusunda gerçekten “alkışlanacak” seviyede, “cesur” adımlar atılırsa, akabinde siyasete güven seviyesi yükselirse, TL’nin değerinin yükselmesine etkisinin pozitif olması da kaçınılmaz olur!

-*-*-

Elbette “ben kim, koskocaman Türkiye devletine akıl vermek kim?”…

Bu doğrultuda soru soranlar tabii ki haksız değil!

Ama görünen köy de kılavuz istemiyor!

Kapitalist kördüğüm; Türkiye’nin mevcut politikalarına ne yazık ki güvenmiyor…

-*-*-

Bunu ben söylemiyorum!

Ben, okuduklarımdan anladıklarımın yorumunu yapıyorum…

Mesela, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın istifası ve Merkez Bankası Başkanlığı'na Naci Ağbal'ın getirilmesi sonrası Dolar/TL kuru Şubat ayında 7'nin altına inmişti…

Neden?

En basitiyle, yatırımcıların “damat bakan olmamalı” bakışının doğruluğu kabul görmüştü…

Bir çeşit “güven artırımı” yaşanmıştı.

-*-*-

O güveni sağlayan Ağbal bir ay kadar sonra görevden alındığı anda da Türk Lirası'nda düşüş trendi yine ortadaydı…

Ve bu kez, “düşüş hızı” da artacak ve Cuma günü, bir Sterlin eşittir 12.19 TL olacaktı…

Alın size rekor!

-*-*-

Uzmanlar diyor ki, “faizler artmalı”…

Yani TL’ye uygulanan faiz yükseltilmeli…

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan buna karşı duruşunu gizlemiyor…

Ve haliyle kendine yakın, “yüksek faizi sevmeyen” hatta “faize, haram gözüyle bakan” kişileri, bazı görevlere atadığı anda da TL, değerini yitirebiliyor…

Mesela, Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı pozisyonuna eski bir danışmanını getirmesi...

Bir çok uzmana göre, “… Bu adım Merkez Bankası'nın zaten sorunlu bir durumda olan güvenilirliğini daha da sarsma riski taşıyor”…

-*-*-

Ve Sedat Peker etkisi…

Bir deli saçmalıyor aslında…

Ve ilk günlerdeki “heyecan” yerini, “söyleyecek hiçbir şeyi kalmadı”ya getirmiş durumda… Ancak yine de önemli siyasetçilerle organize suç arasındaki bağlantılar; devletin adının cinayetlerde geçiyor olması, suçlamaların artması, muhalefetin bastırması ve hiçbir şey yapılamaması, TL’yi vuruyor…

-*-*-

Türkiye’deki anketler de etkili…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'ye desteğin azaldığını gösteren bazı anketler bile TL’nin değerine olumsuz etki edebiliyor…

Çünkü “umut” değil, belirsizlik ve kaos ortamı beklentisi söz konusu…

-*-*-

Basit bir örnek daha vereyim…

Maraş’ı açtık falan var ya…

Veya Kıbrıs sorunu ile bağlantılı her türlü açıklamalar, SİHA’lar, İHA’lar, Geçitkale’de konuşlanmalar…

Bunlar, Yunanistan ile Kıbrıs Cumhuriyeti başta olmak üzere; Fransa gibi ülkeleri de irrite edebiliyor…

Ve Türkiye’nin özellikle AB ile ilişkisine “fren” uygulanıyor…

Karşılıklı açıklamalar, demeçler, zıtlaşmalar; Türkiye'nin ticaretinin üçte ikisinin yapıldığı Batı'yla gerilime neden oluyor…

Türkiye’ye yatırım ve finansmanın neredeyse tamamı Batı'dan geliyor…

Ancak Türkiye, Kıbrıs sorunu bağlantılı ufak ya da büyük gelişmeler nedeniyle Batı ile sürekli bir gerilim halinde kalıyor…

-*-*-

İçeride seçim endişesi var…

Seçim endişesi nedeniyle de “dayılanmak” tabii ki terkedilmez bir siyasi tavır…

Ve gerilim hiç bitmiyor…

-*-*-

Erdoğan’ın arası, Jo Biden ile de iyi değil…

Batı, mesela AB, Belarus ile uçak kaçırma olayıyla ilgili sıkıntılı ama bakıyorsunuz, Erdoğan, Belarus lideri Lukaşenko'ya destek açıklayabiliyor…

-*-*-

Türk Lirası daha fazla değer kaybeder mi?

Siyaset mevcut şekliyle devam edecekse, bu soruya tek kelimeyle verilecek yanıt, “evet” şeklindedir…

-*-*-

Dediğim gibi, haddimi biliyorum, amacım birilerine akıl vermek değildir ama konuyla ilgili okuduklarımı özetlemeye çalışıyorum…

Türkiye, Batı’nın, AB’nin, ABD’nin güvenini kazanmak zorundadır…

Ya da mesela yarın, pandemi bitmeli ve altı ay içerisinde Türkiye’ye en az 50 milyon turist getirilebilmelidir!

İkincisi mümkün değil!

O zaman Batı’nın güveni şart…

Ve bu güvenin kazanılmasında, “köprü siyaset” bence Kıbrıs olabilir. Hatta olmalıdır…

-*-*-

Haaaa, Türkiye zor durumda, “ver kurtul, rahatla” değil elbette…

Ama “çözümsüzlük” değil, “çözümün” zorlanması, bence kaçınılmaz adımların en başında gelendir.

-*-*-

Efendim uzmanlar diyor ki, “düzgün ve güvenilir bir Merkez Bankası Başkanı atayıp ona bağımsız şekilde çalışma fırsatı vermek" gerekiyor…

-*-*-

Bir basit örnek daha verelim:

TL’nin değer kaybı enflasyonu artırıyor…

Buna karşılık Merkez Bankası'nın "güvenilir bir şekilde" faizleri artıramaması TL'nin daha fazla değer kaybetmesi riskini yukarıya çekiyor…

-*-*-

Gidişat değişmezse; saldırgan, uzlaşmaz, katı, kapitalist racon dışı kahramanlık filmleri vizyona girmeye devam ederse; yıl sonuna doğru Dolar’ın 10 TL’yi, Euro’nun 12 TL’yi, Sterlin’in ise 14 TL’yi aşması hiç de beklenmedik bir şey değil…

Uzmanların çoğunun en çok üzerinde durduğu şey, “… Jeopolitik gerilimleri azaltmak”…

Bilmem anlatabildim mi?