Şükran duyulacak her şeyi Türkiye’ye borçluyuz!..
-Türkiye sayesinde kurtulduk!..
-Türkiye sayesinde kamu maaşları ödeniyor!..
-Türkiye sayesinde yol, hastane, okul ve tabii ki cami yapılıyor!..
-Türkiye sayesinde bir Filistin değiliz!..
Peki, bu düzen ve sistem?
-O bizim suçumuz!..
Neden?
-İyi yönetemedik!..
Peki, çözümsüzlük?
-O da Rumlar’ın suçu, çözüm istemiyorlar!..
Ne kadar kolay değil mi?
Her şeyimizi Türkiye’ye borçluyuz ama geldiğimiz durumun suçlusu ya biz Kıbrıslı Türkleriz ya da Kıbrıslı Rumlar!..
Ben böyle bir ülke ve insan topluluğu bulsam değil 45 yıl, 45 bin yıl bu topraklardan kaçmam!..
Sevap hep benim günah ise bu topraklarda yaşayanların!..
Evet, bir Filistin değiliz ama bir Kıbrıs Cumhuriyeti de değiliz!..
Bunu soran veya sorgulayan yok!..
Sürekli bir şekilde kötüyü gösterip şükran pozisyonu almamızı istiyorlar!..
Kardeşim bir kere de iyiyi gösterip “Neden” diye sormamıza fırsat versenize!..
-Neden biz normal bir ülke değiliz?
-Neden Merkez Bankası Başkanı’nı biz atayamıyoruz?
-Neden GKK’nın başına kimin geçeceğine biz karar veremiyoruz?
-Neden polisimiz bize bağlı değil?
Ve çok daha fazlası...
Evet, neden hep başka bir ülke bizim kaderimize karar veriyor ve biz hep ona şükran çekiyoruz?
Bu normal bir durum mu?
Üstelik kaderimizi yazan başka bir ülke ama yaşadığımız kötü kaderin sorumlusu bizler!..
Tam bir öğretilmiş çaresizlik!..
Evet, İsrail’in vahşeti lanetlenmeli!..
Ve evet, Filistin’in yanında olunmalı!..
Fakat bizim kendimizi kıyaslayacağımız ülke Filistin değildir!..
Hele de Rumlar’ı, İsrail ile bir tutmak tam bir deli saçmasıdır!..
Böyle gördüğümüz bir toplumla neden müzakere masasına oturuyoruz ki?
Bu kin, bu nefret, bu öfke niye?
İsrail ve Filistin’i kurtaracak olan tek şey barıştır!..
Bizi de dünyayı da kurutacak tek güçtür barış ve ona inananların mücadelesi!..