Siyaset nedir?
Siyaset Batı medeniyetinde “toplumsal çıkar”dır; Doğu medeniyetinde ise “kişisel çıkar”…
Yani Batı medeniyetinde “kişisel çıkar” yok mudur?
Kesinlikle “dibine kadar” vardır ama Doğu medeniyetinden en önemli farkı, kişisel çıkarı göz önünde yapanların siyasi hayatlarının bitmesidir!
Doğu medeniyetinde ise maşallah kimsenin umurunda değildir!

-*-*-

Mesela son Erdoğan ziyareti!
TC Cumhurbaşkanı geçen gün KKTC’ye gelmeden önce medyadaki haberler “uydurma” mıydı?
Bence değildi!
Erhan Arıklı başta olmak üzere, “devletin ismi de değişecek” dereceye vara inanılmaz iddiaları havada uçuranlar vardı!
Peki ne oldu?
Koskocaman bir yalan!
Kedi yuttu bir yılan!
Arıklı dün hala Maraş açılımının muhteşem bir açılım olduğundan söz ediyor!

-*-*-

Oysa nedir Maraş açılımı?
“Türk yönetiminde, asıl mülk sahiplerinin evlerine dönmesi” değil midir?
Şimdi en başta Ersin bey ve Tahsin bey hatta yanlarında Zorlu bey “silahlanıp dağa çıkmayacak mı?”…

-*-*-

Ne ilginçtir; Erdoğan konuşma yapıyor, Annan Planı’na evet diyen, kendi kendisi dahil, herkesi alkışlıyor ama yaptığı konuşmaları tam karşısında gözlerinin içine bakarak ve elleri patlayıncaya kadar alkışlayıp dinleyenlerin yüzde 80’i, bırakın o plana “evet” dememiş olmayı, Erdoğan’a açıkça küfretmiş olanlar!
Tam bir Doğu siyaseti!
İnanılmaz “yalakalık” ve “maksimum döneklik!”…
Üzgünüm ama öyle değil mi?

-*-*-

Erdoğan gelmeden önce planlar, iddialar havada uçuşmuyor muydu?
Uçuşuyordu!
Erdoğan geldi ve ne dedi?
Amerika’dan (yanılmıyorsam) kendisini aramışlar ve “Kıbrıs’a gidiyorsun, ne olur ortalığı gerecek bir açıklama yapma” demişler!
Erdoğan bunu açıkça anlattı!
Ve akabinde de “Dinler miyim, dinler miyiz biz onları?” diye kükredi…
Oysa, gayet açıktır ki uyarıları dinlemiş!
Yoksa açıklamalar – planlar, sadece yeni bir saray ve ona ek yeni bir parlamento ile sınırlı kalmaz; “… bir çakıl taşı vermemek için söz verenler” de; “Maraş’ı yasal sahiplerine iade etmeye başlıyoruz” sözlerini ayakta alkışlamazdı!

-*-*-

Erdoğan’ın 2023 TC Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’ne yatırım dışında hiçbir hedefi yoktur!
Haaaa KKTC için yapılanlar mı?
Elbette teşekkürler!
Çünkü bize kalsa, ne yol yapabiliriz ne de hastane!
Girne Hastanesi örneği meselesini lütfen açmayalım yani!

-*-*-

Tekrar etmekte fayda görüyorum!
Kıbrıs meselesini elbette Kıbrıs’taki iki toplum çözmelidir!
Ama önce o iki toplum içerisindeki “kişisel çıkarcı – milliyetçi şovcular” buna engeldir; sonra da uluslararası çıkar ilişkileri!

-*-*-

Ve unutulmamalıdır ki, Türkiye, Rauf Denktaş döneminde de çok önemli bir aktördü; Talat, Eroğlu, Akıncı döneminde de... 
Ve şu anda Tatar döneminde de çok önemli aktördür!
Efendim Rauf Denktaş Türk devleti üzerinde özellikle ilk baçlarda, askeriyenin de desteği ile çok etkiliydi…
Farklı bir milliyetçi karizması olduğu kabul edilmelidir.
Talat, askeriyenin hiç tutmadığı biriydi…
Eroğlu ile de askeriye sonrası iktidara gelen Erdoğan’ın arası hiç iyi olmadı…
Akıncı döneminde konjenktür uygun değildi…
Şimdi ise hiç uygun değil…
Şu anda “Kıbrıs sorunu” uyku moduna alınmış durumdadır…
Önce 2023’ü görmemiz gerekiyor…
Erdoğan yeniden kazansın; şartlara bakacağız, çıkarlara bakacağız, yine yorum yapacağız!
Olay budur!

-*-*-

Ersin bey mi?
Talat ne yapabildiyse o kadar… 
Talat’a, başkanlığı döneminde “gel köy köy gez” deselerdi, “gitmem” mi diyecekti?
Eroğlu’na “gel” deselerdi, “hayır gelmem” şeklinde mi cevap verecekti?
Akıncı’ya “gel” dediler de gitmedi mi?
Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Haaa “Kıbrıslılar” yani Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumları sorunu çözebilir mi?
Yukarıda da yazdım; şu anda, “hayır” çözemez!
Bağırıp çağırabilirler ama tarihin hiçbir döneminde, bu bağırma ve çağırmaları hiçbir yabancı devlet veya medeniyet dinlemedi – ki bu da ayrı bir meseledir!

-*-*-

Peki ne yapacağız?
Konuşmaya, yazmaya, herkesi hain ilan etmeye, sürekli dönmeye, yalan söylemeye, çıkar elde etmeye devam edeceğiz!
Zamanı geldiğinde, paylaşım mutlu ederse, çözüm!
Değilse?
Bilemem!