Eniz Orakcıoğlu
 
CTP Milletvekili Asım Akansoy ve UBP Genel Sekreteri Dursun Oğuz, Anastasiadis ve Akıncı’nın New York’a gidiyor oluşunu Yeni Bakış’a değerlendirdi. Akansoy New York’taki temasların öneminden bahsederken, Oğuz, “eğer kazanım varsa tekrardan masaya dönülmeli” dedi.
 
“Bu durum her iki taraf içinde sürdürülebilir değildir”

CTP Milletvekili Asım Akansoy, Crans-Montana’dan sonra iki taraf arasındaki görüşmelerin toplum liderleri ve müzakereciler düzeyinde sonlandırıldığını hatırlatarak, “Elbette BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs Sorunu ile ilgili hazırlayacağı rapor konusu her iki taraf açısından da önemli bir konu olarak gündemdeki yerini koruyor. Geçen zaman sonunda BM Genel Kurulunun yapacağı New York’taki toplantıda Guterres’in Anastasiadis’le görüşmesi oldukça önemlidir. Ümit ediyorum ki Gutteres’in Cumhurbaşkanı Akıncı ile de görüşme imkanı söz konusu olabilir. Çünkü en temelde Adada var olan durum her iki taraf içinde sürdürülebilir değildir. Dolayısıyla bu belirsizliğin ortadan kalkması ve BM parametreleri çerçevesinde bir çözüme gidilebilmesi adına bundan sonraki sürecin nasıl planlanacağına ve değerlendirileceğine dair elbette her iki liderinde Guterres’e söyleyebilecekleri olması gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu.
 
“Güney ve Almanya seçimleri süreci olumsuz etkiliyor”

Crans-Montana görüşmelerinin Guterres belgesi olarak nitelendirilen bir al ver metni ile dondurulduğunu vurgulayan Akansoy, “Bundan sonra başlama olasılığı olan süreçte bu belge üzerinden şekillendirilecektir. Fakat burada her iki tarafın ve aynı zamanda garantör ülkelerin de iradesi önemlidir. Yani Sayın Guterres’in ortaya koyacağı iradeye taraflar uyum sağlayabilecek mi? Bu sorumluluğu üstlenebilecek mi? Tabi ki buradaki en önemli olumsuzluk Güney Kıbrıs’ta yapılacak olan seçimlerdir. Çünkü güneyde seçimlerin olduğu bir ortamda herhangi bir hareketin veya ilerlemenin sağlanabilmesi, diyaloğun daha ileriye taşınabilmesi bence mümkün değildir. Bir diğer olumsuz nokta ise Almanya’daki seçimlerden dolayı Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan ilişkilerinin oldukça olumsuz olmasıdır. Dolayısıyla bu iki faktör Şubat ayında yapılacak olan Güney Kıbrıs Seçimleri ve Sonbaharda yapılacak olan Almanya Seçimlerinden sonra netleşecek ve o zaman önümüzü görebilme fırsatı yakalayacağız” dedi.
 
“Süreç irade varsa sonuçlanabilir”

Akansoy, sözlerine şu şekilde devam etti; “Crans Montana Görüşmeleri çökmüş olmasına rağmen orada bir belge ile tarafların bundan sonra nasıl hareket edeceği çerçevesi oluşturulmuştur. Uluslararası şartlarında biraz şekillenmesi ve Güneydeki Seçimlerin tamamlanması ile birlikte bu süreç önümüzdeki dönemde irade varsa sonuçlanabilecek noktaya taşınabilir.”
 
“Bu tavrı kınıyoruz”

Anastasiadis’in, Guterres belgesinin kabul edilmesi halinde masaya dönme mesajının olumlu bir mesaj olduğunu belirten Akansoy, “Keşke bu fırsatı Anastasiadis şimdi değil Crans-Montana’da değerlendirebilmiş olsaydı. Diğer bir konu Rum Basınına da yansıyan Anastasiadis’in Cumhurbaşkanımız Akıncı ile New York’ta görüşmek istememesidir. Bu konuda Anastasiadis’in gösterdiği tavır asla kabul edilebilir değildir. Bu tavrı da kınıyoruz. Çünkü bu gibi fırsatlar en azından sosyal diyaloğun gelişmesi manasında bile olsa oldukça önemli fırsatlardır. Medeni iki toplum lideri olarak halkın ve siyasilerin onlardan beklentisi diyalog kurmaları, süreci değerlendirmeleri, en azından oturup birlikte bir kahve içmeleridir. Sayın Anastasiadis bunu bile yapamıyorsa bundan sonraki süreçte seçimi kazandığı taktirde nasıl daha güçlü bir irade ortaya koyabilecek. Dolayısıyla temennimiz, beklentimiz ve çağrımız Anastasiadis’in Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmesidir ki Sayın Cumhurbaşkanımızın da böyle bir konuda olumlu bir yaklaşım göstereceğini düşünüyorum.
 
“Beklememek yönetmek gerek”

Akansoy, sözlerine şu şekilde son verdi; “Rum Basınında Guterres belgesinin kabul edilmesi karşılığında müzakerelerin başlayacağı şeklinde Rum basınında haberlerin çıkması bence olumlu bir gelişmedir. Süreci beklememek, yönetmek gerektiğini düşünüyorum. Şu an iki tarafta bekleme pozisyonuna girmiştir ki bu bize bir şey kazandırmaz. Diplomaside temaslar her zaman olur, önemli olan ne istediğini bilmek ve kararlılığı adım adım ileriye taşıyabilmektir.

UBP Genel Sekreteri Dursun Oğuz: “Her iki taraf da söyleyeceğini söylemiştir”

UBP Genel Sekreteri Dursun Oğuz, New York’ta Cumhurbaşkanı Akıncı, Anastasiadis’in ve BM ile Kıbrıs Sorunu hakkında herhangi bir görüşme olur veya olmaz kesin bir yorum yapamayacağını söyleyerek, “Ama gelinen noktada yani son süreçte her iki tarafta söyleyeceğini söylemiştir. Kıbrıslı Türkler 42 yıldır süren bu süreçte özelliklede Crans-Montana’dan sonra Rumlarla bir anlaşmaya varılamayacağını anlamıştır. Kaldı ki bir anlaşmaya varılamayacağını Rum Lideri Anastasiadis ve Cumhurbaşkanımız Akıncı’da söylemiştir ki buradaki bütün siyasi partiler de aynı görüşte birleşmiştir” şeklinde konuştu.
 
“Artık bilinmeyene harcayacak zamanımız yok”

Görüşmeler esnasında Rumların gizli olarak kazanımlar elde ettiğini, fakat Kıbrıslı Türklerin hiçbir şekilde kazanım ve ilerleme elde edemediğini vurgulayan Oğuz, “Bundan sonra sürecin devam edebilmesi için, Rumların artık geçtiğimiz süreçteki tutumunu ve düşünceyi değiştirmesi şarttır. Rumlar Kıbrıslı Türklerle yaşamak istiyor mu? İstemiyor mu? Karar vermesi sonrasında masaya dönülmesi gerekmektedir. Yine Rumlar bizi eşit, iki kesimli, iki bölgeli, ilelebet birlikte yaşayacakları bir komşu olarak görüyorlar mı? Masaya dönülmek için bu önemlidir. Gelinen aşamada Rumların Kıbrıslı Türkleri bu şekilde görmedikleri de ortadadır. Bundan sonra bilinmeyen bir sürece harcayacağımız biri zamanımız olmadığını düşünüyorum. Kıbrıslı Türkler bugüne kadar bilinmeyen üzerinden hep bir umutla masada oldu ve hep bu iyi niyetli tutum ancak bir kazanım elde edemeden sona erdi. Kıbrıslı Rumların ve Birleşmiş Milletlerin Kıbrıslı Türklerin de beklentilerini karşılayacak somut kararlar alması ya da somut düşünceler ortaya koyması lazım. Eğer Kıbrıslı Rumlar bu uzlaşmazlığı devam ettirirlerse bu görüşmelerin sonu ne olacak”  dedi.
 
“Kazanım varsa masaya oturulmalı”

Oğuz, sözlerine şu şekilde devam etti; “Guterres’in New York’ta basına yansımadan, gizli bir şekilde 2’li veya 3’lü temaslar yapabileceğini düşünüyorum, ama Kıbrıslı Türkler masaya oturacaklarsa bana göre bir kazanım elde edeceklerse, şartları görerek oturmalıdırlar. Bunun yanında Crans-Montana için de son durak denildi, ama bu son durağın sonunda yine Kıbrıslı Türkler kaybetmiş oldu, süreci de yine baltalayan Rumlar oldu” dedi.
 
 Guterres belgesini öne sürüp “Müzakerelere ancak belge kabul edilirse yeniden döneriz” diyen Anastasiades’in kendini akıllı, Kıbrıslı Türkleri de aptal gibi gördüğünü vurgulayan Oğuz, “Son verilen harita ve garantilerin görüşülmesinde kazanım elde ettiği için Guterres belgesini öne sürüp bir adım önce başlamak istiyor” şeklinde konuştu.